• DOLAR 32.498
  • EURO 34.962
  • ALTIN 2429.209
  • ...
Oruca başlıyoruz
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hamd, O Allah'a mahsustur ki, şeytanın hilelerini kullarından uzaklaştırmak suretiyle onlara olan minnetini büyütmüştür.

Orucu, dostları için kale ve kalkan yapmak suretiyle şeytanın umduğunu ret ve zannını boşa çıkarmıştır. O Allah ki dostları için, orucun hürmetine cennetin kapılarını açmıştır.

Onlara 'şeytanın ancak kalplerdeki gizli şehvetler yoluyla geldiği' hakikatini bildirmiştir. Yine onlara bildirmiştir ki, şehvetleri yok etmek suretiyle itminana kavuşan nefis, hasmının belini kırmak için galip bir kahraman ve yenilmez bir kuvvete sahip olmuştur.

Sünnet ‘in kurucusu ve insanların rehberi Hz. Muhammed'e, onun üstün akıl ve delici basiret sahibi olan ashabına salât ve selâm olsun! Ya Rabbi! Onları daima emin kıl!

“Oruç, sabrın yarısıdır.”

“Sabır, imanın yarısıdır.”

Hz. Peygamber'in bu hadisleriyle orucun, imanın dörtte biri olduğu açıklık kazanmaktadır. Allah`a nispet edilmesi itibariyle de oruç, diğer İslâmî rükûnlardan fazilette de ayrılmaktadır.

Çünkü Allah Teâlâ, Hz. Muhammed Mustafa'nın kendisinden hikâye buyurduğu bir hadîs-i kudsî'de şöyle buyurmaktadır; “Her sevap on misliyle yazılır; ta yedi yüz misline kadar çıkar. Oruç ise benimdir ve ben onun karşılığında kulumun mükâfatını veririm.”

Allah Teâlâ (c.c) Kur'an'da da şöyle buyurmaktadır:
“Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız verilecektir.” (Zümer/10)

Oruç, sabrın yarısıdır. Onun sevabı takdir ve hesap ölçülerinin üstündedir.

Orucun faziletini bilmek hususunda Hz. Peygamber'in şu hadisi zannedersem kâfidir: “Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'Kulum ancak şehvetini, yiyeceğini ve içeceğini benim için terk etmektedir. Bu bakımdan oruç benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm'. Cennetin Reyyan adlı bir kapısı vardır. Sadece oruç tutanlar o kapıdan cennete girebilirler.”

Oruçlu bir kimseye, orucun mükâfatı olarak Allah'ın rahmeti ile karşı karşıya geleceği va'd olunmuştur.

“Oruçluya iki türlü sevinç vardır:

a) İftar ettiği zaman sevinir

b) Allah'a kavuştuğu zaman sevinir.”

“Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur!”

“Oruçlunun uykusu da ibadettir.”
Hz. Peygamber (s,a), iftihar mertebesinde dünya hakkındaki zâhidlik ile orucu eşit göstererek şöyle buyurmuştur:
“Gerçekten Allah Teâlâ, meleklerine karşı âbid bir genç ile iftihar ederek şöyle buyurmaktadır: 'Ey şehvetini benim için terk eden genç! Ey gençliğini bana bahşeden genç! Sen benim nezdimde meleklerimin bazısı gibisin'”

Yine Hz. Peygamber (s.a) oruçlu hakkında Allah Teâlâ'nın şöyle buyurmuş olduğunu nakletmektedir:
“Ey meleklerim! Kuluma bakınız! Şehvetini, lezzetini, yeme-sini ve içmesini benim için bırakmıştır.”

“Artık işledikleri sâlih amellere mükâfat olarak kendileri için göz aydınlığından ne hazırlanıp saklandığını kimse bilmez” (Secde/17) ayetinin tefsirinde; “onlar, oruçlarına karşılıktır” denilmiştir.

Çünkü Allah Teâlâ, başka bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Sabredenler sınırsız ve hesapsız sevap alırlar.” (Zümer/10)

Anlaşılıyor ki, oruçluya ecri, sayı ile değil, oluk oluk ve yığın halinde verilecektir. Böyle olması da uygundur. Çünkü oruç ibadeti ancak Allah için yapılır ve ona nispetle şereflenir. Her ne kadar bütün ibadetler Allah için iseler de, oruçtaki hususiyet daha fazladır. Nitekim Allah Teâlâ Beyt'i (Kâbe'yi) nefsine nispet etmekle şereflendirmiştir. Oysa sadece Beyt değil, bütün kâinat Allah'ındır. Orucun bu özelliği iki manadan ötürüdür.
A) Oruç, nefsi yemekten, içmekten ve şehvetten alıkoymak ve bunları terk etmekten ibarettir. Bu ise, esasında gizli bir şeydir. Başkasına görünecek bir mahiyette değildir. Hâlbuki diğer ibadetlerin yapılışını herkes görmektedir. Oruç ise, ancak Allah tarafından bilinir. Çünkü oruç, mücerret sabır ile yapılan bâtıni bir ameldir.
B) Oruç, Allah düşmanını kahretmek için bir vesiledir. Çünkü şeytanın saptırma vesilesi şehvetlerdir. Şehvetler ise, ancak yemek ve içmekle gelişir. Bu sırra binaen Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
“Gerçekten şeytan insanın içinde kanın deverân ettiği gibi, deverân etmektedir. Bu bakımdan açlık ile şeytanın deverân ettiği yolları daraltınız.”

Yine bu sırra binaen Hz. Peygamber (s.a), Âişe validemize şöyle der:
- Cennet kapısını vurmaya devam et.
-Ne ile?
-Açlıkla...

Özel olarak oruç şeytanın hilesini mahvetmek ve yollarını kapatmak ve akış istikametini daraltmak için olduğundan dolayı, Allah Teâlâ'ya nispet edilme özelliğini elde etmeye müstahak olmuştur.

“Bir kavim kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez.” (Ra'd/11)

Şehvetler, şeytanların yaygın merasıdır. Otlak olduğu müddetçe, şeytanlar orada eksik olmazlar. Şeytanlar oraya devam edince, kul için Allah'ın celâli belirmez ve kul daima Allah'ın mülâkatından uzak olur.

Bakınız Hz. Peygamber ne buyurmaktadır:
“Eğer şeytanlar, Âdemoğullarının kalplerini dolaşıp durmasaydılar, muhakkak Âdemoğulları göklerin âlemini temaşa edip gayba muttali olacaklardı.”

İşte bu sebepten oruç, ibadetin kapısı ve insanlar için de bir kalkan olmuştur.

Orucun fazileti bu denli büyük olduğundan, onun zahirî ve bâtıni şartlarını ve rükünlerini zikretmek suretiyle beyan etmek gerekir.

İhyau Ulumi`d Din- İmam Gazali

Bu haberler de ilginizi çekebilir