• DOLAR 32.345
  • EURO 35.131
  • ALTIN 2303.51
  • ...
SON DAKİKA
Değişim zamanı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M. ERKAN YAVUZ / DOĞRUHABER

Anayasa değişikliği referandumunda 200 yıllık bir geçmişe sahip sistem değişikliğine onay veren Müslüman halk, batılı şer güçlerin güdümünde hareket eden darbeci/darbe anayasalarıyla yönetilmek istemiyor. İslam ülkesi bir beldeye, yüzde 99`u Müslüman olan halkına rağmen İslam`a ve değerlerine savaş açan yönetimlerin sürekli yönete geldiği Türkiye, artık batıya bağımlı müstemleke bir ülke değil tam bağımsız bir ülke olma yolunda adımlar atmak istiyor. 16 Nisan referandumundan çıkan sonuç ve halkın beklentilerini gazetemize değerlendiren SDAM Başkanı yazar Abdülkadir Turan ile siyasetçi Abdurrahman Kurt, önemli açıklamalarda bulundu.

YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNE İHTİYAÇ VARDIR

Tüm batılı ülkelerin karşı çıkmalarına rağmen anayasanın oylandığını belirten SDAM Başkanı Abdülkadir Turan, “16 Nisan`da Türkiye son iki yüzyıldır ilk kez Batı`nın onayını almadan ve hatta Batı`ya rağmen bir sistem değişikliği gerçekleştirmiştir. Toplum, statükoya karşı değişim teklifini kabul etmiş, sandık başına giderek tutumunu ortaya koymuştur. Bu yönüyle 16 Nisan, Türkiye açısından tarihi bir gündür. Ancak bu tarihi adımın amacına ve mahiyetine uygun tamamlanması için yeniden yapılanma sürecine ihtiyaç vardır” diye konuştu.

IRKÇI, AYRILIKÇI VE KAPİTALİST EĞİLİMLİ TEZLERDEN UZAK DURULMALI

Toplumun tüm kesimlerinin talepleri dikkate alınarak olması gereken değişikliklerin yapılması gerektiğini ifade eden Turan, “Şu an beklenen, Türkiye`nin 2019`a kadar bu yeniden yapılanma sürecini şekillendirmesidir. Bu süreçte ırkçı, ayrılıkçı ve kapitalist eğilimli tezlerden uzak durulmalı, toplumun bütün kesimlerinin talepleri dikkate alınarak bir değişime gidilmelidir. Ötekileştirici, yok sayıcı, adalet arayışında umutsuzluğa yol açıcı yaklaşımlara karşı birleştirici, herkesi dikkate alan ve yıllardır adalet bekleyenleri tatmin eden adımlar atılmalıdır” dedi.

DÜZELTİLMESİ VE MÜCADELE EDİLMESİ GEREKEN ÇOK ALAN VAR

Batılılaşmanın bir ürünü olarak gençlerin kendi özünden, kültüründen uzaklaştığını, topluma sirayet eden ahlaki çöküntü gibi daha birçok konuda mücadelenin gerekli olduğunun altına çizen Turan şöyle konuştu: “Türkiye`nin her kesimini ekonomik olarak tatmin edecek bir büyüme potansiyeli vardır. Bu büyüme potansiyeli yakalanmaya çalışılırken temel değerlerin korunması konusunda hassas olunmalıdır. Gençliğin kendisine yabancılaşması, ahlaki çürümüşlük, bürokraside kayırmacılık, mücadele edilecek hususların başında yer almalıdır.”

HALK DARBE ANAYASASINI ELİNİN TERSİYLE İTTİ

Referandum sonuçlarını ve beklentilerini dile getiren siyaset uzmanı Abdurahman Kurt ise, “Net bir ifadeyle söyleyeyim; bir kere millet ihtiyacını karşıladı. Yüzyıllık sistemde vesayet rejimine kapı açan, kendi iradesi önüne konulmuş sistemi yani darbe anayasasını elinin tersiyle itti. Ama iterken öyle bir itti ki bütün partilere de bir ayar verdi. Kendi mesajını çok profesyonel bir şekilde sahaya yansıttı açıkçası. AK Parti`nin de bundan alacağı dersler var. MHP ile ittifak yapıldı ama sistem değişikliğinde Kürtlerle bu sistem değişikliği sağlandı. Burada Kürtlerin desteğiyle bu sistemin değiştiğinin görülmesi gerekiyor. Kürtlerin bu ülkede oluşturduğu ehemmiyetin altını çizmek gerekiyor. Büyükşehirlerin de ihmal edilişlerinin üzerinde durmak lazım. Büyükşehirlerde kayıpların bir kısmının oraya yansıdığını, oradan kaynaklandığını düşünüyorum” diyerek sonuca bir boyutuyla böyle bakmak gerektiğini belirtti.

HÜDA PAR`IN DİK DURUŞU VE CESUR TAVRI BÖLGE HALKINA ÖZGÜVEN VERDİ

Referandum öncesi kampanyaların ‘Evet`in önde olduğu oluşturulan algısına rağmen adeta bıçak sırtında çıkan sonuçların HÜDA PAR`ın bölge üzerindeki kilit rolünü ortaya çıkardığını ifade eden Kurt, “Bir boyutuyla daha HÜDA PAR`ın siyasal sistem içerisinde, demokratik duruşunu, tavrını cesurca ortaya koyuşunu ve oluşan bu psikolojik atmosferin altını çizmek lazım. Bu atmosferin bölgeye verdiği özgüvenle insanlarda iradelerini ortaya koyuşta bir dik duruş noktasında motive edici bir yanı vardı. Aynı zamanda HÜDA PAR`ın geçmişten bugüne alınan antipropaganda ile ilgili, üzerinde oluşan karabulutlarla ilgili ciddi bir avantaj elde ettiğini görmek lazım. Bu kendini ifade etmekle ilgili önemli bir dönemdir onlar açısından da. CHP`nin Türkiye toplumundan kopuşuna ilişkin artık hesabını dış güçlere, rejimin terbiye edici, toplumu aşağı görücü, onları hakir görücü, onları eğitmek tabirinden kendinde olmayan vasıfları kendindenmiş gibi vehmedip onlara hegemonya kurucu, üslubu, dili dindarlara karşı ve Kürtlere karşı duruşunu tekrar gözden geçirmesi, onlar açısından bir fırsat. Artık bu yeni sistemde bu milletin onayını alabilmekle ilgili, onların kalbinde yer etmeden sopayla, devletin gücüyle, askerin vesayetiyle bir yere varamayacaklarını ABD`nin, AB ve batılı ülkelerin bu anlamda onlara vereceği desteğin milli irade karşısında anlamsız olacağını görmeleri gerekiyor” diye konuştu.

BAŞKANLIK SİSTEMİ HİÇBİR SİYASİ YAPININ TEK BAŞINA BİR YERE GELMESİNİ MÜMKÜN KILMIYOR

Toplumun kendini değiştirmek istediğinde hiçbir engelin buna tesir edemeyeceğini görmeleri gerektiğini anlatan Kurt, şöyle konuştu: “Bu boyutuyla toplumun değerlerine saygı duymaları açısından önemli bir derstir diye düşünüyorum. Baktığımız zaman Türkiye`nin yönetilişi bundan sonra daha birçok katmanı içine alan katılımcı bir yöne evrilmiştir. Başkanlık sistemi hiçbir siyasi yapının tek başına bir yere gelmesini mümkün kılmıyor. Daha geniş kitleleri içine alan, daha kucaklayıcı bir dille yola çıkılması zorunluluğu var artık. Bu açıdan önemlidir, değerlidir. Bugün karşı çıkanların çoğunun çocukları açısından da, bu sonuç değerlidir. CHP`nin MHP`nin, HDP`lisinin AK Parti`linin HÜDA PAR`lının çocuklarının geleceği açısından da bu seçim çok avantajlı bir dönemi beraberinde getirmiştir. Pusuda yatanların bekledikleri Türkiye`de yeni bir kaosun, ekonomik krizlerin, Türkiye`nin gücünü kaybetmesi ve gücünü kaybetmiş bir Türkiye`nin Ortadoğu`da dünya beşten büyüktür diyemez hale gelmesi, Filistin, Suriye ve Irak`ı sorgulayamaz hale gelmesi, Afrika ülkelerindeki sömürüyü dile getiremez hale gelmesi bekleniyordu. Bu anlamda bu başarılamadı. Bu halkın iradesiyle inşallah tüm bölgelere bir ilham kaynağı olacaktır.

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir