• DOLAR 32.51
  • EURO 34.869
  • ALTIN 2473.062
  • ...
Türkiye Tarihinde Kara Bir Leke: 28 ŞUBAT
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İbrahim Toprak / Doğruhaber

28 Şubat postmodern darbesi Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti. 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan süreç tam bir dindar avına dönüştü. Namaz kılan, İslami hassasiyetleri olan hemen herkes ya görevlerinden atıldı ya da gözaltılarla baskı ve sindirmelere maruz kaldı.
 
Bu süreçte yasakların da ardı arkası kesilmedi. İmam hatip lisesinin orta kısmı kapatıldı, Kur’an kurslarının kapılarına anahtar vuruldu, başörtü yasaklandı, inanan insanlar hakkında kartel medyasında olmadık iftiralar yer aldı. Refah partisi kapatıldı, halkın seçtiği vekiller ile partinin birçok il başkanı siyasi yasaklı oldu.
 
Darbeciler “28 şubat süreci bin yıl sürecek” derken gelinen noktada sürecin bin yıl sürmeyeceği otaya çıktı. Bugün 28 Şubat darbesiyle ilgili soruşturmalar başlatılırken yasakların o dönemden kalan bazı hala devam ediyor olması da “bu süreç ne zaman bitecek” sorusunu akıllara getirdi.

5 YIL HİCRET HAYATI YAŞADI
Süreci en sıkıntılı yaşayanlar hiç kuşkusuz 90’lı yıllarda yaptıkları ateşli vaazlarla halkı bilinçlendiren, inanan gönülleri diri tutan vaizlerdi.
 
28 şubat sürecinde yaptığı vaazlardan dolayı hakkında onlarca dava açılan İmdat Kaya Hoca da bu süreçten nasibini alanlardan oldu.
 
28 Şubat sürecine ve süreci başlatanlara tepki gösteren İmdat Hoca, “Türkiye’deki Müslümanlar banka mı soydular, adam mı öldürdüler, bu Müslümanlar kadın kız mı pazarladılar, afyon eroin işi mi yaptılar.
 
Yok. Peki, neden bu kadar üzerimize geldiler. Benim 30 tane mahkemem vardı. Şevki Yılmaz’ın 100’ü geçti. Hasan Mezarcı’nın 100’ü geçti. Akit’te yazan Yaşar Kaplan’ın 52 davası vardı. Yazar Şevket Eygi ve Şevki Yılmaz 7 yıl yurt dışında kaldı. Ben 5 yıl yurt dışında kaldım” diyerek yaşanan mağduriyetleri dile getirdi.

28 Şubat sürecinde çok baskılara maruz kaldığını anlatan İmdat Hoca, yaşadıklarını şöyle anlattı: “28 Şubatta çok baskılar gördük. Evim arandı. Askerler, polisler evimi bastılar. Botlarla evimize girdiler.
 
Kitaplarımı karıştırdılar saatlerce. Balat’ta yaşarken yine evimi bastılar. Allah için ne arıyorsunuz? Ben silah bile kullanmasını bilmem.
 
Benim evimi neden arıyorsunuz? Evimde kitap arıyorlar. Öyle günler gördük ki Şehid Hasan El Benna’nın Risaleleri takibat sebebi oluyordu. Bunca baskı olunca 1999’da yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. 2005’te de geri döndüm. Son mahkemem de geçtiğimiz günlerde düştü” dedi.

YAŞANAN SÜREÇTEN DERS ÇIKARILMALI
Dönemin başka bir mağduru ise 28 Şubat sürecinde kartel medyasının manşetlere taşıyarak iftiralarda bulunduğu Abdulmetin Balkanlıoğlu idi.
 
Yaşanan sürecin tam bir zulüm süreci olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu Hoca, “ Birçok kesimin mağdur edildiği bir süreç oldu. Bin yıl sürcek dediler ancak yine Allah’ın dediği oldu ve 28 Şubat süreci bin yıl sürmedi. İstenen sonuç elde edilememiş olsa da bugün aktör ve piyonların beli kırıldı” dedi.
 
Bu süreçten Müslümanların büyük bir ders çıkarması gerektiğini belirten Balkanlıoğlu, bir Müslüman olarak bu tür süreçlerde hiçbir zaman ümitsizliğe düşülmemesi gerektiğini ve Allah’a tam bir teslimiyet gösterilmesi gerektiğini söyledi.

TARİHİN UTANÇ VESİKASIDIR
28 Şubatta mağdur olanlardan biri de Refah Partisi İl Başkanı Mehmet Fırat oldu. Partinin kapatılmasıyla 5 yıl siyasi yasaklı olan Fırat, 28 şubat sürecinin bir utanç vesikası olduğunu belirtti.
 
Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Fırat, 28 Şubatın Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olduğunu ve Türkiye siyasi tarihinde bir utanç vesikası olarak yerini aldığını kaydetti.
 
Fırat, başlıca sebebinin fiili bir askeri darbeye zemin hazırlamak ve iş başındaki Refahyol hükümetini görevden uzaklaştırmak olan 28 Şubat sürecinin bugün ortaya çıkan Ergenekonların başlangıç noktası olduğuna işaret etti.

DARBELERİN HESABI SORULMALI
Türkiye’nin 28 Şubat sürecinde çok büyük yaralar aldığını ve özellikle inançlı insanların büyük zulüm ve haksızlıklara uğradığını anlatan Fırat, “28 Şubat bir zulmdür. 28 Şubat Türkiye için bir utançtır. Bundan dolayı Türkiye’ye bu karanlık dönemi yaşatan örümcek kafalı bu hainlere yaptıklarının hesabı mutlaka sorulmalıdır. 31 Martların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların ve 27 Nisanların hesabı sorulmadıkça, kamu vicdanı asla rahatlamayacaktır” ifadelerine yer verdi.
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir