• DOLAR 32.378
  • EURO 35.044
  • ALTIN 2326.038
  • ...
`Suikast timi` hâkim karşısında
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 


Duruşmada davanın iki numaralı sanığı Gökhan Şahin Sönmezateş (gri ceketli) de yer aldı. 

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın duruşmasına tutuklu 44 sanığın yanı sıra taraf avukatları ve sanıkların yakınları katıldı. Duruşma, Muğla Adliyesinde alanın yetersiz olması nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda oluşturulan mahkeme salonunda gerçekleştirildi. Duruşma nedeniyle Muğla'da polis ve jandarma ekipleri yoğun güvenlik önlemleri aldı. Kente giren tüm araçlar arandı. Davanın iki numaralı sanığı Gökhan Şahin Sönmezateş, duruşmada verdiği ifadede görevi kendisine Semih Terzi'nin verdiğini söyledi.

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında mahkeme heyeti, ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminin planlayıcı olduğu iddia edilen ve darbe girişiminin başarılı olması halinde atama listesinde "MİT başkanı" olarak görevlendirildiği belirlenen Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesini aldı.

"Bizi kim yanılttı ve 4 saat bekletti?"

Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen ve soruşturmada "başı sıkışan" herkesin kendisinin adını öne sürdüğünü iddia eden Sönmezateş, "FETÖ'cü değilim." dedi.

Sönmezateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürmek için değil, derdest ederek Ankara'ya götürmek için Marmaris'e gittiklerini belirtti. Suikast girişimine giden timleri kendisinin seçmediğini ileri süren Sönmezateş, şunları söyledi:

"Bütün dünya Cumhurbaşkanının İstanbul'a gittiğini bilirken, biz tuzağa düşürülerek oraya gönderildik. Ben yaverle görüşmedim. Bu görevi ben planlamış olsaydım, ya başarılı olurduk ya da görevi iptal ederdim. Fetullah Gülen'in 'mesih' veya 'Peygamber' olduğuna inanmıyorum. Bu sapkın bir düşünce. Şu andaki hesabım 'Bizi kim yanılttı ve 4 saat bekletti?' sorusunun cevabını bulabilmek. Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum ama olmadığım yerlerle ilgili sorumlulukları kabul etmiyorum."

TSK'nın emir komutası içerisinde ihtilal yapıldığını düşünerek hareket ettiğini iddia eden Sönmezateş, darbeden önce Ankara'daki bir villada Gülen örgütünün imamlarının yaptığı toplantıda kendisinin bulunmadığını da öne sürdü. Sönmezateş, söz konusu villanın nerede olduğunu dahi bilmediğini savundu.

Görevden ilk olarak 11 Temmuz'da, açık görevden ise 13 Temmuz'da haberinin olduğunu anlatan Sönmezateş, "Görevi bana Semih Terzi verdi. Uçuş ekibine operasyonla ilgili bilgi vermedim. 'TSK yönetime el koydu' dediğimde uçuş ekibi helikopterlerin başındaydı. Görevin Genelkurmay Başkanlığından geldiğini söyledim. Ekibe sadece koordinatları verdim. Ekipteki herkes görevi kendi komutanlarından alıp gelmişti. Ben de dahil o resmi kafamızda çıkartabilseydik göreve gitmezdik." diye konuştu.

"Eğer bana suikast görevi verilseydi ,kabul etmezdim"

Sönmezateş, davanın ilk duruşmasındaki ifadesinde, "Ben helikopterlere alçak uçuş yapma ve ışıkları kapatma emri vermedim. Benim görevim Cumhurbaşkanını sağ salim almak ve Akıncı'ya getirmekti. Bu anlamda hiçbir ekibe öldürme ve ateş etme emri de vermedim." iddiasında bulundu.

Verilen görevi kendisinin planlamadığını öne süren Sönmezateş, "Eğer bana suikast görevi verilseydi, bu görevi asla kabul etmezdim ve bu şekilde gitmezdim." dedi.

Helikopterlere yakıt konusunda hiç kimseyle bir görüşmesinin olmadığını iddia eden Sönmezateş, bu görevin tamamen Akıncı Üssü'ndekilerin olduğunu öne sürdü.

Sözde "sıkıyönetim direktifi"nde kendisine verilen görevi bilmediğini ileri süren Sönmezateş, şöyle devam etti:

"Beni MİT Müsteşarı olarak göstermişler. Bu akıl alır gibi değil. Listeyi gerçekçi ve akıl almaz buluyorum. Biz Akıncı Üssü'nde komuta hareket merkeziyle muhatap olduk. Görüşmelerde bana oradaki komutanın direktifini söylediler. Sonradan öğrendim ki orada da böyle bir komutan yokmuş. Bu süreçte hayatımda yan yana dahi gelmediğim, İzmir ve Konya'dan bazı kişiler bana FETÖ iddiasında bulunmuşlar. Bunu asla kabul etmiyorum."

FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Sönmezateş, "Bununla ilgili hiçbir bilgi, hiçbir fotoğraf da yok. Herkesi dinledikten sonra tekrar kendi savunmamı hazırlayacağım." dedi. Sanık Sönmezateş, şu iddialarda bulundu:

"Cumhurbaşkanını almaya gittiğimizde eğer orada bakanlar olsaydı onlar da alınacaktı ancak Cumhurbaşkanı'nın ailesi alınmayacaktı. Bize bu görevi veren irade, Cumhurbaşkanının orada olmadığını biliyordu. Ali Yazıcı'nın, Çiğli Üssü'ne geldiğini bilmiyorum ve orada görüştürülmedim. Eğer ben Yazıcı ile görüşseydim, bugün farklı şeyleri konuşuyor olurduk ve Marmaris operasyonu olmayabilirdi."

"Benim oğlumu kim vurdu?"

Sönmezateş, Şehit Nedim Cengiz Eker'in annesi Güzel Eker'in "Benim oğlumu kim vurdu? Ben bunu öğrenmek istiyorum. Ben bir anneyim." sözleri üzerine şöyle konuştu:

"Ben annemizin acısını paylaşıyorum, başı sağ olsun. Polisimiz görevini yaparken vuruldu, yiğitti, ben buna çok üzüldüm ancak çatışmanın yaşandığı bölgede değildim. Çatışmaya ben girmedim. Ben havadaydım. Bize verilen çerçevede görevimizi yaptık. Bu arada polisle yaşanan çatışmadan benim haberim de yoktu. Olsaydı kesinlikle bir şekilde diyalog kurarak bu sorunu hallederdim. Cumhurbaşkanı'nın olmadığı bir yerde zaten neyin çatışmasını yapacaktık?"

Kendilerinin "her ihtilal gibi bir ihtilale girdiklerini", 2-3 kişilik bir ekiple Cumhurbaşkanı'nı alacaklarını düşündüklerini söyleyen Sönmezateş, "Çiğli'den hareket etmeden önce çatışma için hiçbir şekilde emir vermedim. Bulunduğum helikopterden ateş açılmadı. Benim bulunduğum helikopterden aşağıya hiçbir şekilde ateş açılmadı." iddiasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın "Böyle bir operasyonun neden liderliğini yaptınız? Madem ekipleri siz seçmediniz, neden böyle bir operasyona katıldınız?" sorusuna Sönmezateş, şöyle cevap verdi:

"Ben burada siyasi görüşümü söylemek istemiyorum ancak Alparslan Türkeş ve Kenan Evren hangi amaçla ihtilale katıldıysa, ben ve benim gibiler, vatanseverler de devletimiz ve vatanımız için bu operasyona katıldık."

Sanık Sönmezateş, kendisine verilen emirlere uyduğunu ve onları yerine getirdiğini öne sürdü.

"Gülen'i hiçbir avukat savunmak istemedi"

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, iddianamede bir numaralı sanık olan Fetullah Gülen'i, Muğla Barosundan hiçbir avukatın savunmak istemediğini belirterek, bu sorunu önlerindeki süreçte aşmaya çalışacaklarını söyledi.

Baştoğ, sanıklar için tayin edilen avukatlardan bazılarının çekilmesi üzerine de onların yerlerine yeni avukatların belirleneceğini açıkladı.

Sanık avukatlarından Hakan Tunçkol, bir kısım sanıkların müdafi yetki hususunda itirazları olduğunu ifade ederek, "Bu davanın ana teması ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanına suikast iddiası. Cumhurbaşkanı burada olmadığı için ve adresi Ankara'da olduğu için davanın Ankara'da görülmesi gerekir. Dosyanın Ankara Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini talep ediyoruz." dedi.

"Yetkisizlik talebi oy birliğiyle reddedildi"

Avukat Tunçkol, mahkemeden "yetkisizlik" talep ettiklerini dile getirdi.

Bunun üzerine mahkeme başkanı müşteki avukatlarına bu talebi sordu. Avukatlar, bu talebi olumlu karşılamayarak, "Sayın Cumhurbaşkanı, suçun işlendiği sırada mahkemenizin yetki alanında bulunuyordu. Bu tarz talepler davayı uzatmaya yöneliktir. Bu nedenle davanın Muğla'da görülmesini istiyoruz." diye konuştu.

Mahkeme başkanının sorusu üzerine sanıklar da ayrı ayrı "yetkisizlik" kararı verilmesini talep etti. Mahkeme başkanı heyetiyle yaptığı görüşmenin ardından "yetkisizlik" talebinin oy birliğiyle reddedildiğini açıkladı.

"Bu dava tarihimizde emsali olmayan bir dava"

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avukatı Hüseyin Aydın, sanıkların bir kısmının Özel Kuvvetlerde, bir kısmının Hava Kuvvetlerinin en önemli operasyonel birliklerinden Muharebe Arama Timine, bir kısmının da Sualtı Taarruz Timine mensup olduğunu, bunların TSK'nin en önemli operasyonel timi durumunda bulunduğunu vurgulayarak, sanıkların savunmalarının "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı alıp bir yere götürme" yönünde olduğunu söyledi.

Yapılan hazırlıklara, dosya kapsamındaki delillere ve özellikle operasyon sırasındaki davranışlara bakıldığında, sanıkların alıkoyma iradesinde olmadıklarının görüldüğüne işaret eden Aydın, "Cumhurbaşkanının varlığını ortadan kaldırma iradesiyle olay mahalline gelindiğine ilişkin hiçbir tereddüt bulunmuyor." dedi.

Aydın, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'nin daha önce yaşadığı darbelerden çok farklı olduğuna dikkati çekerek, "Bu darbe teşebbüsü aynı zamanda ülkeyi işgal girişimiydi. Bu anlamda bu darbe davaları ayrı bir öneme sahip. Başka önemli bir husus ise ilk defa tarihimizde TSK mensupları tarafından bir başkomutana, cumhurbaşkanına yönelik suikast girişiminin söz konusu olması. Bu anlamda da bu dava tarihimizde emsali olmayan bir dava olarak öne çıkıyor." dedi.

"Gerçek anlamda bir itirafçılık gözlemlemedik"

Aydın, bir basın mensubunun sorusu üzerine, sanıklarda gerçek anlamda bir itirafçılık gözlemlemediklerini belirterek, "Sanıkların bir kısmı bazı itiraflarda bulundular ancak itirafçılık -buradaki suçlar açısından Anayasal düzeni zorla değiştirme, Cumhurbaşkanına suikast girişimi gibi- itirafçılık ve etkin pişmanlığın ceza hukuku karşısında bir anlam ifade etmesi söz konusu değil." açıklamasında bulundu.

"Cumhurbaşkanımızın Muğla'ya gelme niyeti yok"

Avukat Aydın, bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanının önümüzdeki günlerde duruşmayı takip etmek için Muğla'ya gelmesi bekleniyor mu?" sorusu üzerine "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu aşamada duruşmaları takip noktasında Muğla'ya gelme niyeti yok." yanıtını verdi.

Dışarıda protesto

Davanın görüldüğü Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunun yakınında toplanan çok sayıda vatandaş, taşıdıkları Türkçe ve İngilizce dövizlerle protesto gösterisi yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine ve Gülen aleyhine slogan atan protestocular, "Vatan milletindir, darbecilerin değil", "Bu milleti diz çöktüremezsiniz", "İdam isteriz" gibi yazıların bulunduğu dövizler taşıdı.

Gülen bir numaralı sanık

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi sırasında 2 polis şehit olmuştu.

İddianamede, 74 mağdur ve müşteki ile 44'ü tutuklu, 3'ü yakalama emriyle aranan 47 sanık bulunuyor.

İddianamede adı geçen 3 firari sanıktan biri de Gülen örgütünün lideri Fethullah Gülen.

Gülen Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesindeki "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır." hükmü gereğince iddianamede "bir numaralı sanık" sıfatıyla yer alıyor.

Kaynak: AA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir