Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen AK Parti Adıyaman Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, İLKHA'ya açıklamalarda bulundu.

Cuma namazını Ulu Camii'nde kılan Aydın'a Adıyaman Milletvekili Salih Fırat ile Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal eşlik etti. Esnafı ziyaret eden Aydın, bir çay bahçesinde İLKHA'ya açıklamalarda bulundu.

Referandum süreci hakkında açıklama yapan Aydın, Suriye'nin İdlib kentine yönelik kimyasal saldırıyı da değerlendirdi. Aydın, uluslararası kuruluşların, katliamlara karşı varlık amaçlarına uygun tutum sergilemeleri gerektiğini ifade etti.

Referandum süreci münasebetiyle Türkiye'nin her tarafını dolaştığını dile getiren Aydın, "Burada 16 Nisan'ın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu ne kadar büyük bir öneme haiz olduğunu anlatmaya ve konuşmaya çalışıyoruz. Hemşerilerimizden de öyle bir karşı dönüş görüyorum ki gerçekten Diyarbakır onun farkında. Diyarbakır 16 Nisan'ın Türkiye'nin geleceği, istikrarı, istiklali ve istikbali açısından son derece önemli bir tarih olduğunu, milat olduğunu ifade ediyor. Dolayısıyla bir farkındalık olmuş durumda. Çünkü 16 Nisan'ın bir telafisi yok. Biz artık güçlü bir Türkiye istiyoruz. Biz birliğin, kardeşliğin, huzurun hâkim olduğu, geleceğe güvenle bakan şu Diyarbakır'ın eski medeniyetine kavuşmasını istiyoruz. Büyük medeniyetler oluşturmuş ve kadim bir şehir. Bu şehir geçmişini arıyor ve geçmişteki o büyük medeniyete ulaşabilecek kapasitede. Burada yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından da son derece bir zenginlik var. Bu zenginliği maalesef bugüne kadar istikrarsız hükümetler, darbeler, yokluk, yoksulluk ve sefalet içerisinde geçirmişiz. Artık Türkiye'nin de Diyarbakır'ın da kaybetmeye tahammülü yok." dedi.

"Bizlerin yaşadığı sorunları çocuklarımız yaşamasın"

Güzel şeyler olması halinde herkesin bunlardan istifade edeceğini dile getiren Aydın, "Dolayısıyla bizler istiyoruz ki istikrarın hâkim olduğu, herkesin işe aşa kavuştuğu, güçlü hükümetlerle birlikte birliğin, kardeşliğin hâkim olacağı, terörün son bulacağı güçlü bir Türkiye olsun. Bu Türkiye hepimiz açısından gerekli olan bir Türkiye. Güzel şeyler, huzur olursa hepimiz istifade edeceğiz. Dolayısıyla büyüklerimizin, bizlerin yaşadığı sorunları çocuklarımız yaşamasın. Çocuklarımız daha güvenli bir şehirde, daha güçlü bir Türkiye'de geleceğine özgüveni yüksek bir şekilde bakabilsin, geleceğe hedef koyabilsin. Diyarbakır'da bu bahar gününde bunun müjdesini alıyoruz. İnsanların gözlerinde bir parıltı, heyecan ve coşku var. İnşallah bu coşku Diyarbakır, ülkemiz ve milletimiz için 16 Nisan'da umut ettiğimiz, hedefe koyduğumuz ve Türkiye için olmazsa olmaz dediğimiz büyük projelerin gerçekleşmesine vesile olur diye temenni ediyorum. Şimdiden bu işe emek veren ve 'Bu işte ben de varım.' diyen tüm Diyarbakırlı kardeşlerimi tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Acı ve gözyaşı her geçen gün artıyor"

Suriye'nin İdlib kentinde yapılan kimyasal saldırıyla ilgili Aydın, şunları söyledi: "Maalesef Suriye'de İdlib'te yaşanan, daha önce de Halep'te yaşadığımız ve bir insanlık dramı olarak gördüğümüz vahşet ile karşı karşıyayız. Acı ve gözyaşı her geçen gün artıyor. Zalim Esed yönetimi tarafından kendi halkı bombalanıyor, kendi halkı adeta vatanından koparılıyor. En son kimyasal silah kullanmaya kadar bir savaş suçu olarak değerlendirebileceğimiz nitelikte bu vahşetin müsebbibi konumundadır. Tabi, burada Türkiye'nin ilk zamanlardan ileri sürdüğü güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ve tampon bölge şartlarını eğer Birleşmiş Milletler ve uluslararası örgütler yerine getirmiş olsaydı bu sorun çoktan çözülürdü, Suriye çoktan huzur iklimine kavuşurdu. Bu kadar göç olmaz ve bu kadar vatandaşı ölüme mahkûm edilmezdi."

"Batı'nın bu anlamda tutumunu gözden geçirmesi lazım"

Batı'nın bu anlamda tutumunu gözden geçirmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Aydın, "Artık Batı'nın da sadece kendi inançlarından, kendi dinlerinden olan değil de Müslümanlara da katliam olduğu zaman, İslam ülkelerinde insanlık katlediliyorsa buna karşın uluslararası örgütlerin adaletli bir tutum sergilemesi lazım ama maalesef son dönemlerde Batı'da yükselen yabancı düşmanlığı, İslamafobik yaklaşımlar, göçmen ve Türkiye karşıtlığı, nihayetinde de terör örgütlerini adeta bağrına basması sadece Türkiye ve Müslümanlar için değil tüm Avrupa ve dünya barışı açısından son derece tehdittir. Dolayısıyla dünyanın kendini 'check' etmesi lazım. Uluslararası kuruluşların, varlık amaçlarına uygun, adaletli bir tutum sergilemesi lazım. Batı'nın bu anlamda bir daha kendi tutumunu gözden geçirmesi lazım. Ölenler hangi dinden, hangi inançtan, hangi milliyetten olursa olsun bu ölümleri durdurmak adına sağlıklı, samimi bir gayret ortaya koyması lazımdır diye düşünüyorum." şeklinde konuştu. (M. Hüseyin Temel/M. Sıddık Bilge-İLKHA)