• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Üç çeşit kibir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yusuf Toprak / Doğruhaber

Hayat merdiveninde basamak basamak yükselen insanlarda kimi zaman gurura kapılma, yüksekten bakma, tevazuyu bir kenara bırakma durumları hasıl olmakta, kişi nereden yola başladığını, hangi şartları zorlayarak bir yerlere geldiğini, bir şeylere sahip olduğunu unutabilmektedir. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Unutmak insan için kimi zaman bir nimet, kimi zaman bir hastalıktır.

Hatırlatmanın müminlere fayda verdiği ferman-ı İlahiyesiyle tevazunun insan hayatına hangi renk ve surette aksettiği hususunda birkaç kelamın eşiğinden tutmakta fayda vardır. Tevazunun ne olduğu, nasıl olması gerektiği hakkında meseleyi kıyısından köşesinden irdeler iken, birkaç unutulmuş veya unutulabilecek noktayı hatıra getirmiş oluruz.

Kainatta her şey zıddı ile kaimdir. İlmi anlayabilmek için cehlin ne olduğunu bilmek gerekir. Adaleti kavrayabilmek için zulmün ne olduğunu idrak etmiş olmak gerekir. Ebu Cehil olmadan Ebu Bekir`i (ra) anlamak mümkün değildir.

Herşeyin zıddı ile kaim olması sebebiyle, tevazu mevzuunu anlayabilmek için, kibir mevzuuna değinmekte fayda vardır. Kibir konusunu ana olarak üç çeşitte toplamak mümkündür. Birincisi; kişinin kendisini ırk ve milliyetiyle insanlardan büyük görmesi, Allah Azze ve Celle`nin kullarına karşı üstünlük iddiasında bulunmasıdır. İkincisi; kişinin sahip olduğu; mal, mülk, makam ile insanlara üstünlük iddia etmesidir. Üçüncüsü ise; kişinin Allah Azze ve Celle`ye karşı büyüklük iddiasına girişmesidir.

Kibir, kişinin kendi ırk ve milliyeti ile büyüklenmesidir. Allah Azze ve Celle tüm insanları bir tarağın dişleri gibi müsavi yaratmıştır. Hiçbir kavmin ve ırkın bir diğerine üstünlüğü yoktur. Rasulullah Efendimiz (sav) veda hutbesinde 124 bin müslümanın şahsında bütün insanlığa şu mesajı vermiştir: “Arabın arap olmayana arap olmayanın arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah`tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız ondan en çok korkanınızdır.”

Allah Azze ve Celle Hazreti Adem aleyhisselam`ı yarattığında bütün meleklere Adem aleyhisselam`a secde etmelerini emretti. Tüm melekler Allah Azze ve Celle`ye itaat ederek Adem aleyhisselam`a secde ettiler. İblis ise secde etmekten kaçındı. Allah Azze ve Celle`ye karşı geldi. Büyüklendi, gurura kapıldı. Kibirlendi ve ayetin ifadesiyle kafirlerden oldu. Ona göre kendisi ateşten, Adem aleyhisselam ise topraktan olması hasebiyle Adem aleyhisselam`dan daha üstündü. Bu üstünlük düşüncesinden hasıl olan kibir İblis`in mahvına sebep olmuş, helakine yol açmıştı.

Kibir, kişinin sahip olduğu mal, mülk, makam ve yetenek sebebiyle başkalarına tepeden bakması, başkaları karşısında üstünlük iddiasında bulunmasıdır. Kibir bu noktada, insanın elde ettiklerinin sahib-i mutlakı olduğu düşüncesini uyandırır. Mal ve mülkün devr-i daim içinde olan dünyada üç günlük bir emanet olduğu unutulur.

Kişi Memluk olduğunu unutur, kendisini Mâlik zanneder. Yetenek ve kabiliyet de Allah Azze ve Celle`nin insana bir emanetidir. İşte insan bu emanetlere sahib-i mutlak nazarı ile bakarsa bunlarla insanlara üstünlük taslar.

Bir de Allah Azze ve Celle`ye karşı büyüklenen ve tarih sayfalarında ibret ile okunan kimseler vardır. Yeryüzünde büyüklenerek, Allah Azze ve Celle`ye isyan ederek, insanların karşısına çıkıp “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” (Naziat: 24) diyen Firavunlar, Nemrutlar ve onlar gibi Allah Azze ve Celle`ye karşı büyüklük iddiasında bulunanlar da kibir mevzuunun bir diğer konusudur. Allah Azze ve Celle`nin Zât`ına karşı kibirlenenlerin akıbeti malumdur. Kitab-ı mübinde Firavunun başına gelenler şöyle anlatılır:

“İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, İsrailoğulları`nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım” dedi. Şimdi mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir.” (Yunus: 90-91-92)

Nemrudun helak olması da bir sinek ile gerçekleşmiş, Allah Azze ve Celle`ye karşı kibirlenenlerin sonu insanlık tarihi boyunca aynı olmuş, acı bir azap, acı bir son ile bu dünyadan göçmüşlerdir. Bu yazımızıda kibrin çeşitlerinden söz ettik. Yarın ki yazımızda inşallah Rabbimizin kullarını kibirden sakındırmasıkonusuna değineceğiz.

Bu haberler de ilginizi çekebilir