• DOLAR 32.532
  • EURO 34.764
  • ALTIN 2489.118
  • ...
Kumaşsız Örtü; Hayâ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yoğun ve yorgun bir günde, gölgesinin uzun zamanının kısa; ama tadının bir başka olduğu ikindi güneşini yakalamışken istifade edeyim, dedim. Ayaklarım eve varmadan az ilerde olan parka doğru yol aldı.

 Yalnızlığın insana verdiği en iyi kazanç, iç muhasebe ve günün analizini daha iyi yapmaktır. Ben de bu niyetle biraz da dinlenme adına parkta bir banka oturdum. Gözümde gün içerisinde karşılaştığım simalar perdelenip konuştuklarım ve dinlediklerim kulaklarımda çınlarken ikisi bayan ikisi erkek dört kişilik bir gruba gözüm ilişti.

İçlerinde dar kalıplı pardösüsünü rengârenk başörtüsü ile kombinleyen ve bunu elindeki sigara ile tamamlayan gayet rahat tavırlı, sesinin diğerlerine nazaran daha yüksek çıktığı bir bayan ilk dikkatimi çekendi. Hatta yanındakilerin varlığını biliyorum; ama simalarını bile göremiyorum diyebilirim.

 Bu bayan üzerinden İslâm`ın hâlen aramızda olup olmadığını olsa bile ne durumda olduğunu, aklım, kalbim ve nefsimle tartışmaya koyulmuşum. İç dünyamda öyle bir hararet içerisindeyim ki, bayanın bana ara ara baktığını ' neden bakıyorsun ' işaretini verdiğini görüyorum; ama bulunduğum ruh halinden dolayı bir tepki veremiyorum.

 Bir an bu bayanda neyin eksik neyin fazla olduğunu düşündüm. İhsan Şenocak Hoca'nın bir vaazında ' “Hayâ insanı örten kumaşsız en güzel örtüdür. En çok da İslam`ın kızına yakışır” sözünü hatırlamamla tek eksiğin ' Hayâ ' olduğunun kanaatine vardım.

Nitekim Allah Resulü ( sav. ) “Hayâ imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca parçalanıp darmadağın olur. Her dinin bir ahlakı vardır. İslam'ın ahlakı da hayâdır' sözüne ittibaen bu bayanın bilerek veya bilmeyerek İslam`a ve kendi akıbetine ne denli zarar verdiği endişesi içerisindeyim.

Oysaki hayâ bir sandalın sağ küreği tesettür  (örtü) sol küreği değil miydi?

 Yol almak için her ikisini aynı anda çekmemiz gerekmiyor muydu?

 Bu bayanın bu halde olması bir küreğinin eksik olması mıydı?

 Rahat tavırları ve elindeki sigarayı siz nasıl yorumlarsınız bilmiyorum; ama ben, değil örtülü, örtüsüz bir bayana dahi yakıştıramıyorum. Bu düşüncemin bende yer edinmesi doğu örf ve adetlerinin kazandırmış olduğu çok büyük bir güzellik olduğunun bilincindeyim. İslâmla birleşince değerlerimiz bir başka güzel oluyor; yaşantılarımız ve yaşadıklarımız.

Bu düşüncelere dalmış âlemimi değiştirmişken, karşımdaki bayanın bana bir hayli yaklaştığını fark ettim.Elindeki sigarayı göstererek “Ne bakıyorsun yapamaz mıyım.?” tavrıyla aslında, onun yaptığı hatanın farkında; ama vicdanının sesini sessiz çığlığıyla bastırmaya çalışan bir dilsiz olduğunu anlamıştım.

 Karşımdakinin tam tersine  ' SESİMİ DEĞİL SÖZÜMÜ '*** yükseltmem kanaatine varınca, iki adım ona doğru ilerledim. Karşımdaki çılgının tersine sakin bir edayla başımdaki örtünün bir ucunu tutarak gösterirken “Bu varsa yapamazsın” diyebildim zoraki de olsa..

 Daha sonra oradan ayrılmanın en doğru hareket olduğunu düşündüm. Ayrılırken Allah Resulü (sav) in “Utanmadıkça dilediğini yap” sözü gelmişse de aklıma bunu ona söylemek için çok geç olduğunu fark ettim. Çünkü o ortamdan oldukça uzaklaşmıştım.

 *** Bu cümle Yasin Demir'in 13.11.2015 tarihli  ''Müslüman Kadının Pasif Bırakılışı Büyük Bir Eksiklik ve Güçsüzlük Oluşturuyor."  yazısının son paragrafından esinlenmiştir.

Tuba SAVRAN

Bu haberler de ilginizi çekebilir