• DOLAR 32.538
  • EURO 34.763
  • ALTIN 2490.568
  • ...
Mücadele Suresi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DOĞRUHABER

Mücadele suresi, Mushaftaki sıralamada elli sekizinci, iniş sırasına göre yüz beşinci suredir. Sure adının "Mücâdele" veya "Mücâdile" şeklinde iki okunuşu vardır. Birin­cisi, "tartışma yapmak, çekişmek" demektir; ikincisi ise "tartışan kadın" manası­na gelir. Sure bu adı ilk ayetinde geçen ve aynı kökten türetilmiş olan fiilden al­mıştır.

Bu surenin nüzul zamanı ile ilgili kesin bir rivayet bulunmamaktadır. Ancak sure içinde mevcut bir karineden hareketle, bu surenin 5. hicri yılın Şevval ayında yapılan Ahzab Gazvesi'nden sonra nazil olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Ahzab Suresi'nde, evlatlık edinilen çocukların, gerçek evladın yerini almasının mümkün olmadığı beyan edilirken, kendilerine zihar yapılan kadınların da, hiç bir surette kocalarının anneleri konumuna geçemeyeceği vurgulanmıştır.

Surede zıhar olayının şer'i hükümleri açıklanmıştır. Aynı zamanda Müslümanlar şiddetle ikaz edilerek kendilerine Müslüman olduktan sonra cahiliyenin örf ve adetlerine bağlı kalmanın, Allah'ın koyduğu sınırları aşmak ve O'nun kurallarına karşı çıkmak anlamına geleceği anlatılmıştır

Münafıklar, kendi aralarında yaptıkları dedikodular ve gizli gizli fısıldaşmalarından ötürü ikaz edilmişlerdir. Çünkü onlar bu şekilde bozgunculuk çıkarmak için gizli planlar kuruyorlar ve kalplerindeki kin ve buğz nedeniyle, tıpkı Yahudiler gibi Hz. Peygamber'e (s.a.) selam veriyorlardı. Fakat söyledikleri sözler bedduadan başka bir şey değildi.

Surede ihlaslı müminlerin, münafıkların ve mütereddit kimselerin bulunduğu İslam toplumuna, açıkça ihlasın ölçüsünün ne olduğu bildirilmiştir. Çünkü bir kısım Müslümanlar, müşriklerle dostluklarını sürdürüyorlar, İslâm'a zarar verse de, sırf çıkarları için bir tavır almaktan kaçınıyorlardı. Bu yüzden çevrede İslâm hakkında kuşkular oluşuyor ve bazı mütereddit kimseler Müslüman olmaktan kaçınıyorlardı. Müslümanların saflarında görülen çıkarcı kimseler ikiyüzlülükleri dolayısıyla ceza almaktan da korunuyorlardı, ama ihlaslı müminler böyle değildi. Onlar değil başkalarını; analarını, babalarını, çocuklarını, kabilelerini bile İslâm'ın çıkarları söz konusu olduğunda savunmuyorlardı. Çünkü müminlerin kalplerinde Allah ve Rasulü`nün düşmanlarına yer yoktu.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir