• DOLAR 32.6
  • EURO 34.776
  • ALTIN 2520.753
  • ...
Bir bedende kaç yüz taşıyoruz
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BİR BEDENDE KAÇ YÜZ TAŞIYORUZ

İnsanları değerlendirirken yaptığımız en büyük hatalardan birisi ırklarına, cinsiyetlerine, toplumdaki statülerine, dinlerine göre değerlendirmektir. İyi giyimli birisi gelip bizden yardım istediğinde elimizden geleni yaparız ama kötü giyimli birisi istediğinde daha sözünü tamamlamadan yanından kaçarız. Bize her türlü kötülüğü yapan insanla aynı dini veya ırkı paylaştığımız için aramıza engel koymayız fakat bize hiçbir zararı olmayan hatta faydası olan bazı insanlarla aynı ırk veya dinden olmadığımız için aramızdaki nefretin bir sınırı bile olamaz. İnce ayrıntılarıyla düşündüğümüzde insanları bu şekilde kategorize etmenin genellikle yanlış sonuçlara ulaştığını görebiliriz. İnsanları ayırmak istersek yapacağımız en doğru işlem iyi ve kötü diye ayırmak olacaktır.

İnsanoğlu tuhaf ve şu zamana kadar henüz tam anlaşılmayan bir varlıktır. Girdiği toplulukta, ailesinin yanında, yalnız kaldığında… Her birinde farklı karakterlere bürünür. Kötü kategorisindeki insanların özellikle toplumda büründükleri yüz daha farklıdır. Örneklerle açıklayacak olursak; kötü bir yüz taşıyan insan siz ne derseniz ve yaparsanız küçümserler, her zaman umut kırma üstüne konuşurlar ve muhakkak bir zarar görürsünüz o kişiden ister çok yakınınız olsun isterse çok uzağınız. Küçük insanlardır bunlar. Nerede ne yapacakları belli olmaz. Her zaman başkasına verecekleri akılları çoktur ama kendileri için kullanmak zor gelir. Çünkü başkalarına karşı büyüklenmeyi, yadırgamayı daha çok severler. Bütün kullandıkları kelimeler dikenlidir. Arada iyi bir yüz kullanırlar ama çok uzun sürmez başka yüz arayışlarına devam ederler.

Bir de iyi insanlar vardır. Etrafına zararı olmayan, bir karıncayı bile incitmeyen, bazen çok saf davranıp kötü insanları hep alttan alan iyi insanlar. Sadece göründükleri gibidirler ve öyle de kalmışlardır.

Hani bir söz vardır ya iyi insanlar iyi atlara binip gittiler. Evet, tam olarak öyledir. Peki, kötü insanlar bu sırada ne yaparlar? Onlar ise bulundukları yerlere çivi çakma derdine düştüler ve bunun için sürekli yüz değiştirip acımasızca eleştirdiler… Rumeysa ÜLSEN

MEHRİ İSLAM OLAN, TESLİMİYET KAHRAMANI BİR HANIM; ÜMMÜ SÜLEYM (r.a)  /  (2)

 Ümmü Süleym'e talip olan birçok şahıs vardı. Ebu Talha'da bunlardandı.. O, kavmi tarafından sevilen, varlıklı biriydi. Ve bu evlilik konusunda ısrarcıydı. Bir gün Ebu Talha," Enes artık büyüdü, meclislerde söz sahibi oldu" diyerek Ümmü Süleym'e, dul kaldığı sıradaki sözlerini hatırlattı. Ümmü Süleym Onun ne demek istediğinin farkındaydı. Fakat O bir müşrikti ve kendisi ile evlenmesi mümkün değildi. Medine'de gün geçtikçe İslam yayılıyordu.  Fakat Ebu Talha için takdir edilen vakit henüz gelmemişti. Bir gün yine gelerek, kendisiyle evlenmesi karşılığında Ümmü Süleym'e istediği kadar para vereceğini söyledi. Ümmü Süleym buna karşılık : "Ey Ebu Talha! Ben senden para değil 'Müslüman' olmanı istiyorum. Sen ilah diye taptığın putu ateşe tutacak olsan onun yanıp kül olacağını bilmez misin?! Sen böyle bir şeyin karşısında eğilmekten utanmıyor musun?! "Eğer Allah'tan başka İlah bulunmadığına,  Muhammed'in Rasulü olduğuna şehadet edersen" ben bunu 'mehir' olarak kabul edeceğim,  senden ayrıca bir şey istemeyeceğim " dedi. Böylelikle ' mehrini' 'İslam' olarak belirleyen ilk kadın olma özelliği ile tarih sayfalarında gıpta ile anılır oldu.. Ebu Talha Müslüman olmayı düşünmüyor değildi. Bu hakikatlerin karşısında daha fazla durmanın doğru olmayacağını düşündü. Ümmü Süleym'e: "Bana yaptığın teklifi kabul ediyorum "diyerek kelime-i şehadet getirdi ..

Ümmü Süleym'in   Ebu Talha  ile evliliğinin ardından çok az bir zaman geçmişti..Rasulullah (sav),Mekke'den, Medine'ye teşrif buyurdu. O gün bütün ahali kendisini (sav) karşılamak için sokaklara dökülmüştü. Herkes O'na (sav) imkânları dâhilinde bir şeyler hediye ediyordu. Ümmü Süleym, her şeyden farklı bir şey yaparak, o sıralarda 10 yaşında bulunan oğlu Enes'i kendisine tercih edip Rasulullah'a (sav) götürerek: "Ya Rasulullah (sav)! Ensar'ın erkek ve kadınlarından size hediye vermeyen kalmadı. Ben de hediye olarak bu oğlumu size takdim ediyorum. Hizmetinizde bulunsun" dedi. Enes (r.a) o günden, Rasulullah'ın (sav) vefatına kadar O'nun mukaddes hizmetinde bulundu. O'ndan (sav) en çok hadis rivayet eden sahabeden üçüncüsü olma şerefine nail oldu.. Ebu Talha ile Ümmü Süleym'in evliliklerinden 'Üveymir' adında bir çocukları dünyaya geldi. Allah Rasulü (sav) her ziyarete geldiğinde Uveymir'i kucağını alıp seviyordu. Bir gün Uveymir amansız bir hastalığa yakalanıp vefat etti. O sırada eşi evde bulunmayan, teslimiyet abidesi Ümmü Süleym, kadere razı olarak, oğlunu kendi yıkayıp kefenledi. Eşi eve geldiğinde direk bu haberi vermek istemedi, yemek ve sohbetten sonra, onu bu habere hazırlamak amacıyla, tarihe kaydedilecek şu sözlere başladı" Ey Ebu Talha! Falanca aileyi gördün mü? Kullanmaları için verdiğim emaneti, geri almaya gittiğimde ağırlarına geldi. Vermek istemediler" dedi. Hz. Ebu Talha:" öyle şey olur mu? Hiç de iyi yapmamışlar, "cevabını verdi. Ümmü Süleym (r.anha), söylemek istediği şey için kocasını böyle hazırladıktan sonra, asıl meseleye geçti: "Ey Ebu Talha, işte o filancalar sensin . Oğlun da senin yanında Allah'ın bir emanetiydi, Onu geri aldı"dedi. Ebu Talha, bu haber karşısında başta şaşırdı fakat sonra o da tıpkı eşi gibi kadere teslim oldu. Ve birlikte defnettiler yavrularını..  İman fedaisi, mütevekkil aile bu duruşları ile Müslümanlara kadere teslimiyette bir  numune-i imtisal oldular.   Meryem DEMİR

HALİFE+MÜSLÜMAN=DAVETÇİ

“Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yapacağım," demişti. (Melekler): "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. (Rabbin): Ben sizin bilmediklerinizi bilirim," dedi.” (Bakara:30)

Halife: Birinin yerine geçen görevi devralan, yapılacakları ve sorumlulukları üstlenendir.

Allah Teâlâ`nın tabirine göre her Müslüman bir halife, görevli ve kendisinden önce başlatılan işi devam ettiren, bu görev için seçilmiş kişilerdir.

Peygamberleri örnek alan, yaptıklarını yapmaya çalışıp yapmadıkları ve yasaklanan şeylerden kaçınan ve onlar gibi Allah`a daveti hayatının her alanına alan kişidir halife. Canı isteyince görev alan, canı sıkılınca bırakan kişi halife değildir. Yani peygamber görevlerinden biri olan halifelik görevini yüklenen ve bunun için çaba gösteren kişidir halife. Halifelik gibi bir makam Müslümanın önüne sunulmuşken peki neden ucuz, bayağı görevler ve mertebeler peşindeyiz? Nefse ağır gelen ama sonu cennetle müjdelenmiş bu görevden kaçış tembellik ediş niye?

İşte davetçi, kendisine Allah tarafından verilmiş olan halifelik görevini sahiplenmeli ve Allah`ın peygamberlerinin ahlakı nasılsa onlar gibi ahlaklanmaya çalışmalı, davet metotları nasılsa, onlar gibi metot uygulamalı, görev bilinci nasılsa, onlar gibi bilinçlenmelidir.

Peygamberlerin Allah`a davet görevini, hayatlarının en önemli işi konumuna getirdiklerini görüyoruz.  Biz davetçiler de,  peygamberlerin görevini arkasından sürdürmeli, Kur`an`da geçen tabire göre biz halifeler de, hayatımızın odak noktasına almalı, gereken önemi vermeye çalışmalıyız.  Rumeysa Sülün

SOĞUK HAVALARDA YÜZ FELCİNE DİKKAT! !!

Halk arasında 'cereyan' denilen hava akımının tetiklediği ve özelikle kış mevsiminde hastalığın arttığı belirtiliyor. Yüz felcine yakalanmamak için vatandaşların özellikle yüzlerini soğuk hava akımından korumaları gerekiyor. Yüz felci fasyal sinir denilen yüz sinirinin, beyin dışında yüz bölgesinde sıkışması sonucu meydana çıkıyor. Binlerce sinir lifinden oluşan ve telefon kablosuna benzeyen fasyal sinirin içindeki liflerin en az yarısının hasar görmesi sonucu ise yüzde felç oluşuyor. Hastalığın ilk belirtileri ise felç olan yüz tarafının kulak arkasında ağrı ve kulak uğultusu ile kendisini gösteriyor. Hastalığın tedavi süresi 3-10 hafta arasında değişiyor. Tedavisi ise içinde kortizon da bulunan ilaç tedavisiyle yapılıyor. Miniklerin normale dönme sürecini hızlandırmak için fizik tedavi görmeleri gerekiyor. Yüz egzersizlerini de içeren fizik tedavi ajanları hastalığı çabuk atlatmak için idealdir. Tedavi sonrası hastaların yüzde 90'ının üzerinde hastalıktan eser kalmıyor. Yüz felcinden nasıl korunulur?

Vücut direncini düşüren rahatsızlıklar; çünkü virüs kaynaklı yüz felci geçiren hastalar da mevcut.  Soğuk ve rüzgârlı havalarda yüzü mutlaka sert hava akımından koruyun. Kar maskesi, atkı takarak yüzün rüzgârla temasını önleyin. *Cereyan yapacak şekilde pencereleri açık bırakmayın.  Araba camını açmayın. Vücut direncini kıracak hastalıklardan uzak durun. Yüz felcine sebep olan orta kulak iltihabından korunun.

Çünkü yüz felci tekrarlaması mümkün bir rahatsızlık olduğundan daha kötü etkiler bırakmasını engellemek için gerekli önlemleri almada özen gösterilmeli. Sümeyra ÇİFTÇİ

EMZİĞE VEDA ZAMANI

Çocuğunuz büyüdükçe geçilmesi gereken her aşama gittikçe zorlaşacaktır. Zorlanılacak bir aşama da emziği bıraktırma olacaktır. Çocuğunuz için bir bağımlılık haline gelen emzik, hayatınızı çoğu zaman kolaylaştırmıştır ama artık emziğe veda zamanı…

Emziğe veda için ideal yaş 2 ila 3 yaş aralığıdır. Daha geç kalınırsa çocuğunuz emziğe “güle güle” demekte çok zorlanacaktır.  Sağlığı açısından da çok sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz. Kulak enfeksiyonları, konuşmanın gecikmesi, dişlerin gelişimi gibi…

Çocuğunuz bilinçleştikçe emziğe daha bağımlı hale gelir. Her ne kadar bağımsızlığını ilan etmiş olsa da kendisini güvende hissetmek istediği için emziğini bırakmayacaktır. İnatlaşmak, ona ceza vermek gibi doğru bilinen yanlışları yaparsanız çocuğunuz emziğe daha çok bağlanacaktır.

Emziğe vedayı zamana yaymalısınız. Bir anda en değerli şeyini almak, onu büyük bir boşluğa düşürebilir.

3 yaşındaki bir çocuk konuşulanı anladığı için, ona artık büyüdüğünü anlatmakla başlayabilirsiniz. Büyümenin yararlarından bahsedip, ona iltifatlar edebilirsiniz. Ve kibarca kıyafetlerini kendisi giyen büyük çocukların artık emzik kullanmadığını hatırlatabilirsiniz.

Sadece evde, sadece uykuda veya sadece gece uykusunda gibi çocuğunuzun kabul edebileceği seçeneklerle karşısına çıkabilirsiniz.  Zaten sadece uykuda kullanılıyorsa, uyandığında emziğini yatakta bırakması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Emziği istediğinde onu oyalama metotları geliştirebilirsiniz.

Emziği bir oyuncakla takas edebilirsiniz. Oyuncakçı dükkânından çocuğunuzun istediği bir oyuncağı almasını ve ödemeyi emziği ile yapmasını söyleyebilirsiniz. Kasaya emziğini bırakmasını sağlayabilirsiniz.

Emzikten tiksinmesi için emziğin üzerine salça sürmek, emziğine zarar vermek gibi şeyleri yapmamalısınız. Onun size olan güvenini sarsacak her şeyden uzak durmalısınız.   Sümeyye AKSOY

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir