• DOLAR 32.372
  • EURO 34.98
  • ALTIN 2325.578
  • ...
Özgürlükler ülkesinin özgürlükler evine hoş geldiniz
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber 

Özgürlük denilince özellikle gençlerin diline yapışmış, hayallerini süsleyen, müziklere söz olan ve filmlerde kurtarıcı ülke olarak bizlere empoze edilen tek bir ülke vardır o da “ Amerika” 

Bu ülke bize inandırdığı yalanlara çok inanmış olacak ki bambaşka bir projeyle karşımıza çıkıyor. Freedom House yani özgürlükler evi… İlk olarak 1941 yılında dokuz, on kişiyle kurulan bu sivil toplum kuruluşu misyonu olarak tüm dünyaya özgürlük getirmek, kadın ve azınlık haklarını korumak gibi şeylerdir. Başlangıçta on kişilik ve kendini devletten bağımsız gösteren bir grup için bu hedefler abartı görünse de şuan 195 ülke ve 14 bölge için her yıl özgürlük raporu hazırlamaları! Öyle küçük bir yapılanma olmadıklarını ortaya çıkarıyor.

Bu raporları her ülkede bulunan ve o ülkenin yardımsever! Vatandaşları tarafından hazırladıklarını belirtiyorlar. Kategorize etmeleri ise şöyle “ özgür, kısmen özgür, özgür değil” en son hazırladıkları raporlara göre Özbekistan özgür olmayan ülkelerin bile en sonuncusu. Nedenini ise Özbekistanlı bir yetkili şöyle açıklıyor “ onlar bizim ülkemizde egemen olamadıkları ve ülkemizde ki insanları kendilerine benzetemedikleri için böyle…”

Kendi ülkemize dönecek olursak ilginçtir ki Türkiye sadece 1975-1980 yılları arasında özgür bir ülke olmuş. O dönemde ki başbakan ise Bülent Ecevit. Eminim çokta şaşırılacak bir durum değil. Daha sonrası ve öncesinde ise kısmen özgür bir ülke olarak hayatımıza devam etmişiz. Ta ki tahmini 2000 yıllarına kadar. 2000 li yıllardan sonra ise özgür olmayan bir ülke olmuşuz. Özellikle 2015 te Türkiye için hazırlanan özgür değil raporunun sebebi ise dikkat çekici “ gazetecilerin özgür olmaması ve cezaevlerinde olması” bu rapor hazırlanırken ülkemizde ki aydın! Gazetecilerden yardım alınmış. Kim olduklarını tahmin etmek çok zor olmasa gerek…

Artık kimin özgürlük getirdiğini! Biliyoruz. Peki bu hazırlanan raporlarla gerçekten özgür olacak mıyız gelin herkes kendi içinde sorgulasın… / Rumeysa ÜLSEN

RİSALE-İ NURDAN HÜZMELER

Nefsimle mücadele ettiğim bir zamanda, nefsim kendinde gördüğü nimet-i ilahiyeyi kendi malı tevehhüm (zannetmek) ederek gurura, iftihara, temeddühe,(böbürlenmek) başladı. Ben ona dedim ki: “Bu mülk senin değil, emanettir.” O vakit nefis gurur ve iftiharı bıraktı, fakat tembelliğe başladı.” Benim malım olmayana ne bakayım? Zayi olsun, bana ne?”dedi. Birden gördüm: Bir sinek, elime kondu, emanetullah olan gözünü, yüzünü, kanatlarını güzelce temizlemeye başladı. Bir neferin mırı (devlete ait) silahını, elbisesini güzelce temizlediği gibi, sinek de temizliyordu. Nefsime dedim: “Bak.”Baktı, tam ders aldı. Sinek ise, mağrur ve tembel nefsime hoca ve muallim oldu.(28.LEM`A)

AÇIKLAMA: Bizlerin asıl gayesi nefsimize ve tüm benliğimize, Haktan geldiğini aşılamak ve onu terbiye etmektir. Üstadımızın kendi nefsine aşıladığı terbiye bizler için gayet muhteşem bir örnektir. Beyana gelince, Müslüman her daim nefis muhasebesi yaparak nefsani hastalıklarına şifa aramalı, mümin için bir sivrisinek dahi muhteşem bir misal ve hoca olmalı, mümin hastalıklarını fark ettiği anda, “bir neferin devlete ait  silahını temizlediği gibi” kendi nefsini temizleyip uyarmalı. /  İREM SUDAN

HİÇ OKUYANLA OKUMAYAN BİR OLUR MU??

Öncelikle nedir bu okumak? Okumak insanın sahip olabileceği en güzel dünya ve sahip olabileceği en güzel yetidir. Kitap okumak bir kısım insanın özel alışkanlığı ya da ilgi alanıymış gibi görülür.  Okuyan ve okumayan iki insan arasındaki farklar, gelişmiş dünya ülkeleri ile gelişmemiş ülkeler arasındaki uçurum gibi büyük; karnı tok ve karnı aç iki çocuğun yüzündeki ifade kadar acıdır.

Aslında beynin geliştirilmesi, kasların gelişmesi ve günlük yaşamda birçok konunun cevabının verilebilmesi için herkesin yapabileceği ve yapması gereken bir konu. Kitap okumak bir bilgililik ya da uzmanlık gerektirdiğinden değil, bir yaşam tarzı olarak yürütülebilir. 

Kitap okuma alışkanlığı gelişmiş kişiler, okumayanlara göre daha hızlı düşünüp, karar verebiliyor; kitap okumanın günlük hayatta verdiğimiz kararlarla ne alakası var diye düşünmeyin. Kitap okumak biyolojik olarak da beyin kaslarının gelişmesini sağladığı için, sürekli çalışan kaslar, günlük gelişmelerde de hızlı refleks gösterebiliyor. Bu açıdan kitap okuma alışkanlığı gelişen kişilerin refleksleri, okumayanlara göre daha kuvvetli oluyor. 

Kitap okuyanların kendilerini ifade etmeleri çok daha kuvvetli oluyor; aslında günlük konuşma diline alışkınız.  Ancak kitap okuma alışkanlığı olanlar, doğalında dağarcığında çok fazla kelimeyi biriktirmeye başlar ve ifade etme biçimlerinde çok daha güçlü durumda olur. 

Kitap okuyanların fiziki reaksiyonları da aynı şekilde güçleniyor; aslında bu da pek tahmin etmediğimiz bir yön. Ne alakası var kitap okumakla, vücut kaslarımızın demeyin. Beyin kasları tüm vücudu yönlendirdiği için, gelişen ve zorlanan kaslar vücutta da refleksleri kuvvetlendiriyor. Verilen tepkilerin hızı kitap okuyanlarda çok daha fazla.  Kitap okumak birçok konuda bilgi sahibi olmayı ve hayal gücünü geliştirmeyi sağladığı için kitap okuyan insanların sorunları çözme yetenekleri daha kuvvetli oluyor. Bu durum daha özgüvenli insanlar ortaya çıkartıyor. 

Kitap okumayanların problem çözme yetenekleri daha zayıf; okuma ve matematik tam zıttı değil, birbirine paralel. Okuma alışkanlığı olmayanlar, problem çözme konusunda, okuyanlara oranla daha zayıflar. Bu da beyin kaslarının gelişime bağlı olarak, hem günlük hayata, hem de matematiğe yansıyor.  Buna benzer birçok fark, kitap okuyanlar ve okumayanlar arasınla mevcut. Kimse sadece bilgi alma faaliyeti olarak düşünmesin. Hayatın tüm alanında verilen refleksleri, kitap okumak belirleyebiliyor. 

Buna göre düşünüp, kitap okumayı geliştirmekte fayda var. / Sümeyra ÇİFTÇİ

BİR MÜSLÜMAN GENÇ TATİLDEN NASIL İSTİFADE EDEBİLİR?

Şu ayeti kerimeden yola çıkılarak tatilin nasıl değerlendirmek gerektiğini belirtmek isterim. ”Şu halde boş kaldığın zaman durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya devam et. Ve yalnızca Rabbine rağbet et.”( İnşirah suresi 7-8. Ayetler) . Buna ilaveten faydalı kitap okunabilir, hobiler keşfedilerek değerlendirilebilir, Kuranı Kerim okunup ibadetlere ağırlık verilebilir, sevdiklerimizle muhabbet dolu vakit geçirilebilir. Araştırma yapılarak bilgi kazanılabilir. / Zeynep Taştekin

Bir Müslüman genç tatilden en güzel şekilde istifade etmeyi bilmelidir. Örnek verecek olursak; Namazlardan sonra Rabbini anman ve O`nun şanının yüceliğini anlatan Kuranı Kerim okumaktır. Elinden geldikçe farzlardan nafilelerle Rabbine yönelmek, hayatın her zerresinde Rabbinin davasını omuzlayıp onun için mücadele etmek, dinimizin olmazsa olmazı tefekkür etmek. Son olarak Rabbinin sana verdiği bu bedeni ve ruhu ona cevap verecek şekilde kıyamete hazırlamak ve talebeye yakışır bir şekilde hareket etmektir. / Nesibe Suna

Rabbimizin bizlere verdiği ömür sermayesini her zaman en iyi şekilde yerinde sarfetmek gerekir. Özellikle bir gencin bunu en güzel şekilde değerlendirmesi daha da önemlidir. Tatilde normal günlerde yaptığı gibi nasıl bir program çerçevesinde gününü nasıl değerlendiriyorsa tatil günlerinde de bu programda eksik kalan ve yapıp ta zamanı olmadığı işleri yapması gerekir.Kendini nasıl geliştirmek istiyorsa ona yönelmeli ve eksikliklerini tamamlamalıdır. Hizmet konusunda neler yapabilirim diye program yapmak, başarılı ve verimli olmak için bol kitap okumak. / Hilal Zengin

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir