• DOLAR 32.6
  • EURO 34.776
  • ALTIN 2520.753
  • ...
FETÖ mağdur etti: 13 yıldır adalet bekliyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

YUNUS CAN / HABER MERKEZİ

FETÖ`cü polisler tarafından gözaltına alınıp türlü işkencelere uğradı. Ardından çıkarıldığı FETÖ`cü savcı da galiz küfürler ederek tutuklanması için mahkemeye yolladı. Abidin Deniz 21 ay cezaevinde kaldı. Deniz, cezaevinden çıktıktan sonra yurtdışına gitti. Ancak sorunlar Deniz`i orada da rahat bırakmadı. Abidin Deniz, Van`da başlayan mağduriyet hikayesini gazetemize anlattı.

GÜYA DERS İÇİN ÇAĞIRMIŞLARDI ANCAK…

1992 yılında Van İmam Hatip Lisesinde okurken Fetullahçılara ait bir yurttan bir gün kendilerine davet geldiğini belirten Abidin Deniz, güya ders için çağrıldıklarını ancak gayenin farklı olduğunu anladıklarını belirterek, “Okulumuzda okuyan gariban, maddi durumu fakir olan öğrencileri ve sınıfımızda zeki, çalışkan olanları davet ettiler. Güya ders çalışma adı altında davet edildik. Ben ve diğer arkadaşlarım bu Fetullahçıların derslerine iki defa katıldık. Bu yurtlarda Fetullah Gülen'in kasetlerini bize izlettiler. Bir kaç defa gittikten sonra doğrusu içim onlara ısınmadı. Çünkü bizi ders adı altında topluyordular; ama sonra Fetullah'ın kasetini izlettiriyordular. Gayenin başka olduğunu anlayınca soğudum” şeklinde konuştu.

‘DAVETTE ISRAR ETTİLER ANCAK GİTMEDİM`

Yurt ve toplantılara davet edilen arkadaşlar içerisinde kimi kandırılan öğrencilerin olduğunu belirten Deniz, “Bazı saf olan öğrencileri kandırdılar. Bir gün saf olan bir öğrenci arkadaşımız yanımıza geldi ve bizimle tartıştı. Güya Fetullah'ın kerameti varmış. Biz de ona karşı çıktık. Fetullah'ın hiç bir kerametinin olmadığını ona anlatmaya çalıştık. Bunların niyetlerinin farklı olduğunu söyledik. Buna benzer tartışmalar aramızda yaşanıyordu. Uzun süre onlara takılmadım. Çok defa davet edildim, her defasında reddettim” diyerek ne yaptılarsa gitmediğini belirtti.

‘RAMAZAN AYINDA POLİS BASKIN YAPTI`

1992`nin Ramazan ayında kaldığı öğrenci evinde uyurken polis baskınına uğradığını anlatan Deniz, “Neye uğradığımızı şaşırdık. Daha 17-18 yaşındayım ve gözaltına alındım. Polis, Nevroz'u bahane ederek öğrenci evimizi basmıştı. Güya PKK 'ye yönelik operasyonmuş. Polis, ev aramasını yaparken İslami dergiler, dini kasetler, ilahi/ezgi kasetlerini gördü. Evi darmadağın ettiler. Bu operasyon HİZBULLAH baskını diye sonradan lanse edildi. Evimizdeki tüm İslami dergi ve kasetleri poşetlere doldurup hepimizi gözaltına aldılar” dedi.

‘DAYAK ATIP GARİP SORULAR SORDULAR`
Van Çevik Kuvvette gözaltında kaba dayağa maruz kaldıklarını ifade eden Deniz, baskının asıl amacını da şu ifadelerle anlattı: “Tek kişilik hücrede iki gün kaldım. Hizbullah örgütüne üye olma suçlamasıyla sorguya çekildim. Polisler bize sorguda, 'öğrenci evinde ne yapıyordunuz, talimatları kim size getiriyordu, sorumlunuz kim vs.` sorular soruyordular. Biz de açıkçası şaşırdık. Öğrenci olduğumuzu ve kimseden talimat falan almadığımızı söyledik. Müslüman olduğumuzu ve bu İslami dergileri okuduğumuzu, bunun da bir sakıncası olmadığını söyledik. Ancak, polisler bana Türkiye'de ve Dünyada İslam`ı en iyi Fetullah Gülen temsil ediyor. Eğer siz gerçekten İslam`ı yaşamak istiyorsanız Hocaefendi'nin yurtları var, gidin oraya, başka taraflara katılmayın, diğer grupların amaçları farklıdır, sizi kullanıyorlar, deyince şaşırdım. Fakat gözaltı gerekçesini de tam olarak anlayamadım. Ama şimdi asıl gözaltı nedenini anlamış durumdayım. Anlaşılan o zaman bu FETÖ'cü polisler bu şekilde çalışıyordular. FETÖ'cu olmayan öğrencileri korkutup gözaltına alıyordular”

‘HİÇ BİR ZAMAN PEŞİMİ BIRAKMADILAR`
Daha sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi`ni kazandığını, İlahiyat fakültesini okuduğu sıralarda bu sefer mazot kaçakçılığıyla suçlandığını belirten Deniz, “İlahiyat fakültesini okurken adamlar hala peşimi bırakmamışlardı. Bu sefer Mazot kaçakçılığı ile suçlandım. Mali Şubeden arandım. İfademi alan Polisler benim mazot kaçakçılığı ve eroin işiyle uğraştığımı, Van savcılığına istihbarat geldiğini söylediler. Ben de polislere, ‘siz benimle alay mı ediyorsunuz, ne mazotu, ne eroini, şaka mı yapıyorsunuz?` dedim. Polisler bana, ‘bak bize yardımcı olursan, savcılığa gitmene gerek yok, aslında biz senin bu eroin falan işleriyle uğraşmadığını biliyoruz` dediler. Ben de, size ne bilgisi vereceğim, ne istiyorsunuz? dedim. Her neyse hepsi palavra.. Adamların niyeti başka. İstedikleri yerde olmadığım için beni korkutmak ve tehdit etmek istiyorlardı” açıklamasında bulundu.

‘FETÖ ÜNİVERSİTE HAYATIMI BİTİRDİ`
2000 yılında İlahiyat Fakültesi ikinci sınıfta okurken tekrar gözaltına alındığını açıklayan Deniz şöyle konuştu: “2000 yılında bir gün yolda yürürken aniden polis ekibi beni arabaya zorla bindirdi ve gözaltına aldılar. İşkenceye maruz kaldım. Askı, elektrik, tazyikli su vs. her şeyi uyguladılar. Bu sefer suçum mazot değil, Hizbullah Cemaati`ne üye olmak idi. Gözaltında altı gün kaldım. Sorgu esnasında bana işkence eden polislerin birçoğu FETÖ'cüydü. Ve en sonunda gözlerim kapalı bana zorla kâğıt imzalattılar. Bu işkenceci polisler gözaltında bana, ‘Hocaefendi`nin kitaplarını okudun mu? Neden onların yurtlarına gitmiyorsun? Hizbullah`la ne işin Var? Hizbullah`a gideceğine Hocaefendiye git. Kimse Hocaefendiye karışıyor mu? Bak biz Hocaefendi`ye karışmıyoruz, dediler. Ben kendime göre dindar bir öğrenciydim, başka da bir suç işlemişliğim yoktu; olumlu cevap alamayınca da tutuklayıp cezaevine attılar”
 

‘DEVLETİN SAVCISI BANA KÜFÜR ETTİ`
Gözaltından savcılığa çıkarılınca da savcının savcılar gibi değil adeta polis gibi davrandığını ve yazılanları kabul etmediği için galiz küfürler ettiğini belirten Deniz, “Savcı bana, ‘imzaladığın belgeleri kabul ediyor musun?` diye sordu. Ben de, ‘hayır bana zorla polisler imzalattı, gözlerim kapalı olduğu halde bana imzalattılar, hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum` dedim. Savcı da bana alenen küfür ve hakaret etti. Hayretler içerisinde kaldım. Bana ‘sen bunları kabul etmezsen, cezaevinde geberip gideceksin, bilmem neyin oğlu gibi hakaretler etti. Devletin savcısı bana o günün polisi gibi davrandı, küfür etti. Tutuklanmam için Hâkimliğe sevk etti ve tutuklattı” dedi.
Muş E Tipi kapalı Cezaevi`ne oradan da Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi`ne gönderildiğini belirten Deniz, 21 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiğini ancak mağduriyetinin hala devam ettiğini ifade etti.

‘ADALETİN TECELLİ EDECEĞİ GÜNÜ BEKLERKEN DE MAĞDİYETTEN KURTULAMADIM`
2004 yılında dosyasının yine FETÖ`cü yargıçlarca Yargıtay`da onaylandığını belirten Deniz, “Bana haksız yere 12,5 yıl ceza verdiler. Başka diyarlara göç etmek durumunda kaldım. Başka ülkelere iltica başvurusunda bulundum. Yaklaşık 13 yıldır ailemden uzak yaşıyorum. Bulunduğum ülkede de beni rahat bırakmadılar. Hakkımda interpol'dan yakalama kararı çıkarttılar. Cezaevine girdim çıktım. Ev hapsine alındım. İki yıl sürekli imza vermeye gittim. Dört yıl oturumum elimden alındı. Halen mağdurum. Ben ve benim durumumda olan çok mağduriyetler söz konusu. Af değil Adalet istiyorum. Ancak adaletin tecelli edeceği günü beklerken mağduriyet kesintiye uğramış değil. Ailemizden uzak garip diyarlarda yaşamak acıklı bir durum; bunu ancak yaşayanlar bilir” ifadelerini kullandı.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir