• DOLAR 32.546
  • EURO 34.883
  • ALTIN 2429.794
  • ...
Ne kadar adanabiliyoruz?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

“Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz. O halde biz nasıl korkarız.” (Hasan el Benna)

Şehadet, şerefli bir şekilde ruhunu Rabbine adayabilmektir. Adamak, teslim olmak, şahit kılmak tüm zerrelerini Hakka, Hak yoluna… Zulüm, baskı ve dayatmalara boğun eğmeden İLAY-I KELİMETULLAHI yüce tutmak ve bu uğurda can verebilmektir.

Şehitliğin sırrı adanmaktır. İnsanlığın kurtuluşu için kendinden vazgeçmektir. Diriltmektir her şeyi; imhaya değil ihyaya odaklanmaktır. Mukaddes bir davaya sevdalanmaktır. “Madem ölüm tek bir defa gelecek oda neden Allah için olmasın” diyerek bu yola baş koymaktır. Ölmeden önce ölmeyi bilip öldükten sonra yaşamayı hak etmektir. İşte bu kutlu sevdanın yolcuları bunları bildikleri için yaşayıp bu uğurda mücadele verdikleri için şehit oldular. Evet, biz neye mal olursa olsun İslam davası için verilen mücadeleyi tıpkı Hz. Hüseyin gibi şehadetin en az kazanmak kadar önemli olduğunu bize bu asırda yeniden öğreten Şeyh Said`te gördük. Musab bin Umeyr, Hasan el Benna olup çağlar sonra muallimliğin ve şehitliğin nasıl birleştirdiğini gördük. Biz zalime karşı dik duruşla gelen şehadeti Seyyid Kutup`ta gördük. Ve biz bu asırda bir bayram günü şehit edilen Yasinleri gördük. Ey genç kardeşim, tarihin altın sayfalarında yer edinen bu kutlu davanın erlerini her gün okurken, her gün anlatırken ve ALLAH davası için ne adadıklarını bilirken acaba biz ne adamalıyız? Rabbimize bir şey sunabildik mi? Ya da en azından bu yolda çaba sarf edebildik mi? Eğer hala bir şey yapmadıysak kardeşim o zaman kalk! Bu gafleti, ataleti ve uyuşmazlığı üstünden at sonra Rabbin için en güzel adak ol!! VESSELAM   

RABİA KÜLTER

Bu haberler de ilginizi çekebilir