• DOLAR 32.423
  • EURO 35.127
  • ALTIN 2327.911
  • ...
Alem, İbret ve Tefekkür
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Orhan Özsoy / doğruhaber

Bir sefer esnasında sabah namazı vaktidir. Hazreti Bilal ezan okumak için Efendimiz (asm)`ın çadırına gelir. Efendimiz (asm) bu sırada gözyaşları içinde ağlamaktadır. Hazreti Bilal sorar: “Ey Allah`ın Rasulü! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı hâlde niçin ağlıyorsun?” Bu suale Efendimiz (asm)`ın cevabı şöyle olur: “Yazık sana Ey Bilal! Bu gece bu ayet indiği hâlde ben nasıl ağlamam?” diyerek şu ayeti okumaya başlar: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” (Al-i İmran: 190) Bu ayeti okuduktan sonra Efendimiz (asm), “Yazıklar olsun bu ayeti okuyup düşünmeyenlere…” buyurdu.

İbretler ve hikmetler dolu bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız alem aklı selim bir değerlendirme içerisinde ele alındığı vakit, insan için bir mektep hükmündedir. Çünkü insan bu nokta-i nazardan baktığı zaman hayatı, mevcudatı, kainatı ve bunların hakikatlerini hakkıyla fehm edebilir, bu hakikatler ışığında yol bulabilir, yol açabilir, yolu aydınlatabilir. İnsanları üzerinde bulundukları yanlış düşünce ve batıl inançların, insanları köleleştiren fikirlerin pençesinden kurtarabilir.

Okumak, sadece kitap üzerinde gerçekleştirilen bir eylem değildir. Çünkü kitap okuyan kitabı okumuş olmak için okumaz. Okumaktan murad yazıya dökülen bilgi ve hikmeti anlama çabasıdır. İnsan hayata bakmalı, çevresine bakmalı, hayatı ve mevcudatı bir kitap gibi okumalıdır. Özünde mevcut olan hakikati idrak noktasında hikmet nazarı ile okumalı, talim edilen bu ilmi başkalarınında idrakine sunmalıdır.

İnsan düşünen bir varlık olarak tefekküre, taakkule muhtaçtır. Bu ihtiyaç içerisinde insan merak içinde bir arayışın ucundan tutar. Bu arayışın istinad noktası iman ve aklı-ı selim olursa bu arayışın varışı mümkündür. Kişi murad ettiği şeye ulaşır. Cenab-ı Allah, kapıya vuranı vurduğu kapıda çok bekletmez. Fakat nokta-i istinad batıl olur, yola yanlış girilir ise; bir gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gibi baştan sona hepsi yanlış olur. İnsanı hakikatleri idrake ulaştırması beklenirken, insanı dalalete sürükler. Bu nedenle tefekkürün dahi başında en mühim esas, fikrin kemale ermesi açısından dayanağının Hak olmasıdır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir