• DOLAR 32.528
  • EURO 34.97
  • ALTIN 2422.931
  • ...
  Solunum yolu hastalıklarına dikkat
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Solunum yolu hastalıklarına dikkat çeken Bingöl Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Uzman Doktor Ercan Özyıldırım, Türkiye`de hastalıktan kaynaklı ölüm nedenleri incelendiğinde solunum yolu hastalıklarının, kalp damar hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada yer aldığını söyledi.

Her 10 hastadan 2`sinin solunum yolu hastalıklarından hastanelerde yattığını ifade eden Özyıldırım, kış mevsimi olması nedeniyle soba ve kaloriferlerin çok kullanılmasından dolayı akciğer hastalığı, astım ve KOAH hastası olanların sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmemesi açısından sabah 08.00-12.00 ve akşam 17.00-21.00 saatleri arasında dışarıya çıkmaktan kaçınmaları gerektiğini belirtti.

Solunum yolu hastalıklarına değinen Özyıldırım, “Bu hastalıklar nelerdir diye düşünecek olursak,  bunların başında gelen Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Bunun yanında Astım da, solunum yolu hastalıkları arasındadır.” dedi.

Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak, birinci basamak yani ayakta tanı-tedavi konusunda solunum yolu hastalıklarıyla ilgili hizmetler verdiklerini ifade eden Özyıldırım, "Hastanede yatan 10 hastadan 2`sinin solunum yolu hastalıklarına bağlı yattığını görmekteyiz. Bu da, hastalığın önemini vurgulamakta. Bunu ilimize uyarladığımızda yaklaşık beş bin kişinin KOAH hastası olduğunu gözlemlenmekteyiz.” diye ifade etti.

“Solunum yolu hastaları hava kirliliğinin olduğu saatlere dikkat etmesi gerekir”

KOAH'a neden olan faktörleri incelendiğinde sigaranın  en önemli KOAH nedeni olduğunu söyleyen Özyıldırım, “Oran olarak sigara yüzde doksan etkili faktördür. Bunun dışında mesleki tozlar, sanayide çalışan kişilerin belirli toz ve kimyasallara, uçuculara maruz kalması, kırsalda yaşayan vatandaşların toza, toprağa ve dumana maruz kalması, Özelikle kış aylarında soba ve kaloriferlerin yoğun yandığı saatlerde hava kirliliği bunu tetiklemektedir . Bu durum ilimiz için de geçerlidir. Hava kirliliğinin olduğu saatlerde, solunum yolu rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın dikkat etmesi gerekir.” ifadelerini kullandı.

KOAH'ın, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmasına karşın, kamuoyu tarafından yeterince bilinmediğini belirten Özyıldırım şunları söyledi: 

“KOAH`ın görülme sıklığı 40 yaş üstü yetişkinlerde yüzde 15-20`dir. Bir diğer deyişle toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH vardır. Oysa 10 KOAH hastasının sadece biri doktora başvurmuş ve doğru tanı alabilmiştir. Bu durumda, ülkemizde bulunan 3-5 milyona yakın KOAH'lı hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir.” 

“KOAH`da en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmadır”

KOAH`da en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarma olduğunu ifade eden Özyıldırım, “Sigara içen kişiler öksürük ve balgamı kanıksarlar ve bu nedenle doktora başvurmazlar. Nefes darlığı nedeniyle fiziksel aktivitede azalma ortaya çıkar. Eforda nefes darlığı çeken kişi, yol yürümek istemez, günlük işlerini azaltır, markete gitmeye çekinir ve zamanla evden çıkmamayı tercih eder hale gelir. Bu şekilde giderek artan fiziksel aktivite azalması, hastanın yaşam kalitesini bozarak hastalığın ilerlemesine neden olur, sakatlık ve ölüme de yol açar.” ifadelerini kullandı.

Özyıldırım, “Yirmi yıl boyunca izlenen KOAH`lı olgularda haftada iki saat ve daha fazla yürüyüş yapan hastalarda hem KOAH nedeniyle hastaneye başvurularda, hem de bu hastalık nedeniyle ortaya çıkan ölüm oranlarında yüzde 30-40 azalma saptanmıştır. Bu nedenle, hem bu hastalığın önlenmesi hem de ilerlemesinin engellenmesinde fiziksel aktivitenin arttırılması gerekmektedir.” diye belirtti.

 “KOAH tedavi edilebilir bir hastalıktır”

KOAH'ın ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu aktaran Özyıldırım,  “KOAH`lı bir hastanın yapması gereken ilk iş, sigarayı bırakmak amacıyla hekime başvurmasıdır. Sigara bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bunun dışında, diğer zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra fiziksel aktivitenin önerilmesi ve uygulanmasının sağlanması; hem hastalığın gelişimini, hem hastalığın ilerlemesini ve kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli bir adımdır. Yeterli bir fiziksel aktivite için ağır egzersizlere gerek yoktur, haftanın çoğu günleri yapılan orta yoğunluktaki fiziksel aktivite yeterlidir. Herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş, düzenli fiziksel aktivitenin sağladığı hemen tüm yararları sağlayabilmektedir.” dedi.

“Türkiye`de yaklaşık 3-4 milyon astımlı olduğu tahmin edilmektedir”

Astımın, ülkemizde hem çocukluk döneminde hem de yetişkin yaş grubunda sık rastlanan kronik hastalıklardan biri olduğunu ifade eden Özyıldırım, “Türkiye`de yaklaşık 3-4 milyon astımlı olduğu tahmin edilmektedir. Astım prevalansının çocuklukta yüzde 5-10, erişkinde yüzde 2-6 arasında değiştiği görülmektedir. Genel olarak prevalans sahil bölgelerinde, büyük şehirlerde ve düşük sosyoekonomik düzeyde daha yüksektir. Çocukluk enfeksiyonları, pasif sigara içimi, ailede astım, atopi öyküsü, prematüre doğum, düşük rakım ve yüksek atmosferik basınçta yaşamak astım riskini arttırabilir.” diye belirtti.

Alerjen maddeler

Özyıldırım, “İç ortam alerjenlerinden; ev tozu akarları, hayvansal alerjenler (kedi, köpek), hamam böceği, mantarlar, dış ortam alerjenlerinden polenler ve mantarlar duyarlılık ve astım gelişimi açısından önem taşımaktadırlar. Kişinin duyarlı olduğu alerjenle karşılaşması astım semptomlarının ortaya çıkmasına ve semptomların kalıcı hale gelmesine yol açmaktadır. Alerjene maruziyet, duyarlılık gelişmesi için çok önemli bir risk faktörüdür. “ ifadelerini kullandı.

Mesleksel ajanlar

Mesleksel astıma yol açtığı öne sürülen 300`den fazla madde bildirildiğini aktaran Özyıldırım, “Bunlar arasında izosiyanatlar gibi yüksek molekül ağırlıklı maddeler, hava yolu duyarlılığını arttıran irritanlar, platin tuzları gibi immünojenik maddeler ve IgE aracılı reaksiyona yol açan bitki ve hayvan kökenli biyolojik ürünler sayılabilir. Mesleksel astım açısından yüksek risk oluşturan iş kolları; çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık, temizlik işleri, kuaförlük, fırıncılık, plastik üretimidir.” dedi.

 “İmandan sonra en büyük sermaye sağlıktır”

Özyıldırım son olarak, imandan sonra bir Müslümanın en büyük sermayesi sağlığıdır. Sağlığı korumakla herkes önce bireysel olarak sorumludur. Bunun için de sağlığımızı riske atacak iş, işlem ve davranış ne varsa hepsinden kaçınmamız gerekir. Bunun başında sigara içmeme, hava kirliliği oluşturan risklerden ve faktörlerden korunma gelir. Dolayısıyla sağlığımızın değerini bilelim.”(Nihat Kanat-İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir