İtalyan Avrupa Parlamentosu üyesi Barbara Spinelli, Avrupa Birliği'ni "bozuk diktatörlük", "başarısız oligarşik yönetim" olarak niteleyerek, AB'nin yapısını eleştirdi.

AP üyesi Barbara Spinelli sert bir açıklama yaparak, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'ın uzlaşmaz tutumunu eleştirirken, Avrupa'da faşizmin yükseldiğini ve 1930'lara doğru bir dönüş olduğunu vurguladı.

Komisyonun kalan projeleri için tümden gözden geçirilip "yıkıcı eksikliklerin" giderilmesi çağrısı yapan Spinelli, Brüksel'in hesaplanmamış kararlar vererek popülaritesini yitirdiğini söyledi.

Spinelli'nin sert açıklamaları, Brexit öncesi durumlarını belirlemek için bir savaş içine kilitlenmiş politikacılar ile birlikte AB'nin geleceği açısından rekabet vizyonunun son çırpınışları olarak görülüyor.

Ancak Fransa ve Almanya dışişleri bakanları, kıtanın ekonomik ve politik krizini çözmenin tek yolunun federalizm ve bir Birleşik Avrupa oluşturulması olduğunu söyleyerek, birbirleriyle rekabet halinde olan bir vizyon ortaya koydular.

Spinelli, verdiği bir röportajda, Brüksel'in devrilme noktasında olduğunu ve birçok Avrupalı politikacının mevcut duruma müdahale edecek bir seçeneklerinin olmadığını belirtti. Spinelli, AB Komisyonu Başkanının bürokratlar ordusunu da suçlayarak, mevzuatlar konusunda suların kasıtlı olarak bulandırıldığı söyledi.

Spinelli, "AB'de kurumsal usule yönelik saplantılı ısrar sadece yetersiz kalmadı, aynı zamanda kırılma noktasına da ulaşmış bulunuyoruz. Bu, politik veya demokratik olmak istemeyen, ancak kasıtlı olarak 'oligarşik egemenlik eğiliminde olan bir Avrupa projesinin' değişmeyen siyasi maddesinin teknik bir maskelemesidir." dedi.

Brüksel'in Avrupa çapında yüz milyonlarca insan için uğraşmaktan ziyade özellikle "küçük güç zümreleri ve ayrıcalıklı grupların" çıkarlarını temsil ettiğinin altını çizen Spinelli, şu değerlendirmede bulundu:

"Gerçekliğin inkâr edilmesi yıkıcı eksikliklerimizden biridir. Gerçek, sadece popülist olarak adlandırdığımız için ortadan kalkmaz. 1930'ların geri gelmesinden kaçınmak istiyorsak, gerçekliğin dağıldığı bu yerden, buradan başlamak zorundayız."

Özellikle İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecinden sonra başlayan tartışmalar; ırkçı, faşist söylemlere sahip partilerin yükselişte oluşu, ekonomik kriz, bundan sonraki süreçte Avrupa'da daha yoğun ve sert tartışmaların yaşanacağına işaret ediyor.  (Ahmet Salim Çakar - İLKHA)