Doğruhaber

İhlas; İnsanın yaptığı amellerle sadece Allah`ın rızasını talep etmesi, onu memnun etmek için amel işlemesidir.
Allah`ın rızasını ve yakınlığını amaçlayarak, ihlasla iyi niyeti olan bir insan, yaptığı hac ibadetinden, tuttuğu oruçtan, yaptığı cihat ve hizmetten, cemaat çalışmalarından, büyük bir ahiret sevabı kazanır. Oysa aynı işlerden, niyeti bozuk olan birisi örneğin haccı, değişik yerler görmek amacıyla turistik bir gezi veya sadece insanlar hacı oldu desinler niyetiyle yapan, orucu sağlıklı olmak için perhiz niyeti ile tutan, geçmiş kaynaklarda örnekleri verilen ve cihadı Allah emrettiği için değil de kahramanlık için yapınca hiçbir sevap kazanamaz.

Yine aynı şekilde, düşünelim ki iki arkadaş henüz 15-20 yaşlarında hidayetle tanışıp geri kalan 50-60 yıllık ömürlerinin tamamını İslam`ın prensipleri doğrultusunda hizmet ile geçirmiş olsunlar. Bunlardan birisinin bütün hizmetlerinden amacı ve niyeti Allah`ın rızası ve yakınlığı olduğu için bu hizmetlerinden büyük bir sevap kazanır. Ahir zamanın zor şartları da göz önünde bulundurulduğu takdirde bu hizmeti ahirette akıllara durgunluk verecek büyüklükte bir sevap ve mükâfatı sahibine kazandırabilir. Ne mutlu o insana! Rabbim hepimizi yaptığı bütün hizmetleri sadece Allah rızası için yapan ihlâslı kullarından eylesin.

Şimdi gelelim aynı hizmeti yapan ikinci şahsa. Bu şahıs da aynı çalışmayı aynı hizmeti hatta daha fazlasını yapmış olsun. Ancak bu talihsiz cahil adam yaptıklarını Allah rızası için değil de, farklı amaçlar ve hedefler için yapmış olsun. Bu hizmetlerini bazı menfaatlerine ulaşmak, birilerinin takdirini kazanmak veya dünyevi bazı makam ve mevkilere ulaşmak için yaptığını farz edelim. Allah muhafaza 50-60 yıl boyunca yapmış olduğu bütün çalışmalar, gayret ve hizmetler “hebaen mensura”  boş ve heder olup gitmiştir.(Furkan: 23) Böyle bir insan kendine yazık etmiştir. Allah`ın rızası ve yakınlığına vesile olabilecek, ahirette büyük mükâfat kazandırabilecek amellerini, ahmakça çok küçük dünya menfaatleri için harcamıştır.
Böyle insanların durumu şuna benzer: Yüzlerce kilo altını olan bir adam, alışveriş yapmak için çarşıya çıkar. Bir züccaciye dükkanına uğrar orada gördüğü renkli çeşit çeşit cam parçalarını çok beğenir. Yüzlerce kilo altını bir miktar cam parçası satın almak için verir. Oysa sahip olduğu altınlarla çok daha üstün şeyler satın alabilirdi. İşte yapmış olduğu altın gibi hayırlı amellerle cennet ve cennetin bütün nimetlerini satın alabilirken, cam parçaları değerindeki dünya menfaatlerine gözünü dikip onları arzulayan, onlara niyetlenen kişinin durumu da aynen böyledir. Allah bizleri, bütün hizmetlerini sadece kendi rızası için yapanlardan eylesin…