Doğruhaber

Esmau'l Hüsna

“Kudret ve kuvvet sahipleri üzerinde dilediği şekil­de tasarruf eden ve herşeyi zâtına boyun eğdiren.”

Herşeye karşı izzet ve üstünlük Allah'ındır. Hiçbir şeyde O'nu acze düşürmek ihtimali yoktur. O mutlak ve ekmel surette kadirdir. Herşeye kadir olduğu cihetle, dilediği şeyi yaratır ve yine dilerse o şeye istediği miktarda kuvvet ve kudret verir. İnsanların bazı şeylere sahip olması, kendi güç ve kuvvetiyle değil, Allahü Teala'nın kudretiyledir. O kudret sahibidir ve dilediğine güç verir. O ki; kulunu muktedir kılınca, o kul ci­hanı dize getirebilir. Nitekim çok kudretli padişahlar, hükümdarlar, Allah Azze ve Celle`nin mülkünde hüküm sürmüşlerdir. Fakat bir zaman sonra kendileri de, ellerindeki kuvvette tükenmiştir. De­mek ki Allahü Teala'dan başka herşey âcizdir, kudret O`na aittir. Âcizleri kâdir yapan, kâdirleri zelîl eden ancak ve ancak O'dur.

Hani vaktiyle halifenin biri bir adamı zindana attırmış, üzerine demir kapıları kapatıp zincire vurdurtmuştu. Bir de baktılar ki az zaman sonra adam Bağdat sokaklarında geziyor. Tekrar yakalayıp yine zincire vurdular. Adam zindandan yine çıktı. Sonra halifenin karşısına götürdüler, halife sordu:

“Bu ne iş be adam? Biz seni zincire vuruyoruz, sen hemen kendini dışarı atıyorsun. Seni kim salıveriyor?” O velî zat tatlı bir tebessümle: “Beni, dedi, senin güç ve kuvvet yetiremiyeceğin biri dışarı çıkarıyor.”  Halife öfkeyle bağırdı: “Kimdir o?” Adam cevap verdi: “Allahü Teala`dır!”

İn­san rabbinin büyüklüğünü ve herşeye muktedir olduğunu bir an hatırından çıkarmamalı ve elindekilere de güvenmemelidir. Ancak Allah'a güvenip dayanmalıdır. Allah'ın yardımından mahrum olan kimse bir şey elde edemez. Acziyet içerisinde kalır.