• DOLAR 32.515
  • EURO 34.814
  • ALTIN 2429.467
  • ...
Yasin Börü davasında karar 5`ER KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER / HABER MERKEZİ

“SUÇ, ‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ` KAPSAMINDADIR”

Duruşmada müşteki avukatlarından Murat Sadak, dosyadaki eksiklikler ile alakalı taleplerinin mahkeme heyeti tarafından gerekçesiz bir şekilde ret edildiğini hatırlattı. Kısır çekişmeler döngüsünde karar aşamasına geldiklerini ifade eden Av. Sadak, gerek iddianamede gerekse mütalaada sanıkların suç vasfının ‘Canavarca hisle insan öldürme` olarak belirtildiğini aktardı.

Sadak, "Oysaki ilk baştan da söylediğimiz gibi, sanıkların işlemiş olduğu suç vahşiyane insan öldürmenin ötesinde TCK 77. maddesinde belirtilen ‘İnsanlığa karşı suç` kapsamındadır. Zira belirli bir zaman aralığına yayılarak, sistematik bir şekilde, bölgenin inançlı sivilleri örgütün hastalıklı ideolojisi ve politikası ile hedef gösterilerek topyekûn saldırıya uğramıştır. Bu sebeple bu beş gencin özelinde tüm Türkiye`de gerçekleştirilen infazların,  ‘Canavarca hisle işlenen cinayet` tanımını aşan, tüm ahlaki ve etik değerlerin ötesinde toplumun tüm dinamiklerini alt üst eden ‘İnsanlığa karşı işlenmiş` örgütlü cürümler olduğunu kovuşturma sürecinin başından itibaren ısrarla belirtik ve bugün aynı söylem ve iddiamızı tekrarlıyoruz.” dedi.

“HÜRRİYET DE, İNSAN HAYATI GİBİ ÖNEMLİDİR”

“Bir daha çocuklarımızın hiçbir amaç uğruna öldürülmesini istemiyoruz” diyen Sadak, “Maalesef Yasin, kirli siyasi çıkarlar için ne katledilen ilk çocuktu ne son çocuk olacaktı. Olmadı da! Nitekim bu vahşetten sonra da birçok çocuğumuz bu örgüt ya da taşeronları tarafından katledilmiştir. Bunun için bu davayı önemsedik. Yasin`imizi önemsedik. Yasin`i katleden düşüncenin toplum vicdanından; faillerin ise mahkemeniz tarafından mahkum olunmasını istiyoruz. Adı konulmamış bu insanlık suçunun gerek yargı eli ile gerekse insanlığın vicdanında mahkûm edilmemesi durumunda bu vahşetin önüne geçilemeyeceğini, bir örgütün tahakkümüne boyun eğmeyen tüm vatandaşların hedef olmaya devam edeceklerini, bunun kaçınılmaz sonucu olarak da bölge insanının huzur ve refah içerisinde insanca yaşayamayacaklarını da defaatle belirttik. Masum yere bir insanı katletmenin tüm insanlığı katletmekle eşdeğer olduğunun bilincindeyiz. Buna rağmen şunu da belirtmek istiyoruz: Bu katliam tarifsiz bir barbarlık olsa da masum yere bir kişinin tek bir gün dahi hürriyetinde alıkonulması da kabul edilemez. Hürriyet de, insan hayatı gibi önemlidir. Bu adalet bilinciyle ilk günden bütün taleplerde hiçbir sanığa haksızlık etmeme konusunda azami gayret gösterdik. Bu gayretimiz bugün de yarın da aynen devam edecektir. “ şeklinde savunmasını sürdürdü.

"KÜRT OLDUKLARI İÇİN YARGILANDIKLARINI SÖYLEYENLER…

VAHŞİCE KATLEDİLEN MAKTULLERİN HEPSİ DE KÜRT`TÜ"

Yasin Börü ve arkadaşlarının kime nasıl bir zararı olduğunu soran Sadak, savunmasına şu sözlerle devam etti: “Eksik otopsi raporu bile okunduğunda tüyleri ürpertmeye yeten o vahşeti kim, neden 16 yaşındaki bir çocuğa reva gördü? Bu dava süresince biz bu soruların cevabını aradık ve cevabı, Başkanlığınızın yapacağı yargılama sonucu bulabileceğimize dair umudumuzu diri tutmaya çalıştık. 14 duruşma boyunca bu vahşi zihniyetin katliamlarını hatırlatarak Yasin`in ve arkadaşlarının ailesinin yüreklerini sırf bu sorulara cevap bulabilmek için dağladık. Biz bu soruların cevaplarının peşindeyken bir kısım sanıklar, dava boyunca Kürt oldukları için bu mahkemede yargılandıklarını ve ırkçı bir ayrımcılığa maruz kaldıklarını ısrarla belirttiler. Ancak vahşi bir şekilde katledilen maktullerin hepsi de Kürt`tü. Hatta şu an salonda bulunan vekillerin ve izleyicilerin çok büyük bir kısmı da Kürt`tür. Irkçılık bahanesi arkasına sığınarak pişkince suçlarını örtmeye çalışan sanıklar, müvekkillerimizin yüreğinin daha da dağlanmasına sebep olmuştur.”

"ÇOCUKLARI KATLEDEN ZİHNİYETİN YARGILANMASINI VE MAHKUM EDİLMESİNİ İSTİYORUZ"

Bazı acıların yaşanmadan anlaşılmayacağını dile getiren Sadak, “Sadece seyretmekle yetinilir çoğu zaman. Evlat acısı da bunlardan biridir. Örneğin Yasin`in babası Fikri Börü, her duruşmaya iştirak edip ve her duruşmada içerisinde kopan fırtınaları dışarıda belli etmemek için sessizce başını öne eğmiş ve yutkunmakla yetinmiştir. Hasan`ın babası Mehmet Gökgöz de her duruşmaya katılıp adalet arayışında olanlardan. Bazen içini boşaltmak için bağırmış bazen ise feryat etmiştir. Oğlunun emaneti olan torununu da alıp her duruşmada içi yanarak adaletli bir karar beklemiştir. Hüseyin`in annesi Zarife Dakak da tüm acılarını içine atarak adalet beklentisiyle her duruşmaya katılmıştır. Yaşanmadan anlaşılamayacak olan evlat acısını en ağır bir şekilde tüm aileler yaşamıştır. Biz, çocukları katleden zihniyetin mahkemenizde yargılanmasını ve mahkum edilmesini istiyoruz. Biz biliyoruz ki her ölüm acıdır ancak çocukların ölümü çok daha acıdır. Ve yine biliyoruz ki suçlulara verilen hiçbir ceza, her duruşmada yürekleri bir daha dağlanan ailelerin ve özelde annelerin acısını yok etmeye yetmeyecektir.” ifadelerini kullandı.

Sadak`ın savunmasının ardından savunma yapan Av. Hasan Bozdaş ise iddia makamı tarafından beraat talep edilen suça sürüklenen çocuklar dâhil olmak üzere tüm sanıkların cezalandırılmasını, mütalaada ceza talep edilen diğer sanık ve suça sürüklenen çocukların bu doğrultuda cezalandırılmasını, firari sanıklar açısından dosyanın tefrikini, cezalandırılacak tutuksuz yargılanan sanık ve suça sürüklenen çocuklar hakkında da hüküm ile birlikte yakalama kararı çıkarılmasını vekâleten talep ettiklerini belirtti.

Müşteki avukatlarının esas hakkındaki savunmalarının ardından sanık avukatları savunmalarını yaptı. Sanık avukatlarının savunmalarının ardından duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından sanıkların savunması alındı.

SAVCI MÜEBBET İSTEMİŞTİ

Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Yalçın, esas hakkındaki mütalaasında sanıklardan 23`ü hakkında 6`şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi, 15 sanık için ise berat talebinde bulunmuştu. Haklarında yakalama kararı bulunan 3 kişinin ise dosyalarının ayrılmasını talep etmişti.

Savcının haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istediği sanıklar şu şekildeydi:

“Rıdvan Baş, Hasan Uyanık, Uğur Doğanay, Ümit Doğanay, Abdurrahim Pamuk, Mehmet Şah Yüce, Sedat Çoban, Ahmet Taylan, Mecnun Akkoyun, Remzi Özşan, Ahmet Tura, Mehmet Çağlar, Cevher Türk, Cihan Yıldız, Ali Güler, Resul Savur, Erkan Balaban ve Ali Karakurt ile suça sürüklenen çocuklar A.K., A.S., M.D., F.G., Y.O.”

Haklarında beraat kararı verilmesi talep edilen sanıklar ise şunlar:

“Yıldız Doğanay, Ahmet Biçici, Hasan Aldemir, Mahsun Kurt, Hüseyin Okçu, Hasan Okçu, Adem Kaçmaz, Ahmet Tanrıverdi, Burhan Dicle, Ahmet Arif Yusufoğlu, Abdulvahap Turan, Abdurrahman Turan, Ersin Adıyaman ve suça sürüklenen çocuklar F.K. ile M.İ.”

VE KARAR VERİLDİ…

Ankara`da görülen davada katil zanlıları ağır müebbetle cezalandırıldı. Mahkeme, yargılanan 41 sanıktan 18 kişiye ağırlaştırılmış hapis cezası, 18`er yıl da adam öldürmeye teşebbüsten ceza verdi.  Diğer 6 kişiye ağırlaştırılmış hapis cezası verildi, ancak yaş küçüklüğünden bu ceza 22`şer yıla düşürüldü.

Yaşı küçük1 kişiye örgüt üyeliğinden ceza verildi. Firari 3 kişinin dosyaları tefrik edilirken geriye kalan 13 kişi hakkında da beraat kararı verildi.

 ‘HUKUK MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEKTİR`

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan müşteki avukatlarından Hasan Bozdaş, Hukuk mücadelemiz devam ediyordu. Bugün bir yönüyle sona geldik. 6-8 Ekim olaylarında hem ihmali bulunanların hem de azmettirenlerin bir arada yargılanması gerektiğini belirtmiştik. Dışarda olan azmettiriciler ve ihmali bulunan kamu görevlileriyle ilgili hukuki mücadelemiz devam edecektir” dedi.

Avukatlardan Murat Sadak da, “Hem senaryoyu yazanların hem baş aktörlerin hem figüranların hem de azmettirenlerin yargılanmasını talep ediyorduk, ancak bugün senaryoyu yazanlar, başaktörler ortada yoktu, hatta figüranların bir kısmı da ortada yoktu. Sadece ortada olan figüranların bir kısmı ceza aldı. Adalet tamamen sağlandı diyemeyiz ama kısmen sağlandı diyebiliriz” şeklinde konuştu.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir