• DOLAR 32.568
  • EURO 34.774
  • ALTIN 2491.435
  • ...
Efendimiz (asm)`ın Busra Ticareti ve Rahip Nastura
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yusuf Toprak / doğruhaber

Efendimiz (asm) Şam`a gitmek için hazırlanmıştı. Kervan Mekke`den çıkacaktı. Ebu Talib, Alemlere Rahmet Efendimiz`in (asm) halalarıyla birlikte kervanı yolcu etmeye gelmişlerdi. Hazreti Hatice, kölesi Meysere`yi Efendimiz`in emrine verdi ve onu güzelce tembihledi:

“Sana ne emrederse itaat edecek, hiçbir sözünün tersini yapmayacaksın. Etrafında her ne olup biterse geldiğinde bana söleyeceksin.”

Kervan yola revan oldu. Uzun bir yolun başlangıcındalardı. Bu yolculuk müddetinde ise gece gündüz, sabah akşam Efendimiz (asm)`ı gözetleyen bir çift göz vardı; Meysere… Efendimiz (asm)`ın her hâli ve tavrı, her davranışı adeta kaydediliyordu Meysere tarafından.

Üç ay süren bir yolculuğun nihayetinde Şam`a varmışlardı. Busra çarşısında tezgahlar kurulmuş, herkes işe koyulmuştu. Efendimiz (asm)`da bir zeytin ağacı altında yükünü indirdi.

Bulundukları yer manastırın hemen yanındaydı. Manastırın penceresinden gelen kafileyi seyreden biri vardı ve gördüğü şey ilgisini çekmişti. Bu manastır, Efendimiz (asm)`ın çocuk yaşlarda geldiği Rahip Bahira`nın bulunduğu manastırdı. Rahip Bahira dünyadan göçmüş, yerini Rahip Nastura`ya bırakmıştı. İşte pencereden Mekke kervanını seyre koyulan şahsiyette Rahip Nastura`nın ta kendisiydi.

Kervanda tanıdığı biri olup olmadığına baktı. Meysere`yi önceden tanıyordu. Yanına çağırdı. Zeytin ağacı altında oturanın kim olduğunu sordu.

Meysere orada oturan kişinin Mekke`den bir zat olduğunu söyledi. Rahip Nastura`nın dilinden dökülen cümleler karşısında Meysere`nin ağzı açık kalacaktı: “O ağacın altına bu vakitte peygam­berden başka kimse inmemiştir.” Meysere ne diyeceğini bilemedi. Rahip Nastura:

“Onun gözünde biraz kırmızılık var mı?” diye sordu. Meysere, “Evet” dedi. Rahip Nastura: “O, peygamber­dir, peygamberlerin sonuncusu­dur!” dedi. Meysere, Efendimiz (asm) hakkında yeni bir bilgiyle oradan ayrıldı.

Satışlar yapılıyor, işler istedikleri gibi gidiyordu. Tüm mallarını sattıklarında Efendimiz (asm)`ın herkesten çok kazandığını gördüler. Kervan dönüş yoluna girip, Busra`dan ayrıldı. 

Hava sıcak, kumlar alev alevdi. Herkes bunalmıştı güneşin hararetinden. Günler boyu süren yolculuğun son demine gelinmişti. Mekke halkı kervanı gözlüyor, kervan da Mekke`den görünüyordu. Hazreti Hatice, birkaç kadınla birlikte evin damında oturmuş gelen kafileyi görmeye çalışıyordu. Fakat gördükleri sadece gelen kafile değildi. Bir de baktılar ki; Alemlere Rahmet Efendimiz (asm)`ı güneşten korumak için iki melek gölge yapıyorlardı. Damda oturan kadınlar bu manzaraya gündüz gözüyle şahit olmuşlardı.

Kafile şehre girdi. Herkes sevinç içindeydi. Efendimiz (asm) emanetlerini Hazreti Hatice`ye getirdi. Beraberinde Şam`dan satın aldıkları mallar da vardı. Hazreti Hatice bunlardan çok Meysere`nin anlatacaklarını bekliyordu. Meysere`yi yanına çağırdı. Meysere, Efendimiz (asm)`dan gördüklerini bir bir anlattı. Rahip Nastura ile konuştuklarından, Efendimiz (asm)`ın ticaretteki dürüstlüğünden, ahlakının güzelliğinden söz etti. O anlattı, Hazreti Hatice dinledi. Dinledikçe Efendimiz (asm)`a olan hayranlığı arttı. Meysere`den işittiklerini amcasının oğlu ve bilge bir Hristiyan olan Varaka bin Nevfel`e anlattı. Varaka`nın Hazreti Hatice`ye söyledikleri Rahip Nastura`nın söylediklerinden Farklı değildi. “Eğer bu söy­lediklerin doğru ise, şüphesiz O, bu ümmetin peygamberidir! Ben, zaten bu ümmetten bir peygamberin çıkacağını biliyordum. Bu zaman, onun zamanıdır!”

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir