Hayâ ve iffetin yozlaştırıldığı hatta neredeyse kalmadığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Öyle ki hayâlı ve iffetli hanımlar tuhaf karşılanıyor. İblis üzerine düşeni yapıyor.

Bu neyse de... Peki, örtündüğünü zannedenlere ne oluyor? Başına bir örtü atmış; ama vücuduna yapışık bir kazak ve pantolon! Örtülü saç ama boyalı yüz! Giyinmiş beden ama vücudun tüm hatlarını gösteren dar elbise! Bu örtü değildir.  Resulallah (asm) buyuruyor ki; “vücutlarını gösteren ince elbiseler giyinip sallanarak yürüyen kadınlar cennete giremezler ve kokusunu da alamazlar. Hâlbuki cennetin kokusu beş yüz senelik mesafeden alınır.”

Cenab-ı Allah buyuruyor; “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab/59)

İslam kişinin hangi elbiseyi giymesine karışmaktan ziyade, örtünmesi gereken yerlerin keyfiyetini belirtir. Bunu açık ve net olarak ifade eder. Vücut hatlarınızı belli etmeyecek şekilde avret yerlerinizi örtün.” Basit ve sıradan gibi görünse de, Müslüman`ın kılık-kıyafetinin insan ve şeriat ile yakından ilgisi vardır. Kim bir kavme benzerse onlardan olur. Kıyafet kişinin iç âleminin ve düşüncesinin dışa yansımasıdır. Teferruat gibi görenler olabilir. Ama İslami açıdan ciddi görülen ve Müslüman şahsiyetini, gayri İslami kişiliklerden ayıran bir ölçü olarak görülmektedir.

 ABD`li bir sosyolog kadın, araştırma maksadıyla bir gün açık saçık kıyafetleriyle bir cadde boyu geziniyor. Rastladığı sokak serserileri sözlü olarak onu taciz ediyorlar. Sonra ki gün caddede örtülü geziniyor. Bu defa hiç kimse tarafından rahatsız edilmemekle beraber, saygınlık görüyor, yol veriliyor. Serseriler ondan bir şey ummadıkları için, bakışlarını bile sakınıyorlar.

İslam`ın ‘temiz toplum` hedefine ulaşmasındaki vesilelerin başında,  kadın ve erkek ilişkileri gelir. Kadınların örtünmesi ve namahremlerden sakınması; erkeğin ise göz avretine sahip çıkmasıdır. İslam insanın fıtri ve doğal arzularına helal dairesinde imkân vermiştir.

Helal dairesinde kalabilenlerden ve tesettürde ki ciddiyet kavramına uyabilenlerden olmak dileğiyle...  

 KÜBRA EKİCİ