• DOLAR 32.518
  • EURO 35.006
  • ALTIN 2432.922
  • ...
Avrupa, PKK faaliyetlerine NEDEN GÖZ YUMUYOR?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER /ANALİZ

HDP`li milletvekillerinin ve belediye başkanlarının PKK ile olan irtibatları sebebiyle Kasım ayında tutuklanmaya başlanması üzerine, PKK`liler Avrupa genelindeki eylemlerini artırdı.

Bilindiği üzere, 1980`lerin ilk yarısında radikal Kürt sol hareketi mensuplarının Avrupa ülkelerine kaçmasıyla başlayan süreç, 1980`lerin ikinci yarısında PKK`liler tarafından devam ettirildi. 1990`ların başında Avrupa genelinde sunulan siyasi desteğin de etkisiyle PKK, bugüne kadar hem örgütleri adına lobi faaliyetlerinde bulundu hem de Türkiye`nin diplomatik misyonlarına ve Türkiye kökenlilere karşı eylemler yürüttü.

Belçika`nın başkenti ve AB`nin merkezi olan Brüksel`de AB kurumlarının yanında PKK çadırının açılmasına izin verilmesi, Almanya ve Fransa`nın PKK`lileri ‘sığınmacı` statüsünde korumaya alması, Hollanda`da PKK`ya bağlı lobi örgütlerinin resmi olarak faaliyet yürütmesine göz yumulması, Avrupa Parlamentosu`nun Türkiye Raportörü Kati Piri`nin geçen sene Diyarbakır`da PKK`lilere konuk olması, Birleşik Krallık`ta Türkiye kökenli sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği faaliyetlerin PKK`liler tarafından sabote edilmesine güvenlik güçlerinin müsaade etmesi, Türkiye`nin İtalya`daki Milano Başkonsolosluğu binasına PKK tarafından sis bombası atılmasına rağmen olaydan saatler sonra güvenlik birimlerinin olaya müdahale etmesi, İsveç`te ve Avusturya`da Türkiye kökenli vatandaşların kurmuş olduğu vakıfların ve camilerin PKK tarafından kundaklanması hakkında yürütülen soruşturmaların sonuçsuz kalması gibi örnekler, Avrupa`nın PKK`ya gösterdiği müsamahakar davranışın en güncel örnekleri arasında yer alıyor.

Bunun yanı sıra, Avrupa genelinde ciddi miktarda PKK sempatizanı olduğu tahmin ediliyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü`nün Kasım ayında yaptığı açıklamaya göre, Türkiye 2006-2016 yılları arasında, sadece Almanya`dan 136 PKK`linin iadesini talep etti; bunlardan sadece üçü kabul edildi. Türkiye, Almanya haricinde 2007-2016 yılları arasında 20 Avrupa Birliği ülkesinden 263 teröristin iadesi için talepte bulundu ve sadece sekizi kabul edildi. Bu noktadan meseleye bakınca, Avrupa ülkelerinin PKK`lilere kucak açtığı argümanının doğruluk payı arttığı gibi, “Avrupa teröre neden göz yumuyor?” sorusu da bir kez daha gündeme geldi.

TÜRKİYE'NİN İÇİŞLERİNE MÜDAHALE ARACI

Avrupa ülkelerinin PKK faaliyetlerine göz yummasının altında şüphesiz birden çok sebep var. Ancak bunlar içerisinde PKK ve onun siyasi uzantıları üzerinden Türkiye`nin içişlerine müdahale etme hevesi özel bir anlam taşıyor. Özellikle Avrupa Birliği ile yürütülen tam üyelik müzakereleri dikkatle incelendiğinde, Kürt sorununun sürekli gündemde tutulduğu görülüyor. Daha açık bir ifadeyle, Avrupa Birliği PKK`yı Türkiye`ye karşı bir koz olarak kullanıyor.

PKK`lilerin Avrupa ülkelerinde faaliyet gösterirken rahat hareket etmesinin ikinci sebebini ise örgütün bu ülkelerin kurumlarına ve güvenlik birimlerine yönelik eylem yapmamasıdır.

Avrupa`nın PKK faaliyetlerine göz yummasının bir diğer sebebi ise İslamofobik söylemlerin ve eylemlerin Avrupa`da son dönemde hız kazanması. PKK`liler, faaliyet gösterdikleri ülkelerde İslam ve Türkiye karşıtlığını, yerel ve ulusal siyasetçileri etkilemek için önemli bir araç olarak kullanıyor.

Bu noktada, Avrupa`daki PKK faaliyetlerinin yanı sıra, FETÖ`nün faaliyetlerini de hatırlamak gerekir. Zira 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ üyelerinin Avrupa`ya kaçması ve Avrupa`yı yeni üsleri olarak belirlemeleri dikkate alındığında, Avrupa`nın Türkiye`nin terörle mücadele politikasına vermiş olduğu ‘desteğin` boyutu daha iyi anlaşılır. PKK ve FETÖ mensuplarının Avrupa`yı ortak yerleşim yerleri olarak görmelerinin rastlantı olamaz.

Özetle, ifade vermeye gitmeyen HDP`li milletvekillerinin ve yerel siyasetçilerin tutuklanmasını bahane ederek Avrupa`da da terör estirmeye başlayan PKK`ya karşı Avrupa ülkelerinin müsamahakâr davranmasının altındaki en önemli faktör, Türkiye`nin iç politikasına müdahale etmek için bir araca ihtiyaç duyulmasıdır.

Bu haberler de ilginizi çekebilir