• DOLAR 32.642
  • EURO 35.166
  • ALTIN 2502.554
  • ...
"İslam dini birleştirendir ötekileştiren değil"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İslam dininin birleştirici toplumsal birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunu kazandıran bir din olduğunu belirten Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Çınar, bu kardeşlik hukukuna riayet edildiğinde yaşanan problemlerin de önemli ölçüde çözüleceğine dikkat çekti.

Günümüz İslam Dünyası`nın problemlerinden olan tekfircilik hakkında İLKHA`ya değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Çınar, kendisini mümin olarak tanımlayan birinin hiç kimseyi ötekileştirme hakkının olmadığını vurguladı.

Çınar, "Her Müslüman`ın kendi düşüncesini doğru kabul etmesi normaldir. Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Çünkü konuştuğumuz alan dindir. Din sadece insanın dünyasını değil, ahretini de etkiliyor. Bu nedenle insanlar doğru tercih hangisi ise onu benimser. Ancak yanlış olan ise her Müslüman`ın kendi yorumunu diğer Müslümanlara da dayatmaya çalışmasıdır. Kendisinin yorumunu benimsemeyenleri ötekileştirmesi. Şu anda asıl yaşadığımız sıkıntı budur." dedi.

Hz. Peygamber`in getirdiği İslam dininin, insanları bütünleştiren ve birleştiren bir din olduğunu ifade eden Çınar, "Biz İslam dinine baktığımız zaman, İslam dini evrensel bir dindir. Yani Hz. Peygamber son peygamber olduğu için, bu dinde Hz. Peygamberden kıyamete kadar bütün insanlara, coğrafyalara, kültürlere, milletlere, renklere ve herkese hitap eden bir dindir. Bu evrenselliğinin bir neticesi olarak İslam dininin farklı yorumlara sebep olması normaldir." ifadelerini kullandı.

"Önemli olan detaydaki farklılıkları büyütmeden bütün Müslümanları kardeş bilmektir"

Müslüman olan veya kendisini Müslüman olarak tanımlayan birini hiç kimsenin ötekileştirme hakkına sahip olmadığını vurgulayan Çınar, Allah`ın Müslümanları kardeş kıldığını da hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Farklı çevrelerden farklı anlayışlar olabilir. Ama asla temel konularda farklılık yoktur. Örneğin ikindi namazının rekatı dörttür. Bütün mezhepler bunu kabul ediyor. Ama detaylarda bir takım farklılıklar olabilir. İşte önemli olan bu detaydaki farklılıkları büyütmeden ‘onlarda benim kardeşimdir` diyerek Müslüman ve kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi kardeş bilmektir. Peki, kimin imanı Allah katında geçerli veya geçerli değildir. Buna kim karar verecek? İman insanın kalbinde olan bir şeydir. Kalbe nüfuz edende sadece Allah`tır. Eğer bir insan gerçekte mümin olmadığı halde ‘ben müminim` diyorsa bunun hesabını o kişi Allah`a verecektir. Benim bunun hesabını sormaya hakkım yoktur. ‘Ben müminim` diyen herkesi mümin olarak kabul etmek zorundayım. Dolayısıyla kendilerini mümin olarak tanımladıkları müddetçe biz onları kardeş olarak bilmek durumundayız. Bizim kimseyi tekfir etmeye kesinlikle hakkımız yoktur."

Günümüzde Müslümanların her zamankinden daha fazla vahdete ihtiyacı olduğunun da altını çizen Çınar, Müslümanların birbirlerinin hatalarını eleştirirken yapıcı ve çözüm odaklı olması gerektiğini ifade etti.

Müslümanların eleştirilerinin de kardeşlik hukuku içerisinde olması gerektiğini söyleyen Çınar, "Evet, bir kişinin yaptığı bazı hareketleri eleştirmek ve tenkit etmek ayrı bir konudur. Yani şunu diyebilirsiniz ‘bir müminin şunu yapmaması lazım. Bu tavrı mümince bir tavır değildir.` Tavırlar eleştirilir ama eğer suç işleyen, suça bulaşan, günah işleyen ve yanlış iş yapan bir mümin ise bizler onu eleştiririz. Ancak eleştirimiz kardeşlik hukuku içerisinde olmalıdır. Kardeşçe ona davranmalıyız. Bizim amacımız onu tenkit ederken, onu kınamak, başkasının gözünden düşürmek, ilzam, rencide etmek ve deşifre etmek olmamalıdır. Sadece onu düzeltmek olmalıdır. Düzeltmek için Allah`ın bize gösterdiği yöntem şu; ‘en güzel şekilde.` Yani en güzel şekil de biz hangi dili ve yöntemi kullanırsak bu kardeşimizin bu hatadan vazgeçmesini sağlarız." diye belirtti.

Müslümanların maalesef birbirlerinin kanını akıttığını söyleyen Çınar, "Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur." ayetini hatırlatarak, "Müslümanlar maalesef bunu ıskalıyorlar. Kendilerine göre bir takım gerekçeler buluyorlar. Ne yazık ki yaptığı bu işi de maalesef dini gerekçelerle süslüyorlar. Maalesef bu, dini tanımamaktır. Biz şu anda cehaletle boğuşuyoruz. En büyük problemimiz bu. Müslümanlar ne zaman bilimi ve aklı esas alırlarsa, dinlerine de aklını kullanarak yaklaşırlarsa aslında dini bir bütün olarak değerlendirirler. O zamanda bu problemler çözülür. En temel ilkemiz: Müslümanlar ancak kardeştir. Hiçbir ilişkimizde ve Müslümanlarla olan bir problemimizde kardeşlik hukukunun dışına çıkamayız. Bu kardeşlik hukukuna riayet ettiğimiz zaman problemlerimizi önemli ölçüde çözdüğümüzü göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu. (İbrahim Koçyiğit- İLKHA)


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir