• DOLAR 32.604
  • EURO 35.006
  • ALTIN 2332.611
  • ...
"İnancımız sağlıklı bir neslin korunmasını gerekli kılıyor"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Panelin açılış konuşmasını yapan GAÜN Rektörü Prof Dr. Ali Gür, “Hiç kimse unutmasın ki bir gün bu kurbanlardan birisi bizim çocuklarımızdan biri olabilir. Hiç birimiz buradan ayrı değiliz, korunmamışız. İhmal edilen, istismara uğrayan çocuklar sadece kırsalda yaşayan, fakir çocukları ya da anne babası boşanmış çocuklar değil.” dedi.

Çocukların cinsel istismardan korunması için toplumun bütün fertlerine görev düştüğünü ifade eden Gür, çocuk istismarlarını doğamız gereği saklamayı tercih ettiğimizi, bunun sonucunda da yeni travmaların ortaya çıktığını söyledi.

Gür, “Halbuki o travma yüzeye çıkıp da gerekli müdahaleler yapılmadıkça daha derinlere iner. Ruh acısı aynı zamanda fiziksel travmayı da tetikler ve gelecekte istismara maruz kalmış çocuk bir şekilde kendiside istismar etmeyi tercih eder. Çünkü doğası gereği intikamı bu şekilde alma inancı var.” diye belirtti.

Toplumdaki her çocuğun istismar riski taşıdığına vurgu yapan Gür, “Hiç kimse unutmasın ki bir gün bu kurbanlardan birisi bizim çocuklarımızdan biri olabilir. Hiç birimiz buradan ayrı değiliz, korunmamışız. İhmal edilen, istismara uğrayan çocuklar sadece kırsalda, fakir çocukları, ya da anne-babası boşanmış çocuklar değildir. Tam tersine zengin çocukları yediği önünde yemediği arkasında olan, ama duygusal olarak boşluğa bırakılmış sevgisiz bırakılmış çocuklar arayış içerisinde maalesef kendilerine en yakın bireyler tarafından istismar edilebilirler.” ifadelerini kullandı.

"Çocuğumuzu koruyalım ama doğal gelişimine de müsaade edelim"

"İnancımız sağlıklı bir neslin korunmasını gerekli kılıyor" diyen Gür, çocukları korurken onların doğal gelişimine de müsaade etmenin gerekliliğine değinerek, konuşmasının devamında şunları söyledi: 

“Anne babaların bazen aşırı korumacılıkları çocukların kendi benliklerini yok eder hale gelir. Çocuk sizin sözünüzün dışında adım atamaz duruma gelir. Korunaklı cam fanustan çıktıktan sonra da her şeyden sizin koruduğunuzu zanneder. En küçük aldatmacada kurban halindedir. O yüzdende korumak güzel anne-babalar açısından. Çocuğumuzu koruyalım, ama doğal gelişimine de müsaade edelim. Hiç mikropla karşılaşmamış bir çocuğun bağışıklık mekanizması nasıl gelişecek? Türkiye olarak biz çocuk ihmal ve istismar konusunda kanun ve yönetmeliklere çerçeve programlara imza atmış bir ülkeyiz. Biz Batı ile Doğu medeniyeti arasında kesişme noktasındayız. Bizim geçmişimizde insani değer var. İnsan aynı zamanda devletin bekası için şarttır.”

Panelin başkanlığını yapan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim dalı Başkanı Prof. Dr. Aysel Baransel Isır ise Gaziantep`in gerek ülke içi, gerekse ülke dışından göçün merkezi durumunda olduğunu belirterek, göçün en fazla çocukları etkilediğini vurguladı.

“Önce istismarı önlemeye çalışmalıyız”

Çocuk Koruma Derneklerini Destekleme Derneği Başkanı ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Dağlı ise sunumunda, her çocuğun şiddetten arınmış bir yaşam hakkı bulunduğunu ve çocuklara yönelik şiddetin hiçbir şekilde kabul edilip, mazur görülmeyeceğini ifade etti.

Çocuk istismarı kavramı ile yüzleşilmesi gerektiğini ve bunun toplumun her ferdinin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Dağlı, çocuk istismarının önlenebilmesi için yapılması gerekenlerle ilgili ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bunun için istismarı önleme çalışmalarına öncelik vermeliyiz. Çocuk istismarı ve ihmaline bütüncül yaklaşımın önemini kavramalıyız. Her disiplin için konuya özgün eğitim almış yeterli sayıda uzman yetiştirmeliyiz. Disiplinler arası koordinasyon ve iş akışını sağlamalıyız. Çocuk Koruma Birimlerinin sayısını artırırken kalitesinden taviz vermemeliyiz.”

Sadece yasak ve ceza ile sorun çözülemez

UNİCEF Çocuk Koruma Programı Sorumlusu Göktan Koçyıldırım da dünyada çocuk koruma alanında işlerin çok da iyi gitmediği vurgusu yaparken,  yapılması gerekenin çocukların korunacağı bir sistemin kurulması  olduğunu ifade etti.

Türkiye`de istismarın her türüne ilişkin davaların arttığını belirten Koçyıldırım, “Rakamsal veriler bize cinsel istismarların sadece cezai müeyyidelerin artırılarak veya birtakım yasaklarla çözülmeyeceğini göstermektedir. Burada yapılacak en önemli şey ise üniversite merkezli çocuk koruma merkezlerinin kurulmasıdır. Çocuk korumanın dünyanın hiçbir yerinde devletin tek başına çözebileceği bir sorun değildir. Yasaklarla da sorunun çözümüne inanmayanlardanım. Mesela, ‘sosyal medyayı` yasaklayalım diyoruz. Ben de şöyle diyorum; eğer sosyal medyayı yasaklarsanız herkes daha çok girer. Yahut sanal şiddet olmasın diye sanallığı yasaklarsanız, çocuklar daha çok merak eder.” şeklinde konuştu.

Toplumdaki kaotik ortam, ekonomik yetersizlikler, şiddet ve ihmalin en fazla çocukları etkilediğini vurgulayan Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Dernek Başkan Yardımcısı, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Şahin Dağlı ise ihmal ve istismarların en önemli kurbanlarının da yine çocuklar olduğuna işaret etti. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir