• DOLAR 32.376
  • EURO 34.97
  • ALTIN 2325.65
  • ...
28 Şubat mağduru yaşadıklarını anlattı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

28 Şubat 1997'de yapılan post modern darbede mağdur olan ve daha sonra 28 Şubat Kadın Platformu kuran Mine İpek, aslında darbenin tüm dindarlara kesime yapıldığına dikkat çekerek o süreçte yaşadıkları mağduriyeti anlattı.

Karanlık bir dönemin sembolü haline gelen 28 Şubat post modern darbe ile irtica adı altında dindar ve muhafazakârlara yönelik sayısız baskın yapılıp binlerce kişi cezaevine atıldı. Darbenin en çirkin yüzlerinden biri olan "İkna Odaları" kurulup taktığı başörtüsünden dolayı yine binlerce masum öğrenci, üniversite ile ilişikleri kesildi.

Çeşitli kumpaslarla, zorla ve işkenceyle belgelere imza attırılan ve yıllardır cezaevlerinde hâlâ mağduriyetlerinin giderilmesini bakliyen yüzlerce suçsuz ve masum mahkûm mevcut.

O karanlık dönemde yaşadıklarını İLKHA'ya anlatan Mine İpek,  28 Şubat döneminde İnönü Üniversitesinde ilk yılları olduğunu belirterek alınan kararların çok hızlı başladığını söyledi.

Üniversite yönetimi tarafından başörtülü öğrencilere yapılan uyarı ve alınan cezaların ardından baskı sürecini anlatan İpek, "Bir dönem rahat okulumuza devam ettik başladığımız zaman. İkinci döneme birden sorunlar başlamaya başladık. Fakültemizin kapılarına uyarı metinleri asılmaya başlandı. Daha sonra süreç çok hızlı başladı. Bizlerde başörtümüzle devam etmek istediğimiz için akabinde kınama, uyarı ve cezalar almaya başladık. 3 aylık sürenin akabinde de bir dönem süren cezalar alarak okuldan ilişkimiz kesildi." dedi.

Başörtüsünün yasaklandığı dönemde Fethullahçıların duyarsız davrandığını ve bazılarının da ispiyonculuk yaptığını aktaran İpek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"3 aylık zaman diliminde bizler uzaklaştırma aldığımız zaman sınıflarımızda gidemediğimiz için her arkadaş kendi fakültesinin önünde bir oturma eylemi yapmaya başladı. Orada da sessizce oturuyorduk. Sessiz bir eylemdi. Diğer kardeşlerimiz de hassas olan vicdanlı olan her görüşten kardeşimize bizlere destek veriyordu. Onlarda arkadaşlarımızı almıyorsanız biz de derslere girmiyoruz diye, artık okulda ders işlenmiyor da sadece FETÖ terör örgütünün mensupları o zaman ki cemaati adlandırılan tepkisiz duran hiçbir şeye katılmayan en basit imza kampanyalarımıza bile imza atmayan ve ders boykotuna hiçbir şekilde destek vermeyerek karışmadan nötr olarak sınıfta oturuyorlardı. Sonradan duyuyorduk ki başörtülü olduğumuzu gidip yönetime şikâyet etmişler."

"Dekanımız Fethullah Gülen'in o zamanki 'başörtüsü füruattır' açıklamasını anımsatıyordu"

Üniversitedeki hocaların "ikna odaları" kurarak başörtülü öğrencileri, başörtülerinden vazgeçirmeye çalıştıklarını hatırlatan İpek, "Önce güzel güzel ifade ediyorlardı, 'başınızı açmanız gerekiyor, istemiyoruz ama buna mecburuz tabi ki…' İlerleyen zamanlarda insanların gerçek yüzünü görmenize sebep oluyor bütün bunlar. Hiç unutmam dekanımız bizi çağırıyor ve Fethullah Gülen'in o zaman ki 'başörtüsü füruattır' açıklamasını anımsatarak,  sonra 'Bakın dediğim bu arkadaşlarınız da inançlı başörtülerini örtüyorlar ama açtılar. Sizler neden açmıyorsunuz hangi örgüte hizmet ediyorsunuz hangi terör örgütüne hizmet ediyorsunuz da kaos çıkarmaya çalışıyorsunuz' maalesef biz yıllar sonra anladık ki asıl kaosu çıkaranlar o zaman biz değilmişiz ama bu işin hazırlıkçıları olanlar kendileridir." ifadelerini kullandı.

Üniversiteden atıldıktan sonra çıkarılan aflarla üniversite eğitimlerini tamamladıklarını ifade eden İpek, kurdukları platformun amacını ise şu şekilde dile getirdi:

"2012- 2014 tarihleri arasında arkadaşlarımız mezun oldular. Lakin biz 2012'de Malatya merkezli 28 Şubat Kadın Platformu kurduk. Bu platformu kurmaktaki amacımız, diğer illerdeki arkadaşlarımıza ulaşmak, üniversitelerde kaç arkadaşımız mağduru olmuştur, bunların tespitini yapmak ve bazı istatistik çalışmalar yaptık. Seçtiğimiz illerden temsilci kardeşlerimizle beraber 5 yıldır faaliyet yapıyoruz.  Belli bir sayıya ulaştık. Yaklaşık 300'e yakın kardeşimiz o dönemde üniversitelerde atılmışlar. Bunun öncesinde biliyorsunuz görevden atılan öğretmenler istifa etmek zorunda bırakılmışlar. Üniversiteyi geç bitirdiğimiz için yaş problemi, bunların çözümünde de hükümetimizle beraber hareket ederek bazı yasaları çıkmasında katkı da bulunduk. Birçok problem halledildi. Şimdi daha yeni mezun olan kardeşlerimizin göreve başlamaları yolunda bazı engeller var, bu noktada çalışmalarımız sürüyor. Tabi ki platformu kurma amacımız sadece mağduriyetleri gidermek değildir. Bunun yanında genç kardeşlerimize geçmişi anlatmak, şahit olduğumuz durumları anlatarak tarihi ve zamanı not düşmektir bir daha bu yanılgıları yaşamayalım diye farkında olup uyanık olmaktır."

"Hiçbir gerekçe insanlara darbe yapmanın sebebi olamaz"

Hiçbir gerekçenin insanlara darbe yapmanın sebebi olmayacağını vurgulayan İpek,  " Daha sonra birden yasaklar başladı, ne okulumuzda ne başka kurumda ne de toplumda yasakların konulması için hiçbir gerekçe yoktu. Zaten hiçbir gerekçe de insanlara darbe yapmanın sebebi olamaz. Burada tamamen toplum mühendisleri,  küresel güçleri arkasına alarak, masa başında yazmış oldukları planları uyguladılar. Ne oldu o dönemde, Fadime Şahinler, farklı farklı hocalar icat edilmeye başlandı, irtica adı altında böyle bir sürü meczup türedi. Bir şekilde toplum kaosa hazırlandı.  Yazılan planlarla kaos çıkarmaya çalışıldı.  Bütün bunlar bir Müslüman avıydı." diye konuştu.

İpek, 28 Şubat'tan bugüne Türkiye'de çok şeyin değiştiğini ve mağdur edilenlerin yüzde 60'nın okullarına ve işlerine iade edildiğini de söyleyerek, "Artık başörtülü biri istediği üniversitede okuyabiliyor ve istediği yerde çalışabiliyor, istediği yerde eğitim alabiliyor ve bu eğitimi doğrultusunda da hizmet edebiliyor. Bunun önünde hiçbir engel kalmadı, yine görevden atılan istifa eden kardeşlerimizin yani başörtüsünden dolayı atılan istifa eden kardeşlerimiz görevlerine iade oldular. Askeriyeden eşi başörtülü olduğu için, gümüş yüzük taktığı için atılan kardeşlerimizin birçoğunun da hakları iade edildi. Yüzde 60 giderildi." ifadelerini kullandı.

"Kurulan tuzaklar tam bitmiş değil"

28 Şubat sürecinde camilerde Kur'an-ı Kerim dersi öğretenler, başörtü eylemlerinde pankart açanların "terör örgütü üyesi" yaftasıyla cezaevine konulduğunu belirten İpek, "Hâlâ kurulan tuzaklar tam bitmiş değil. Cezaevindeki kardeşlerimizin çıkması için bir engel yok. Bu mağduriyetlerin bitirilmesi adına yeniden yargılansınlar. Bu bizim üzerimizde bir vebaldir ve umut ediyorum ki gerekli çalışmalar yapılarak, bir an önce kardeşlerimiz özgürlüğüne kavuşurlar." dedi. (Emrah Deniz- İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir