• DOLAR 32.505
  • EURO 34.877
  • ALTIN 2484.922
  • ...
Esaretten Saâdet`e: Hz.Cüveyriye Binti Hâris(r.anhâ) – 2
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz, İslâm düşmanı bu kabileyi İslâm'a ısındırmak için bir fırsat gözetliyordu. Bu talebi değerlendirdi ve Arapların geleneğinden faydalanarak onlarla akrabalık bağı kurmak istedi. Berre'ye:
 
"Senin için bundan daha hayırlı olanı yok mudur?" buyurdu. Berre: "O nedir ey Muhammed?" diye sordu. İki Cihan Güneşi Efendimiz gayet nâzik bir şekilde:
 
"Hürriyetin için istenilen parayı ödemem ve seninle evlenmem." buyurdu.
 
Bu teklif karşısında Berre bir an kendi dünyasına daldı. Savaştan üç gün önce gördüğü rüyasını hatırladı. Rüyasında Medine'den doğup yükselen ayın, kendi koynuna düştüğünü görmüştü. Hiç tereddüt etmeden teklifi kabul etti. Böylece esaretten kurtuldu. Ardından kelime-i şehadet getirerek İslam`la şereflendi.
 
Beni Mustalik resi Hâris İbni Dırar, kızının esir olarak Müslümanların elinde kalmasına tahammül edemiyordu. Kızını fidye karşılığı kurtarmak üzere yanına bir kaç deve sürüsü alarak bir heyetle Medine'ye doğru yola çıktı. Akik Vâdisine geldiğinde iyi cins olan iki deveye kıyamadı. Onları sürüden ayırıp seçti ve iki dağ arasında bir kuytu yere bıraktı. Biraz sonra Medine'ye geldi ve İki Cihan Güneşi Efendimizin huzuruna çıktı. Kibir ve gururla:
 
"Ya Muhammed! Kızımı esir etmiştiniz. Bu benim makam ve şerefime uygun düşmez. Onu serbest bırak" dedi. Rahmet Peygamberi Efendimiz ona tebessüm ederek:
 
"Onu dilediğini seçmekte serbest bırakmamızı uygun görür, güzel bulur musun?" buyurdu. Hâris buna çok sevindi ve: "Üzerine düşeni yapmış olursun" karşılığını verdi.
 
Hâris kızının kendisini tercih edeceğinden çok emindi. Onun yanına geldi ve şöyle tembihte bulundu: "Bu zât seni dilediğini seçmekte serbest bıraktı. Sakın bizi rezil etme." dedi. Bu şekilde öğüt verdi. Fakat bu nasihatler boşuna idi. Zira iman nuru Berre'nin kalbine girmişti. Onun gönlünü, zihnini aydınlatmıştı. Nasıl davranacağını ve kimi tercih edeceğini iyi biliyordu. İmanın tadını ancak Allah ve Resulünü her şeyden fazla sevmekle alacaktı. Bu sebepten babası da olsa hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi İki Cihan Güneşi efendimize tercih edemezdi. Sevgi bunu gerektirirdi. Seven sevdiğinden ayrılamazdı. Babasını mahcup etme pahasına da olsa: "Ben Rasûlullah'ı tercih ediyorum." dedi.
 
Hâris İbni Dırar kızından bu şekilde bir tavır hiç beklemiyordu. Onun böyle davranmasına bir mânâ veremedi. Bu tutumuna çok içerledi. "Sen bizi rezil ettin" diyerek ona çıkıştı. Ama yine de gönlü onun serbest bırakılmasını arzu ediyordu. Mahcup bir edâ ile Fahr-î Kâinat (sav) efendimize: "Şu develer kızımın hürriyeti karşılığında fidyedir. Onları alıp kızımı bana verin" diyerek ikinci bir teklifte bulundu.
 
Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz onun bu yeni teklifi üzerine: "Akîk Vâdisinde sakladığın iki deve nerede? Onları niçin getirmedin?" diye sordu.
 
Hâris ve yanındakiler hayretler içerisinde kaldılar. Çünkü kendilerinden başka hiç kimsenin bundan, haberi yoktu. Kendi kendilerine: "Vallahi bundan Allah'tan başka kimsenin haberi yoktu" diyerek şaşkınlıklarını gizleyemediler. Bunun bir mucize olduğuna inanan Hâris'in gönlünde iman nuru parladı ve büyük bir heyecanla: "Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed onun kulu ve elçisidir" dedi. Onun Müslüman olduğunu gören iki oğlu ve beraberinde gelen yakınları hep birlikte kelime-i şehadet getirerek İslâm'la şereflendiler.
 
Esaretten Saâdet'e: Hz.Cüveyriye Binti Hâris(r.anhâ) - 3
İslâm'ın nuruyla aydınlanan gönüller Beni Mustalik kabilesiyle Müslümanlar arasındaki buzları eritti. Düşmanlıklar dostluğa çevrildi. Kardeşlikler hısımlığa yöneldi. Onlarla akraba olmayı arzu eden İki Cihan Güneşi efendimiz Berre'yi bizzat kendisi babasından istedi. İslâm güneşi ile gönlü ışıyan Hâris İbni Dırar: "Babam anam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Onu sana veriyorum." dedi. 400 dirhem mehir karşılığında nikâh akdi yapıldı. Böylece Berre hicretin beşinci yılında mü'minlerin annesi oldu.
 
İki Cihan Güneşi Efendimiz onun ismini Cüveyriye olarak değiştirdi. Çünkü Berre "iyilik, hayır" manâlarına geliyordu. Sevgili Peygamberimiz: "Berre (iyilik, hayır) "Rasûlullah'ın yanından çıktı" denilmesinden hoşlanmıyordu. Ona "küçük kız" anlamına gelen Cüveyriye adını verdi. O, bu sırada yirmi yaşlarında bulunuyordu.
 
Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz bu evliliğiyle Beni Mustalik kabilesine hısım oldu ve onların dostluğunu kazandı. Düşmanlıklarına da böylece engel oldu. Efendimizin bu kabile ile akraba olduğunu duyan Ashâb-ı Kiram elindeki bütün esirleri serbest bıraktı. Rasûlullah'ın hısım olduğu kabile artık esir olamaz, dediler.
 
Cüveyriye (r.anhâ) annemizin evliliği, babasının ve kardeşlerinin İslâm'la şereflenmelerine vesile olduğu gibi kabilesinden yüzlerce esirin de azat olup Müslüman olmasına sebep olmuştur. Bu yönüyle Cüveyriye (r.anhâ)'yı takdir eden Aişe (r.anhâ) annemiz onun hakkında: "Ben Cüveyriye kadar kavmine hayrı dokunan kadın görmedim. Mustalıkoğullarından yüzlerce kişi onun sayesinde esirlikten kurtuldu" iltifatında bulunmuştur.
 
Cüveyriye (r.anhâ) annemiz vakur ve metanetli bir hatundu. Uzun süre zikirle meşgul olurdu. Vaktinin çoğunu ibadet ve zikirle geçirmeyi severdi. Çok oruç tutar ve çok namaz kılardı. Resûl-i Ekrem (sav) efendimizle altı yıl kadar beraber yaşadı. Yedi adet hadis-i şerif rivayet etti.
 
Cüveyriye (r.anhâ) annemiz hicretin 56. senesinde 65 yaşında iken vefat etti. Cenâze namazını Medine Valisi Mervan İbni Hakem kıldırdı. Bakî kabristanlığına defnedildi. Rabbim kendisine rahmet etsin.(Âmin)
 
Şüheda Şayık

Bu haberler de ilginizi çekebilir