Yusuf Toprak - Doğruhaber

Alemlere Rahmet Efendimiz (asm)`ın Şam yolculuğunun ardından Mekke`ye dönmüştü. Hazreti Hatice, bu kervan vesilesiyle Efendimiz (asm)`ı daha iyi tanıma fırsatı bulmuştu. Meysere`nin Efendimiz hakkında edindiği malumat da Hazreti Hatice`nin Efendimiz (asm)`a hayran kalmasına yetmişti.

Hazreti Hatice Mekke`nin soyluluk ve zenginlik bakımından en güçlü kadınlarındandı. Mekke`de Tahire olarak anılıyordu. Mekke`nin kötü şartlarında cahiliyenin bulaşmadığı sayılı insanlardandı. Rivayetlerde geçtiği üzere daha önce iki evlilik yapmıştı ve Mekke`de birçok kişi evlenmek niyetiyle kapısını çalmıştı. Oysa Hazreti Hatice hiçbiriyle evlenmeyi düşünmemişti. Şimdi ise karşısında Alemlerin saadet güneşi Muhammed Mustafa (asm) vardı.

Kapısına gelen teklifleri geri çeviren Hazreti Hatice`nin kalbi Efendimiz (asm)`a ısınmıştı. O`nu (asm) tanıyıp sevmemek mümkün müydü ki? İyi ama bu durum nasıl açılacak, kime söylenecek, kim söyleyecekti? Hazreti Hatice yakın olan arkadaşı Nefise`yi çağırdı.

Nefise, kısa bir süre sonra Alemlere Rahmet Efendimiz (asm)`ın yanında bitiverdi. Sordu Efendimize:

“Ey Muhammed! Neden evlenmiyorsun? Seni bundan alıkoyan nedir?”

Efendimiz (asm) cevaben: “Evlenecek gücüm yok!” buyurdu. Nefise: “Eğer bu karşılansa, mal, güzellik, şeref ve denkliğe davet edilsen, kabul eder misin?” dedi. Efendimiz (asm): “Bu kimdir?” Nefise: “Hatice binti Hüveylid” Alemler Efendisi: “Ama bu nasıl olur?” Nefise: “Orasını ben bilirim.” dedi. Efendiler Efendisi (asm): “O hâlde dilediğini yaparım.” buyurdu.

Nefise, Efendimiz (asm)`ın verdiği cevaba ziyadesiyle sevinmişti. Hemen Hazreti Hatice`nin yanına gitti. Olan biteni anlattı. Hazreti Hatice`nin gözlerinin içi gülüyordu sevinçten. Efendimiz (asm) hayatta her zaman yanı başında duran, sırtını yasladığı amcası Ebu Talib`e Hazreti Hatice`den gelen teklifi anlattı. Ebu Talib, işin aslını öğrenmek için bir de Hazreti Hatice ile konuştu. İki tarafında gönül rızası ile düğün için tarih belirlendi. Düğün yeri Hazreti Hatice`nin eviydi. Düğün için tüm hazırlıklar yapılmış, herşey eksiksiz yerli yerince yerine getirilmişti.

Düğün günü gelip çatınca, Efendimiz (asm)`ın amca, hala ve Beni Haşimlerin ileri gelenleri hep birlikte Hazreti Hatice`nin evine geldiler. Düğün hazırlıklar yapılmış, yemekler sofralarda misafirlere sunulmuştu.

Yemekler yenildi ve ardından Ebu Talib ve Varaka bin Nevfel birer konuşma yaptılar. Hazreti Hatice`nin babası Ficar savaşında ölmüştü. Onun yerine amcası Amr bin Esed düğün töreninde bulunuyordu. Konuşmalar son buldu, nikah kıyıldı. Yirmi erkek deve mehir olarak belirlendi. İki aile de akraba olmaktan memnundu.

Alemlere Rahmet Efendimiz (asm), Hazreti Hatice ile evlendiğinde 25 yaşındaydı. Hazreti Hatice`de 40 yaşında… Efendimiz (asm), Hazreti Hatice ile birlikte düğün evinden ayrılıp, hep beraber Ebu Talib`in evine gittiler. Orada da bir düğün yemeği verildi. Birkaç gün Ebu Talib`in evinde kaldıktan sonra evlerine döndüler.

Alemlere Rahmet Efendimiz (asm) ile Hatice-i Kübra`nın evleri saadet ve mutluluk otağına dönmüştü. Efendimiz (asm)`ın yedi evladından altısının annesi olan Hazreti Hatice, vefat ettikten sonra da Efendimiz (asm)`ın her zaman hatırındaydı. Efendimiz (asm), en zor zamanlarında yanında olan, başkaları tarafından tekzip edildiğinde kendisini tasdik eden, başkaları eziyet ederken şefkat gösteren, başkaları kendisine inanmadığında kendisini teselli eden hayat arkadaşını elbette unutmazdı. Alemlere Rahmet Efendimiz (asm), Hazreti Hatice`yi ömrü boyunca hep andı, hep hayır ve sevgi ile yâd etti.