• DOLAR 32.537
  • EURO 34.814
  • ALTIN 2492.23
  • ...
SON DAKİKA
`Oğlum Çok Değerli, Ama Dinim Ondan Daha Değerlidir!`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Filistin 1948 yılından beri Siyonist Yahudilerin işgali altında yaşıyor. Kadın olsun, erkek olsun Filistin’de yaşayan mazlum halk yıllardan beri, kanıyla, canıyla ve malıyla Siyonist işgalcilere karşı mücadele veriyor. Verdikleri mücadelede kadınlar erkeklerden geri kalmaksızın, mücadelelerini sürdürüyorlar. Filistin’deki kadınların genel durumuyla ilgili, Filistin’de yaşayan Ümmü Süleyman ile konuştuk.

“Filistinli kadınlar, Sahabeleri ve özellikle Müminlerin annelerini kendine örnek alarak, bilinçli bir şekilde Allah (cc) ’tan sevap umarak Siyonistlerle mücadele ediyor.” diyen Ümmü Süleyman; Filistinli Ümmü Nidal’e şehid olan çocuklarından sorulduğunda, ‘Evet benim oğlum değerlidir. Ancak benim dinim ondan daha değerlidir.’ Diyerek karşılık verdiğini belitti.
Filistin’de kadın ve özellikle anne olmanın zorlukları nelerdir?

Filistin’de hayat ve yaşam koşulları çok zordur. Hayatı zorlaştıran en büyük neden Siyonistlerin işgalidir. Siyonistler, ürünlerini Filistin pazarlarından çekerek, Filistinlilere ambargo uyguluyor. Buna karşılık işgal atındaki topraklardan elde edilen ürünlerin satışını da yasaklıyor. Sıkıntı oluşturacak ağır şartlar altında kısıtlı miktarda ürünün satışına izin veriyor. Bu da ister kadın ve isterse de erkekler açısından olsun Filistin’deki yaşam koşullarını yüksek düzeyde etkiliyor.

Diğer taraftan, şehid, gazi ve esir sayısının çokluğu kadınların sıkıntılarını katlıyor. Kadınlar evlerini geçindirip, çocuklarını doyurmak için bir işte çalışmaya mecbur kalıyorlar. Bununla beraber anne olsun, kardeş olsun, zevce olsun, çocukların terbiyesine de gereken önemi göstererek ihmal etmemeye çalışıyorlar.

Kadının geçim için çalışması; eğitimini ve sağlığını etkiliyor. Bu durum; bir eğitici olarak kendisi üzerine düşen, eğitme rolüne de etki ediyor.

Kadın ve anne olmak zordur. Özellikle İşgal ve savaş ortamında oğlunu, eşini ve babasını kaybediyor. Peki, Filistinli kadınlar tüm bunlarla beraber maneviyatını nasıl koruyor?

Filistinli kadınların; çocuklarını, eşlerini ve babalarını kaybettikleri esnada maneviyatlarını korumaları ve sabırla tevekkül etmeleri, Allah-u Teâlâ’ya imanlarından kaynaklanıyor. Bizim için önemli olan Allah-u Teâlâ’nın yanında hayırlı olandır. Özellikle Filistin’in Hansa’sı mücahide kardeş Nidal Ferahat ve oğlu Muhammed Ferahat bunu çok güzel özetlemiştir. Ona bu soru sorulduğunda şöyle cevap vermişti. “Doğru. Oğlum benim yanımda çok değerlidir. Ancak benim dinim ondan daha değerlidir.” Onun 17 yaşındaki oğlu Muhammed, Gazze yakınlarında yerleşimcilerin saldırısı esnasında şehid olmuştu.
Yine Filistinli kadınlar, sahabeleri ve müminlerin anneleri; Hz. Hatice’yi, Hz. Aişe’yi (r anhüma) ve diğerlerini kendilerine örnek alıyorlar. Bu örneklik; onları imanî yönden güçlendirip, zorluklar karşısında sabırlı yapıyor.

Bildiğimiz kadarıyla Filistinli bayanlar erken evlenir ve erken anne olurlar. Bu Filistin’deki mücadeleyi olumlu mu yoksa olumsuz mu etkiliyor?

Filistinli kadınlar, Arap toplumlarında olduğu gibi evlenme yaşları bir bölgeden başka bir bölgeye farklılık gösteriyor. Ancak genel olarak Filistinli kadınlar erken yaşlarda evlenmiyor. Çünkü Filistinlilerin yanında eğitim kutsaldır. Özellikle kadınlar eğitimi çok seviyor. Bu konuda erkek ve kadın arasına fark koymadan eğitimlerine önem veriyorlar. Kadınlar zorlu işgal altında olmasına rağmen liseyi bitiriyorlar. Filistinli kadınlar, ilim konusunda çok ısrarlı olurlar. Benim görüşüme göre, eğitimli kadınlar Filistin davasına daha çok hizmet eder. Çünkü kültürlü ve bilinçli kadınlar çocuklarını eğitmeye diğerlerinden daha kadirdir.

Ben erken evliliğin eğitime engel olduğunu da düşünmüyorum. Anneler ilmi tahsillerini evlendikten sonra da devam ettirebilirler. Yine erken evlilik neslin çok olmasına sebep oluyor. Böylece Filistin davasına yardımcı oluyorlar. Çünkü Yahudiler farklı yollarla Filistinlilerin neslini yok etmeye çalışıyorlar.

Filistin’de sosyal hayat ve işgale karşı olan mücadelede bayanın konumu nedir? Bunu yeterli görüyor musunuz?
 

Filistinli kadınların düşmana karşı konumları aynen erkeklerinki gibidir. Kadın düşmana karşı bütün imkânlarla mücadele ediyor. Kadının en önemli görevi olan, çocuklarını izzetli ve saygın bir şekilde yetiştirme görevini iyi yerine getiriyor. Filistin’de kadın, istişhadi eylem yapanların ve mücahidlerin beşiğidir. Muhacirlerin evleridir, onlara yemek ve su temin ediyor. İzin verildiği zamanlarda esirleri ziyaret ediyor, onların maneviyatlarını yükseltip, onların sabit kalmasını sağlıyorlar. Kocasının, oğlunun ve kardeşinin şehid olması veya esir yakalandığında gereken çalışmayı yapıyor. Gece gündüz erkeklerin ilkelerinden taviz vermemesi ve zillete düşmemesi için uğraşıyorlar.

Kadın rolünü yeterli ölçüde oynuyor mu? diye sorulursa da genel bir gayret sarf ediyor. İstişhadi eylemlerde bile erkeklere yardımcı oluyor. İstişhadi eylem yapacak mücahidlere yollarını açıp hedeflerine ulaştırma görevlerini üstleniyor. Bazıları da istişhadi eylem yapıyor. Şehide Rime Riyaşi gibi bazı kadınlar istişhadi eylem yapıp şehid olurken, mücahide Ahlam Temimi gibileri de istişhadi eylem yapanlara yol gösterip, ardından yıllarca Siyonistlerin ellerinde esir oluyorlar.

Filistin kadınının mücadele içerisindeki konumu ile ilgili sizi etkileyen ya da aklınızda kalan bir anıyı anlatabilir misiniz?

Filistin kadınlarının mücadele içerisinde yaşadıkları etkileyici olaylar çoktur. Bunlardan Filistin’in Hansa’sı kahraman anne Nidal Ferahat ve son esir takası anlaşmasında cezaevinden çıkan EhlamTemimi’den bahsedeyim.

Nidal Ferahat… Mücahid komutan İmad Akl onun evinde yaşıyordu. Evinde şehid olmuştur. Kendisi çocuklarını cihad ve şehadet aşkı ile yetiştirdi. 17 yaşındaki oğlu Muhammed, Yahudi yerleşimciler Filistinlilere saldırdığında onlara karşı direndi. Saldırgan yerleşimcilerden çoğunu öldürdü. Çoğunu da yaraladı. Ardından Muhammed de şehid oldu. Nidal anne’nin Muhammed dışında iki tane oğlu daha şehid oldu. Ancak kendisi tevekkül ediyordu. Sabredip karşılığını Allah(cc)’tan bekliyordu. Yahudi yerleşimciler saldırdığında oğlu Muhammed’i cesaretlendiriyordu.

EhlamTemimi ise, istişhadi eylem yapan Şehid Mücahid İzzeddin Mısri’yi hedefine ulaştırmıştı. Mücahid İzzeddin Mısri’nin istişhadi eylemiyle 15 İsrailli ölmüş, onlarcası da yaralanmıştı. Kendisi de Yahudilerin arasında patlamak için kendini hazırlamıştı. Ancak Siyonist askerler onu esir etti. Ardında da Siyonist mahkeme ona 16 müebbet hapis cezası verdi. İsrailliler ona, ‘Sen kesinlikle cezaevinden çıkamazsın.’ diyerek tehditler savuruyordu. Ancak kendisi bir Mümin gayretiyle ve erkeklerin öngörüsüyle şöyle diyordu; “Direniş ve cihad devam ederse, Yahudilerin burnu yere sürünse bile ben özgür kalırım!” demişti. Ve Ehlam, geçenlerde esir takasıyla cezaevinden çıktı.

Türkiyeli Müslüman bayanlara mesajınız nedir?

İlk olarak Türkiyeli kardeşlere, Filistin davasına yönelik yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür ederim. Ardından onlara, Filistin davasının sadece Filistinlilere ait bir dava olmadığını, Filistin davasının her Müslüman’ın davası olduğunu hatırlatmak isterim. Lailaheillallah diyen herkesin Filistin’in özgürlüğü için çalışması gerekir. Her Müslüman’ın; Filistin davasına yönelik insanları bilinçlendirerek, mal ile cihad ederek, ellerinden gelen her imkânla ve duayla, Filistin davasına yardım etmesi gerekir.

Aynı şekilde, Türkiyeli kardeşlerime onların dine ve İslam akidesine yapışmalarını tavsiye ederim. Çünkü bu zaferin tek yoludur. İnşallah izzetli olarak Filistin’i necis Yahudilerden temizleyeceğiz. İnşallah biz sizlerle Kudüs ve Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız.

FATİMA TEMEL / NİSANUR DERGİSİ / OCAK 2012

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir