• DOLAR 32.579
  • EURO 34.889
  • ALTIN 2438.203
  • ...
El - Kebir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 EL-KEBİR

Büyük olmak, büyümek, ulu ve yüce olmak, küçüklük mukabili olmak manasına gelen bir köktendir. Aynı kökten KİBRİYÂ azameti çok manasına Hakk`ın bir sıfatıdır, ululuğunu, azamet ve yüceliğini ifade eder. Allah`tan (c.c) başkası için kullanılmaz. İnsanlar için “kibir” kullanılır.

Kur`an-ı Kerîm`de 19 ayette bu kavram Allah`ın (c.c) zatına veya sıfatlarına nispet edilmektedir. Zatına izafe edilenlerden altı tanesi KEBÎR, birisi doksan dokuz ismi içinde yer alan MÜTEKEBBİR, birisi de “azamet, yücelik ve hükümranlık” anlamındaki KİBRİYA  kelimesidir. Sıkça tekrarlanılan ve hadislerde  Allah`a (c.c) nispet edilen EKBER ise Kur`an`da Allah`ın (c.c) yaratma, rıza, gazap gibi sıfatlarıyla ilgili olarak beş ayette yer alır. 

Allah`ın (c.c) zatî isimlerinden olup tenzihi bir anlam ifade eder. Kebir isminin geldiği bu altı yerde bu isim Âlî sıfatıyla beraber gelmiştir. Geldiği yerlerde yüce, aşkın anlamındaki isimle gelmiş olması büyüklüğün maddî olmadığını, yüce ve aşkın bir büyüklü olduğunu ifade eder.

KEBÎR, Allah`ın (c.c) vasfı olarak Kibriya sahibi olan demektir. Azîm vasfı ile de yakından ilgilidir. Bütün isimler gibi mutlak anlamda yalnızca Allah (c.c) için kullanılır, insan ve başka varlıklar için kullanılması mecaz yoluyladır ve ya mukayese yoluyla. Allah (c.c) için ululuk ve yüceliği karşısında her büyüğün küçüldüğü mutlak büyük demektir.

Bu kökten İSTİKBAR, TEKEBBÜR şekilleriyle büyüklenmek ve kibirlenmek pek çok ayette iblis ve bir kısım insanlar için kınanan bir özellik olarak zikredilmiştir.   MÜTEKEBBİR, büyüklüğün özel durumuna delâlet eder: Her türlü kötülükten yüce, mahlûkların sıfatlarından yüce, kulları arasından yücelikte kendisiyle yarışmaya yeltenenlere karşı, taşkınlıklara karşı büyüklüğünü koruyan ve gerektiğinde helâk eden, kullarına zulmetmekten yüce olan demektir.

Tekebbür, Allah`ın (c.c) dışındaki varlıklardan nefyedilmiş, sadece Allah`a (c.c) ait kılınmıştır. Dolayısıyla mütekebbir sıfatı yaratıklar için kullanıldığında maksat zemdir. Mütekebbir kendisinde kibir (büyüklük) vehmeden, ızhar eden, büyüklenen demektir. Asılda yaratıkta ululuk, büyüklük yoktur. Yaratıkta zillet, acziyet, ihtiyaç asıldır. Tekebbür aslî hale aykırı davranmaktır, Allah`a (c.c) ait bir kavramda ortaklık iddiasıdır. Birçok ihtiyaçtan kendisini kurtaramayan fânilerin büyüklük iddiaları cehalet ve yalancılıktan başka bir şey değildir.  Bu durumda yaratılıştan getirdiği eksikliği telâfi etmek zorundayken ayrı kazanılmış bir eksikliği ilâve etmek ve eksikliği katlamaktan başka bir şey değildir. Tekebbür tefa`ul babından olup tekellüf anlamındadır. Yani yaratılmış bir varlıkta büyüklük olamayacağı için tekebbür zorla elde edilmeye uğraşılan bir durum olup yerilmiş bir eksikliktir. Allah (c.c) ise zatında, sıfatlarında, fiillerinde yüceliğin her nev`ini câmi bir varlık olarak tekebbür ona ait olmuş olur.

Kibirlilik kendisi için istediğini başkası için istemeye engel olur. İnsanın kendindeki iyilik ve güzellikleri kendinden bilmesi kibirdir.

Bu ismin Allah (c.c) için ifade ettiği anlamlar :

1–Mutlak büyüklük sahibidir, büyüklüğü karşısında her şey küçüktür,

2–Tüm aslında büyüklüğünü, yüceliğini anlatır,

3–Büyüklüğünü korumasını bilir, insanlara da hem büyüklüğünü korumak, hem de imanlarını korumak için büyüklüğünü anlatır.

Bu haberler de ilginizi çekebilir