Avrupa kaldığı yerden devam ediyor
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ni getiren referandum sürecinin "EVET" ile neticelenmesinin ardından Avrupa basını tehdit ve algı yönetimine kaldığı yerden devam ediyor.
Türkiye için bir milat olan 16 Nisan halkoylamasının "EVET" ile neticelenmesi tüm dünyada, özellikle de Avrupa'da ses getirdi. Referandum sürecinde Batılı ülke liderleri, yönetimleri ve basın kuruluşları "HAYIR" için büyük kampanyalar yürüttü. Sert ve tehditkâr söylem ve fiillerde bulundu.
Referandum sürecinin sonlanmasıyla ABD ve Avrupa'nın Türkiye'ye yeni yaklaşımının nasıl olacağı merak edilirken, bu ülkelerin basın kuruluşlarının referandumun "EVET" ile neticelenmesinin ardından attıkları manşetler "Avrupa kaldığı yerden devam ediyor" yorumlarını beraberinde getirdi.
"Demokrasi ve özgürlük" dünyaya pazarlayan Batı ve onun algı merkezleri konumundaki basın organları, yüzde 85 katılım ile gerçekleşen referanduma yönelik eleştiri ve toplumda korku ve kaygı uyandıracak manşetler attığı görüldü.
İngiltere'nin Avrupa Birliğinden ayrılma sürecini dahi bu kadar yoğun olarak manşetlerine taşımayan Batı basının, Avrupa Birliği üyesi dahi olmayan Türkiye'nin içişleri ve yönetim şekli hakkında sert ifadeler kullanmaları referandumdan önceki hızıyla kaldığı yerden devam ediyor.
Referandum sonrası; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçleneceğini, "modern Türkiye'nin babası Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasının yok olacağını", "Kemalizm'in büyük darbe alacağını", "demokrasiden otokrasiye geçileceğini", "Türkiye'nin Avrupa'yla çarpışma sürecine gireceğini" konu alan başlıklar kullanan Batı basını, algı yönetimini sürdüreceğe benziyor.
Söz konusu basın kuruluşlarından bazılarının kullandıkları manşetlerin şu içerikte olduğu görüldü:
Amerikan The Time Dergisi: Erdoğan'ın gücünü artıracak referandum zaferi Türkiye'yi daha çok bölecek!
İngiliz The Time Gazetesi: Erdoğan'ın zaferi geride 'bölünmüş bir Türkiye' bıraktı
Haberde, "Muhalifler Türk liderin zaferinin, modern Türkiye'nin babası Mustafa Kemal Atatürk'ün mirası için ölüm çanları anlamına geleceğinden korkuyor" ifadeleri yer aldı.
İngiliz The Guardian Ortadoğu muhabiri Martin Chulov: "Erdoğan'ın zaferinin kesinleştiğini varsayarak, Türkiye'nin hastallıklı demokrasiden artan bir şekilde otokrasiye geçmesi kararının halkın arzusuyla verilmesi, 1996'da 'Demokrasi bir amaç değil, bir araçtır' diyen bir adam için hediye olacak."
Washingtonpost: Büyük bölünme
BBC: Muhalifler Erdoğan'a verilen gücü değiştirecekler. Türkiye ana muhalefet partisi cumhurbaşkanın gücünü genişleten referandum sonuçlarını değiştireceklerini söylediler. Referandum sonucundan sonra Türkiye kutlamalar ve protestolar aynı anda başladı.
WSJ (Wall Street Journal): Erdoğan'ın referandum zaferi, Türkiye'yi Avrupa ile çarpışma yoluna koydu.
Batı medyasıyla beraber Avrupa ülkelerinin yöneticilerinin de aynı paralelde konuşmaları dikkat çekiyor.
Referandum sonucu hakkındaki kimi değerlendirmeler:
Avrupa Birliği
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn'ın yaptıkları ortak yazılı açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Referandumun birbirine yakın çıkan sonuçları ve anayasa değişikliğinin geniş kapsamlı uygulama alanının ışığında... Türkiyeli yetkililere, değişikliği uygulamaya geçirirken ulusal mutabakatı mümkün olan en kapsamlı şekilde sağlamak için çabalamaları çağrısında bulunuyoruz."
AP Türkiye Raportörü Kati Piri, referandumda oylanan anayasa paketinin olduğu gibi uygulanmasının, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin sona ermesine yol açabileceğini belirtti.
Piri, "Adil olmayan seçim ortamında, Türk nüfusunun küçük bir çoğunluğu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a denetlenemeyen güçler verecek anayasa paketini kabul etti. Bu, Türkiye'deki tüm demokratlar için acı bir gün. Güçler ayrılığına saygı duymayan, denge ve denetleme mekanizmaları olmayan anayasaya sahip bir ülkenin AB'ye tam üye olamayacağı çok açık." dedi.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Alman hükümetinin, Türk hükümetinin zorlu bir referandum kampanyası sonrasında Türk toplumunun her kesimiyle ve siyasi yelpazenin her bölümüyle "saygılı bir diyalog" oluşturmasını beklediği söyledi. (Ahmet Salim Çakar - İLKHA)