• DOLAR 32.542
  • EURO 34.913
  • ALTIN 2423.738
  • ...
Peygamberlere Karşı Kibirlenenler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yusuf Toprak / Doğruhaber

Dünkü yazımızda kibrin üç yolundan bahsetmiştik. Kibrin tanımlamasına kısaca değinmiştik. Bugünkü yazımızda ise Allah Azze ve Celle`nin kullarını kibirden nehyetmesinin hikmetinden kısaca söz edeceğiz. İlahi ikazlara muhatap olduğumuz bir mesele olması sebebiyle konunun ehemmiyetinin anlaşılması açısından önemle üzerinde durulması gerekir.

Allah Azze ve Celle kullarını yaratmış ve dâr-ı imtihanda belirli bir vakte kadar iyilik ve kötülük, hayır ve şer arasında sınamaktadır. İnsana irade bahşederek, hayat yolunu istediği gibi sürdürme serbestisi vermiş, insanı hayır ve şer seçiminde hür bırakmıştır. Allah Azze ve Celle`nin bu seçime müdahalede bulunması imtihanın sırrının ve hikmetinin bozulması demektir. İnsan kendi kararını verir, kendi tercihini yapar ve nihayet tercihlerinden mesuldür ve hesaba çekilir. Allah Azze ve Celle insanın bu tercihine müdahale etmez. Fakat murad-ı İlahi insanın şer olanı değil hayrı seçmesinden yanadır. Allah Azze ve Celle kullarının imtihanı kazanmasını ister. İyilik ve doğruluğu seçmelerini ister.

İşbu sebeptendir ki; gaflete düşen, Allah Azze ve Celle`yi unutan, İlahi emirlerin tahrifata uğradığı dönemlerde, Allah Azze ve Celle toplumun dimağında canlılığını yitiren İlahi emirleri hatırlatmak, dalalete yuvarlanan milletleri hidayete sevketmek, batıl inanç ve düşüncelerle kirlenen toplumları vahiyle arındırmak, cehaletin kara yüzünde hikmeti yitiren insanları ilim ve hikmetin kaynağına ulaştırarak cahiliye zulümatından aydınlığa çıkaran peygamberler göndermiştir.

Peygamberler de gönderildikleri kavimlere unuttuklarını hatırlatarak, ilahi emirleri uygulamaya, temelinde vahiy olan, kaynağını vahiyden alan bir toplumun inşası için çalışmışlardır. Bu süreç içerisinde peygamberlere itirazlar gelmiş, tepkiler yükselmiş, karşı koyan bir takım insanlar olmuştur. Kur`an`da bahsi geçen bu kimselerin peygamberlere karşı takındıkları tavır, içlerinde taşıdıkları kibrin sadece bir yansımasıdır.

Hud aleyhisselam Ad kavmine gönderildiğinde kavminin ileri gelen, şımarık, kibirli kimseleri; Allah`ın peygamberini küçük gördüler, akılsızlıkla suçladılar. Hud aleyhisselam`ın bahsettiği ve yaklaşmakta olan azabı A`raf Suresinde geçen ifadeleri üzere, “Doğru sözlülerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azaba uğrat." dediler. Kavmin ileri gelenleri inkarlarıyla birlikte Allah`ın peygamberine karşı kibirleniyorlardı.

Nitekim Nuh aleyhisselam`ın kavminden de böyle kimseler Allah`ın peygamberine karşı kibirlenerek, iman edenleri küçük görerek alay etmişlerdir. Salih aleyhisselam kıssasında da aynı örneği görmekteyiz. Peygamberlere, “Allah seçe seçe sizi mi peygamber olarak seçti?” gibi, küçümseyici ifadeler kullanıyorlardı.

Musa aleyhisselam ile İbrahim aleyhisselam örneğinde ise insanlar üzerinde rububiyet iddia edecek kadar ileri giden, haddi aşan bir durum söz konusudur. Allah Azze ve Celle`nin yasak ettiği şeyleri birer hastalık olarak düşünürsek, kibir hastalığının son noktası Firavunlaşma, Nemrutlaşma`dır.

Peygamberlere ve onlara iman edenlere karşı böyle bir tutum sergileyen kişiler, Kur`an-ı Mübin`de konu olmuş, müminlerin ibret almaları istenmiştir. Allah Azze ve Celle, bazı meseleleri kitab-ı mübininde numuneler üzerinden buyurmaktadır. Örnekler, meselelerin anlaşılmasının kolaylaşmasını sağlamaktadır.

Kibir konusunda peygamberlerin kavimleri içinde makam ve mevki, nüfuz ve güç sahibi olanların inkar ve büyüklenmesi üzerinden bir örnekleme vardır. Bu kişilerin peygamberlere karşı takındıkları tavır ve neticesinde yüz yüze kaldıkları acı azap, müminlerin meselenin ciddiyetini kavraması açısından ibret yüklüdür.

Kibirden, kibrin çeşitlerinden, kibrin yasaklığından bahsettik. İnşallah yarın ki yazımızda da kibir zehirinin panzehiri hükmünde olan tevazuya değineceğiz. Allah Azze ve Celle müminleri kibirden, büyüklenmeden muhafaza eylesin. Tevazuyu kuşananlardan eylesin…

Bu haberler de ilginizi çekebilir