"Son bir yıl içerisinde 3 bin 336 mülteci denizlerde boğularak can verdi"
Mültecilerin Avrupa`ya doğru yaptıkları yolculuklar, denizlerde yaşanan felaketleri de beraberinde getiriyor. İMKANDER`in hazırladığı rapora göre son bir yıl içerisinde 3 bin 336 mülteci denizlerde boğularak can verdi.
Ortadoğu, Asya ve Afrika başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan iç savaşlar, kuraklık ve açlık, milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürmeye devam ediyor. Dünyada şu anda 65 milyon kişi mülteci durumunda.
Avrupa gibi daha güvenli görülen bölgelere ulaşmaya çalışan mültecileri ise çok zor bir yolculuk bekliyor. Son üç yılda Akdeniz ve Ege Denizi'nde yaşanan felaketler "Geri Kabul Anlaşması"yla bir parça azalmış olsa da ölümleri durdurmaya yetmedi.
Denizlerde yaşanan felaketler hakkında her yıl düzenli rapor hazırlayan İMKANDER'in 2017 raporuna göre, son bir yılda denizlerde 3 bin 336 kişi can verdi. Bu rakam geçtiğimiz senelere göre bir düşüşün yaşandığını gösterse de rakamların hâlâ çok yüksek olması felaketin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan ve BM, AB temsilcilikleri ile tüm insan hakları örgütlerine gönderilen 60 sayfalık raporu kamuoyuna açıklayan İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, mülteciler için sadece bu ölüm yolculuğunun bir felaket olmadığını, aynı zamanda ulaşabilenleri ise Avrupa'da başka sorunların beklediğini ifade etti.
"Akdeniz ve Ege Denizi mülteci çocukların cesetleriyle dolu"
Özer, "Bugüne kadar on binlerce insan Avrupa'ya ulaşabilmek için çıktıkları yolda denizlerde can verdi. Akdeniz ve Ege Denizi, mülteci çocukların cesetleriyle dolu. Batı'ya ulaşabilenleri ise Avrupa'da giderek yükselen ırkçılık rüzgârı karşılıyor. Başta Hollanda, Avusturya ve Almanya'da mülteci karşıtı, yabancı düşmanı, İslamofobik yaklaşımlara sahip partiler hiç olmadığı kadar güç kazanmış durumdalar." dedi.
"Geri Kabul Anlaşması" kalıcı bir çözüm barındırmıyor
Rapor, gelişmiş ülkelerle Türkiye'nin mülteci politikalarını da mukayese ediyor. Bu durumun insan haklarıyla ilgili kabulleri de değiştirdiğini ifade eden Özer, "Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin mülteci sorununa karşı ortaya koyduğu duyarlı tavır gelecek için son derece kıymetli bir ümidi ifade ediyor. Bu ilkesel duruş ve doğru kavrayışın gündelik siyasi hesaplara kurban edilmemesi; mültecilerin pazarlık malzemesi haline getirilmemesini ümit ediyorum." diyerek ölüm vakalarının geçtiğimiz yıllara göre azalmış olmakla birlikte "Geri Kabul Anlaşması"nın "kalıcı bir çözümü" barındırmadığı ve mültecilerin ihtiyaçlarını karşılama konusunda gayret sarfeden Türkiye'nin yükünü azaltmadığı için sürdürülebilir görünmediğini ifade ediyor.
İMKANDER'in hazırladığı Mülteci Ölümleri 2017 Raporunda mültecilerin yükünün daha çok az gelişmiş ülkelerin sırtında olduğu da vurgulanıyor.
Raporda, "Küresel güçlerin stratejik hesapları, enerji kaynaklarına daha fazla ulaşma arzusu ve kendisi gibi düşünmeyen ve inanmak istemeyen halklar üzerinde estirdiği baskılar sebebiyle yaşanan savaşlar az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yok ederken; bu savaşların en önemli aktörü durumundaki gelişmiş ülkeler yarattıkları facianın sonuçlarına da kendileri katlanmak istemiyorlar. Bugün, Türkiye ile birlikte en fazla mülteci barındıran ülkeler, 1,7 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Pakistan ve 1,2 milyon insana ev sahipliği yapan Lübnan. Oysaki bu ülkelerin hiçbirisinin bu savaşlarda doğrudan hiçbir rolü yok." denildi. (İLKHA)