Cihad, İslam dininin zirvesi olduğu gibi, karakterin de en belirgin olduğu bir ibadettir. Allah`ın verdiği canı yalnızca Allah yolunda tereddüt etmeden verebilmektir. Çünkü sevginin aslı yardan da candan da geçerek ispat edilir… Her birey küçük cihatlarını veriyor kendince kimi vakit… Nefsiyle, benliğiyle ve şeytanlarla savaşlar veriyor, kimi zaman da kaybediyor bu savaşları…

Asr-ı Saadet`te yaşayan bütün sahabe efendilerimiz korkmadı, er meydanında sadece yiğitliğini değil imanını da gösterdi, göremeyen gözlere, mühürlenen gönüllere… O gözler Allah tarafından apaçık bir yardımın geldiğini görse bile şeytanın koluna girip küfür yollarında savrulmaya devam etmeyi seçtiler.

İman gibi cihad da her kula nasip olmuyor elbette. Kadınlar da erkekler gibi cihat vererek sevap kazanmanın derdinde. Bir gün Efendimizin yanına bir kadın geldi, “Ey Allah`ın Resûlü! Ben kadınların Sana gönderilen elçisiyim. Bilen veya bilmeyen her kadın Sana gelmemi ve bu hususları sormamı istedi. Allah Teâlâ hem erkeklerin, hem de kadınların rabbidir. Sen de hem erkeklere, hem de kadınlara gönderilmiş bir peygambersin. Allah cihadı erkeklerin boynuna farz kılmıştır. Eğer zafer kazanırlarsa ecir alırlar. Şehid olurlarsa rablerinin katında diridirler ve rızıklanırlar. Peki, kadınların amellerinden, hangisi buna denktir?” diye sorunca Hz. Peygamber, “Kadınların kocalarına itaat etmeleri! Onların haklarını bilmeleri cihada denktir. Fakat sizden bunu yapanlar azdır” buyurdu.

Cihad erlerinin yolunda, yuvalarımızda Cihad sevabını tadabilmek duasıyla…       

ŞEYDA ÜNAL