• DOLAR 32.538
  • EURO 34.764
  • ALTIN 2485.203
  • ...
SON DAKİKA
Sahabenin gördüğü eziyetler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İlim-irfan

Hiç şüphesiz, bizden önce peygamberimiz, sahabeler ve onlardan sonra gelen birçok Allah dostları bu dini yaşamak için büyük zahmetlere ve çilelere katlandılar. Yaşadığımız coğrafyada özellikle bir asırdır müslümanlar çok büyük sıkıntı ve çileler çektiler. Birçok büyük şahsiyet, ve birçok âlimimiz şehit edildi, sürgün edildi. Zindanlar binlerce Müslüman ile doldu, taştı.

Allah yolunda sıkıntılara katlanmak, sabretmek, mukavemet etmek, her ne pahasına olursa olsun Rabbimizin emrettiği yolda yürümek, bu uğurda fedakârlıkta bulunmak yüce dinimizin en temel prensiplerinden birisidir.

Müslüman olduğunu söylediği halde Allah yolunda sıkıntılara katlanmayanların,  direnmeyenlerin, sabretmeyenlerin, fedakarlıkta bulunmayanların,  Allah yolunda malını harcamayanların, bir takım menfaatleri için taviz verenlerin imanları tehlikededir.

Öyleyse dinimiz için gerektiğinde sıkıntılara katlanabilmeliyiz. Güzel bir şekilde sabretmeli, gayretle yolumuza devam etmeliyiz. Düşünelim ve idrak edelim ki; Peygamberimiz ve mübarek ashabı, karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılar karşısında, uğradıkları işkence ve hakaretlere karşı nasıl davrandıysa, sabır üzere sebat gösterdiyse, biz de onlar gibi sabrı kuşanmalı, sıkıntı ve musibetlerin, bela ve imtihanların Allah Azze ve Celle`den geldiğini unutmamalıyız.

Peygamber Efendimiz (asm) ve ashabı, gördükleri her eza ve cefa karşısında azim ve kararlılıkla İslam davasını sürdürdüler. İslam`ın ilk yılarında Mekke`de Kureyş`li müşriklerden her bir aile, İslam`dan vazgeçirmek için akrabalarından Müslüman olanlara saldırıyor, onları hapsediyor, akıl almaz işkence ve ızdıraplara maruz bırakıyorlardı. Onları dövüyorlar, aç ve susuz bırakıyorlardı.

Güneşin sıcağının arttığı vakitlerde Müslümanları Mekke`nin sıcak kumlarına yatırırlardı. Ümeyye b. Halef adındaki Allah düşmanı İslam`ı kabul eden kendi kölesi Bilal-i Habeşi`yi öğle vakti güneşin sıcaklığı iyice arttığında dışarı çıkarır, çıplak bedenini Mekke`nin kumlarına yatırırdı. Sonra büyük bir kaya getirilmesini emreder ve bu kayayı Bilal`in göğsüne koyardı. Daha sonra onu şöyle tehdit ederdi.

“Yemin ederim ki Ya Muhammed`den ve onun getirdiği yeni dinden ayrılıp, Lat ve Uzza`ya tapar kurtulursun veya bu şekilde ölmeye razı olursun.”

Ancak tüm bu işkence ve tehditlere Bilal aldırmaz, taviz vermez, Ehad kelimesinden başka bir kelime telaffuz etmezdi. En ağır işkenceler altında Ümeyye bin Halef`in duyduğunda en çok öfkelendiği kelimeyi söylüyordu.

Beni Mahzun kabilesi, Ammar b. Yasir ile annesi Sümeyye ve babası Yasir`i öğle vakti iyice kızmış güneşin altına çıkarırlar ve onlara kızgın kumlarda işkence yaparlardı. Rasulullah (sav) işkence gören Müslüman ailenin yanından geçerken onlara yardım edememenin derin üzüntüsünü yaşardı. Ancak buna rağmen onlara taviz vermeyi değil sabretmeyi tavsiye eder ve derdi ki;

“Ey Yasir ailesi sabredin, şüphesiz size cennet vardır.”

Onlar İslam`a muhafız oldular. Allah Rasulü`ne dost oldular. Canlarını ve mallarını Hak yolunda vermekten sakınmadılar. Hiçbir düşmandan ve tehditten korkmadılar. En ağır bedelleri ödediler fakat asla vazgeçmediler. Sabrı bölüştüler devri saadette. Bize de onları örnek alıp onlar gibi olmak kaldı… Onlar gibi yaşayıp, onlar gibi ölmek…

 başka bir dini kabul etmektense seve seve ölümü tercih eder, Allah yolunda canlarını feda ederlerdi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir