ŞÜHEDA ŞAYIK / DOĞRUHABER 

Kadın ve erkek yaratılış itibariyle birbirinden çok farklı yaratılmış iki cinstir. Ve bu iki cins (kadın-erkek) evlilik amacıyla bir birliktelik kurduğu vakit bu farklılıkların zuhuru daha kolaylaşıyor. Her ne kadar sosyal hayatta kadın-erkek bir arada yaşasa dâhi evlilik hayatı iki insanın (iki cinsin) birbirini tam anlamıyla tanıması ve farklılıkların ortaya çıkması için daha uygun bir ortam oluşturuyor.

Öncelikle kadın-erkek arasındaki farklılıklar her iki cinsin vücudundaki hormonların farklılığından kaynaklanmaktadır. Kadın ve erkekteki hormonların beyinde işleyişi doğal olarak beynin yapısında da farklılıklar oluşturuyor ve beyin yapısındaki farklılıklar kadın ve erkeğin beyninde farklı programlar kullanmasına sebebiyet veriyor.

İnsan beyni sağ ve sol olmak üzere iki yarım küre halindedir. Kadınlar beyninin sağ yarım küresini daha çok kullanırken, erkekler sol yarım küresini daha çok kullanıyorlar. İki yarım küre arasındaki bağlantıda kadın ve erkek beyninde farklı çalışıyor. Bu da kadın ve erkeğin dünyaya farklı pencerelerden bakmasına sebep oluyor. Bu yüzden kadın ve erkeğin hayata ve olaylara bakış açıları farklıdır.

Kadını erkekten, erkeği kadından ayıran farklılıklar, bebeklik ve çocukluk evresinden başlayan farklılıklardır. Yani sonradan meydana gelen şeyler değildir. Cinsiyete ait farklılıklar yaratılıştan gelir. Baktığımız zaman kız çocukları ve erkek çocukları henüz baliğ olmamış olmalarına rağmen bu farklıkları onlarda bile görebiliyoruz. Mesela bir kız çocuğunun önüne bir oyuncak bebek ve bir oyuncak araba konulduğu vakit, o kız çocuğu oyuncak bebeğe elini atacaktır. Yâda eğer kız çocuğunun önünde yalnızca oyuncak araba koyarsanız o oyuncak arabayla sanki bir oyuncak bebekmiş gibi oynar, bir erkek çocuğunun oynadığı gibi oynamaz. Erkek çocuklarında da hakeza bu böyledir.

Cinsiyetlerin farklılığından, kadın ve erkek aynı olaylara farklı bakış açılarıyla bakarlar ve olayları farklı yorumlarlar. Mesela; birlikte aksiyon ve dram içerikli bir film izleyen çiftlerden kadın olanı o filmin dram yönüne odaklanırlarken, erkek olanı aynı filmin aksiyon yönüne odaklanır. Çünkü kadın olaylara daha çok duygusal yaklaşırken, erkekler olaylara mantıksal (akılsal) yaklaşır.

Kadın ve erkek birbirlerinden sadece normal fonksiyonlarda değil, hastalıkları geçirme şekillerinde de şaşırtıcı farklar mevcut. Birçok hastalıkta bu böyledir. Özellikle son zamanlarda sinir sistemini etkileyen hastalıklarda da bu farklılığın meydana geldiği anlaşıldı. Bu nedenle aynı hastalığı geçiren bir kadın ve bir erkeğe o hastalığın ilacının aynı etkiyi vermediği görüldü. Ve bu yüzden kadın ve erkeğe farklı ilaçlar üretilmesi yönünde çalışmalar var.

Görüyoruz ki, kadın ve erkek birçok yönde birbirinden farklı yaratılmıştır. Eşler evlilik hayatında daima birbirinden farklı iki cins olduğunun bilincinde olmalıdır ki, evlilikte geçim sağlanabilsin. Eşler birbirlerinin farklılıklarının bilincinde olmadığı sürece evlilikte ne geçim sağlanabilir nede mutluluk ve huzur tesis edilebilir. Eşimizin bizim gibi olmasını bekleyemeyiz. Örneğin, biz kadınlar sevgimizi, fazla ilgi göstererek belli etmekten hoşlanırız. Erkekten de aynı davranışı bekleriz. Oysa erkeğin sevgi göstergesi aşırı ilgi değildir. Erkek sevgisini fazla ilgi ile göstermez, gösteremez çünkü bu erkeğin fıtratına aykırıdır. Bu yüzden iki tarafında birbirinin yaratılış özelliklerini bilmesi ve bu bilinç ile hareket etmesi gerekir.  Farz edin ki yeni bir eşya aldınız, fakat ne işe yaradığını ve kullanış şeklini bilmiyorsunuz. Aldığınız o yeni eşya ne kadar kaliteli olursa olsun bir işinize yarayabilir mi? Kullanma kılavuzunu okuyup kullanmayı öğrenirseniz o eşyadan hem faydalanır hem de kullanırken keyif alırsınız. Fakat bilinçsizce gelişi güzel tahmini kullanmaya çalışırsanız o eşyayı bozabilirsiniz.

Bu yüzden kadın erkek yaratılışını çözmek içinde biraz teknik bilgiye ihtiyaç var. Bu bilgiye sahip olur ve bu doğrultuda evliliğinize yön verdiğiniz zaman emin olun ki, her şey eskisinden çok daha güzel olur ve evlilik hayatından istenen o güzel tablo oluşur.