• DOLAR 32.509
  • EURO 34.759
  • ALTIN 2487.921
  • ...
SON DAKİKA
Kalbe düşen İman: Hazreti Hamza
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İlim / İrfan

Efendimiz (asm)`a risaletin gelişi üzerinden 6 yıl geçmişti. Türlü eziyetler ve sıkıntılar yaşanıyordu Mekke`de. Müslümanlara karşı ciddi bir tepki vardı Mekke`nin ileri gelenlerinde. Her türlü engeli çıkarıyor, ellerinden geleni yapmaktan sakınmıyorlardı. Herşeye rağmen İslam`ın nuru gönülleri aydınlatmaya devam ediyor, Müslümanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Olumlu ya da olumsuz, her hanede İslam konuşuluyor, müslümanlar sayıca az olmaları karşısında etki bakımından tüm Mekke`de iz bırakmışlardı. Hazreti Hamza`da bu devirde müslümanlara katılanlar arasındaydı.

Efendimiz (asm)`ın amcası ve aynı zamanda süt kardeşi olan Hazreti Hamza, Kureyş arasında çok muteber bir şahsiyetti. Kureyş içerisinde haksızlık ve zulmü kabul etmeyen, güçlü ve sert bir yapıya sahipti. Yine bir gün avdan dönüyordu. Safâ tepesinden Kâ­be`ye doğru giderken karşısına Abdullah b. Cüd`a`nın azatlık cariyesi çıktı ve “Ey Umare`nin babası!” dedi. “Kardeşinin oğlu Muhammed`e, Ebu`l-Ha­kem b. Hişam (Ebû Cehil) ile arkadaşları tarafından neler ya­pıldığını görmüş olsay­dın as­la dayanamazdın!”

Hazreti Hamza, karşısında duran cariyeye “Ebu`l-Hakem ona ne yaptı?” dedi. Cariye heybetli bakışlar karşısında titreyerek:

“Ona şurada türlü türlü işkenceler yaptı, hakaretler etti; son­ra da çekip gitti. Muhammed ise hiçbir şey söylemedi!”

Hazreti Hamza, “Bu söylediklerini gözünle gördün mü?” dedi. Cariye, “Evet, gördüm!” dedi.

Bu sözler karşısında celallenen Hazreti Hamza, elinde yayı, oku, torbası ve av malzemeleri ile eve dahi uğramadan hemen Kâbe`nin bir köşesinde oturan Ebû Cehil`in yanına geldi. Hiçbir şey sormadı, ne yapacağından gayet emindi. Elinde tuttuğu yayı kaldırıp tüm kuvvetiyle Ebu Cehil`in başına indirdi. Ebu Cehil, aldığı sert darbeyle kanlar içerisinde kaldı.

Hazreti Hamza: “İşte bak, ben de onun dinindenim. Onun söylediklerini söy­lüyorum! Gel de ona yaptıklarını bana da yap!” dedi.

Ebû Cehil, Efendimiz (asm)`a yaptıklarında haklı olduğunu gerekçelendirmeye çalışarak: “Ama o, Putlarımıza hakaret etti. Atalarımızın tut­tu­ğu yoldan ayrı bir yol tuttu. Bizi akılsızlıkla suçladı.” diyerek Hazreti Hamza`yı iknaya çalıştı

Fakat Hazreti Hamza`nın cevabı yine Ebu Cehil`i tersler mahiyetteydi: “Siz ki Allah`­tan başkasına İlâh diye tapmaktasınız. Sizden akılsız kim var? Ben şehadet ederim ki Al­lah`tan başka ilah yoktur. Yine şehâdet ederim ki Muhammed, Allah`ın Resû­lüdür!”

Hazreti Hamza`nın bu tutumu karşısında Ebu Cehil ve etrafındaki­ler­de hiçbir bir hareket olmadı. Karşılık vermeye hiçkimse cesaret edemedi. Hazreti Hamza oradan ayrılıp evine geldiğinde aldığı bu ani karar karşısında vesveseye kapıldı. Yaptığı şeyin doğru olup olmadığı konusunda şüpheye düştü. Hazreti Hamza bu beklenmedik vesveseler karşısında tahammülünü yitirdi. Kalktı, evinden çıktı, doğruca Kabe`ye vardı ve ellerini açıp: “Allahım! Bu tuttuğum yol doğruysa, kal­bime de onu tasdik ettir; bir çıkar yol göster bana!” diye dua etti.

Ertesi gün Efendimiz (asm)in huzuruna çıktı. Yaşadığı şeyleri, şüpheleri bir bir anlattı.

Efendimiz (asm), ona hakikat çeşmesinden avuç avuç ab-ı hayat içirdi. Kalbi iman ile dolan Hazreti Hamza dağılan şüphelerinden, kaçan vesveselerinden kurtulmuş, İslam`a gönül veren kimselerden olmuştu…

Bu haberler de ilginizi çekebilir