Dünyada 360 milyon işitme engelli var
Dünyada 360 milyon insanın işitme engeli olduğunu söyleyen Uzmanlar, işitme probleminde erken teşhis önemli olduğunu belirttiler.
Dünya İşitme Engellileri Günü’nde bir açıklama yapan KBB Uzmanı Op. Dr. Nuri Daştan, işitme duyu kaybının, özellikle bebeklik döneminde konuşmanın öğrenilmesi açısından ciddi bir sorun teşkil ettiğini ve bu bireylerin iletişim açısından ciddi problemler yaşadığına dikkat çekti.
Telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışmıştır. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başaran Bell’in işitme kayıpları üzerine sayısız çalışmaları bulunmaktadır. İskoçyalı bilim adamının işitme engelliler için yapmış olduğu çalışmalarından dolayı ünlü bilim adamına ithafen doğum yılı olan 3 Mart 1947 tarihi, 'Dünya İşitme Günü' olarak kutlanmaktadır.
3 Mart Dünya İşitme Günü vesilesi ile açıklama yapan KBB Uzmanı Op. Dr. Nuri Daştan, kulak ve işitme sağlığı üzerinde farkındalık oluşturulması ve bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
İşitme duyusunun kaybı olanlar iletişim açısından ciddi problemler yaşar
Konuşmanın öğrenilmiş bir davranış olduğunu, anne ve babaların, çocuğun yakın çevresindeki kişilerin farkında olmaksızın konuşma öğrettiklerini belirten Daştan, "Konuşmanın öğrenilmesinde ise en önemli unsur işitmedir. İşitme kaybı bu duyulardan en önemlisi olan işitme bozukluğu durumunda ortaya çıkar. İşitme engeli, işitme duyarlılığının kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluşturur. İşitme duyusunun kaybı, özellikle bebeklik döneminde konuşmanın öğrenilmesi açısından ciddi bir sorun teşkil eder ve bu bireyler iletişim açısından ciddi problemler yaşarlar. İşitme kaybı olan çocuklar; okul döneminde başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma, içine kapanıklık ve sosyal yönden başarısızlık gösterebilirler." dedi.
Önce belirlenip müdahale edilmeli
Toplumda sağlıklı bir iletişimin temelininin işitme ve konuşma fonksiyonlarımız tarafından oluşturulduğunun altını çizen Daştan, “İşitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümünde, bireyin sahip olduğu işitme kaybı düzeyine bağlı olarak çeşitli seçenekler karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, işitme kaybının erken teşhisi büyük önem taşımaktadır. Özellikle ilk 3 yaşta gelişimin büyük ölçüde tamamlandığı işitme ve konuşma fonksiyonumuzun değerlendirilmesi ve varsa işitme kaybının, özellikle ilk 6 aydan önce belirlenip müdahale edilmesi, çocuğun işitme ve konuşma engelli bir birey olmaktan çıkıp topluma normal bir birey olarak kazandırılmasını sağlamaktadır.” diye konuştu.
Dünyada 360 milyon işitme engelli bulunmakta
2015 TÜİK verilerine göre ülkemizde İşitme cihazı/implant kullanıyor olmasına rağmen duymada çok zorlanan veya hiç duyamayan nüfusun oranı yüzde 1,1 olduğuna dikkat çeken Daştan, sözlerine şöyle devam etti:
“İşitme kayıpları kulağın bir veya daha fazla yerinin hasarıyla oluşmaktadır. Ebeveynler arasında akrabalık olması, ailede çocukluk döneminde başlayan kalıtsal işitme kaybı olması, annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar ve geçirdiği hastalıklar, doğum kilosunun düşük olması, kulağın anormal görünmesi, ateşli hastalık geçirmesiyle bebeğe verilen bazı ilaçlar işitme kaybına neden olabilmektedir. Her bin bebekten 1-3’ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmaktadır. İşitme testleri yenidoğan dönemi itibariyle yapılabilmektedir. Yapılan araştırmalar işitme kaybının saptanması bakımından en kritik dönemin 'yenidoğan dönemi' olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran yüzde 6’ya çıkmaktadır. İşitme kayıpları mutlaka bir kulak burun boğaz (KBB) doktoru tarafından teşhis edilmelidir. Aileler herhangi bir dönemde bebeklerinde işitme kaybından şüphelenirlerse bir uzmana başvurmalılardır.”
Önleyici tedbirler önemli
Önleyici tedbirlerin önemine de dikkat çeken Daştan, çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olmasını, özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) özellikte ilaç kullanırken seçici davranılmasını, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılmasını, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılmasını önerdi. (İLKHA)