• DOLAR 32.453
  • EURO 34.492
  • ALTIN 2472.507
  • ...
Kamusal alan putuna SON DARBE
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Musa Azak / Doğruhaber

28 Şubat Süreciyle beraber özellikle okullarda mağdur edilen başörtülü öğrenciler yıllarca bu mağduriyetlerini durduracak yol bulamadı. Hangi kapıya gittilerse üzerlerine kapandı. İmkânları olanlar yurt dışında okumak durumunda kaldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, katıldığı bir televizyon programında kendisine, okullarda başörtüsü yasağı sorunu sorulması üzerine şunları söylemişti: “Orası üniversite, oranın kuralları var. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git. Arabistanda falan öyle yerler vardır, oraya gidin. Orada okuyun. Türkiye laiklikten vazgeçemez. Herkes aklını başına toplasın. Cumhuriyet 5`inci neslini yetiştirmiştir ve bu nesil cumhuriyete sahip çıkmaktadır. Türban özgürlük falan değildir. Bu gericiliktir”

TEPEDEN İNMECİ ZİHNİYETİN KAMUSAL ALAN DOKUNMAZLIĞI

Her türlü ahlak dışılığa toleransın tanındığı, Laik, jakoben zihniyetin despot yöntemlerle putlaştırdığı kamusal alandan, inançları gereği başörtüsünü takmak isteyen insanlar dışarı atılıyordu. Başörtülü veliler öğrencilerinin durumlarını öğrenmek için bile okul kampüslerine giremiyorlardı. Kamusal alan kendileri için her türlü icraatın merkeziyken özellikle dindar insanların uzak tutulduğu ve adeta despotizm yanlılarının putlaştırdıkları alanlar haline getirilmiş olup deyim yerindeyse dokunanlar yanıyordu.

KAMUSAL ALANIN KAPSAMI

28 Şubat sürecinde kamusal alanın nerede başlayıp nerede bittiği konusu bile tartışılır hale geldi. Başörtülü kadınların “Kamusal alan” gerekçesiyle okul bahçelerine bile alınmaması yönünde düzenlemeler yapıldı. Trajikomik bir durumdu; ama bir devlet memurunun görev yaptığı camiler bile “Kamusal alan” kategorisindeydi. Keskin laikçiler park ve bahçeleri de bu alana katarak başörtüsünü her yerden silme düşüncesini bile dile getirdiler.

YÜKSEKÖĞRETİMDE FAŞİST UYGULAMALAR

Yükseköğretimde katı bir şekilde uygulanan başörtüsü yasağının uygulayıcıları “ikna odaları” adı altında baskıyla insanların kanaat ve inançlarından vazgeçmesi için merkezler oluşturdular. İstanbul Üniversitesinde Kemal Alemdaroğlu ve Nur Serter ismi ön plana çıkarken YÖK`te Kemal Gürüz yasakçı zihniyetin sözcülüğünü yaptılar.

ÖNCE OKULLAR VE DİĞER KAMULARDA SERBEST OLDU

Baskıcı ve yasaklayıcı uygulamalar için, ‘Bin yıl sürecek` diyenlerin getirdikleri sınırlamalar halkın desteklediği iktidar tarafından birer birer sonlandırılırken, darbeci despotların da esameleri okunmaz oldu. Önce okullarda ve kamu kurumlarında serbest bırakılan başörtüsü şimdi de kamusal alan diye putlaştırılan son yerde, askeriyede serbest edildi.

TSK`DA BAŞÖRTÜSÜ SERBEST

 Milli Savunma Bakanlığınca yapılan düzenlemeyle, Genelkurmay karargâhı, kuvvet komutanlıkları ve bağlı birliklerde görev yapan kadın subay ve astsubaylar başörtüsü takabilecek. 28 Şubat darbesiyle Müslümanlara yönelik başlatılan zulmün bir adımı olan başörtüsü yasağı artık tüm alanlarda serbest oldu. Milli Savunma Bakanlığınca Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hazırlandı.

Düzenlemeyle TSK`nın Kıyafet Yönetmeliği'nin "Genel Hükümleri" bölümüne eklenen maddede, "Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler" ifadeleri yer aldı. Yönetmelik Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından yürürlüğe girecek. 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir