• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Nusaybin`de aslında ne oldu?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Nusaybin`de aslında ne oldu?

Mardin`in nusaybin ilçesinde 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlk yasak 1 ekim 2015 tarihinde başladı. Son yasak 14 martta. 3 haziran 2016`da yasak kısmen kaldırıldı. Bazı mahalllerde yasak hala devam ediyor. Nusaybin`de aslında ne oldu. Sokağa çıkma yasakları sürecinde ve sonrasında yaşananlar derin bir tezgâhı işaret ediyor. İşte nusaybin`de yaşananların dünü ve bugünü…

Mardin`in Nusaybin ilçesinde 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Operasyonların yoğun yaşandığı fırat, abdulkadir paşa, yenişehir, dicle, zeynelabidin ve kışla mahallelerinde sokağa çıkma yasağı halen devam ediyor.

Yasağın devam ettiği ve etrafı telle çevrilen mahallelerde bulunan iş makinaları, hasar gören evleri tek tek yıkarken, biriken molozlar da kamyonlara yüklenerek kaldırılıyor. Evlerinin akıbetinden habersiz olan aileler, yasağın bitmesinin ardından nasıl bir manzara ile karşılaşacaklarını bilmiyor.

Peki bu süreç nasıl başladı?

Önce Pkk, Cizre`nin ardından Nusaybin`deki fırat ve dicle mahallelerinde 23 eylül 2015 tarihinde çukurlar kazmaya ve barikatlar kurmaya başladı. İllerinde uzun namlulu silahlarla sokak aralarında gezinen Pkk`li gruplar, yaklaşık bir ay içinde fırat ve dicle mahallesi`nde 100`e yakın çukur ve barikat oluşturdu. Barikatların başında ise pkk`liler silahlarıyla nöbet tutmaya başladı.

Fırat ve Dicle mahallelerinin ardından Abdülkadirpaşa, Yenişehir mahallelerinde görünen silahlı Pkk`liler, ara sokaklardan başlayarak 100`e yakın çukur ve barikatı buralarda da oluşturmaya başladı. Hemen hemen her sokakta en az 3 çukur kazan Pkk`liler, çukurların önüne de belediyenin yollara döşediği kilitli parke taşlarıyla barikat oluşturdu.

Ellerinde uzun namlulu silahların bulunduğu Pkk`lilerin, kazdıkları çukurları patlayıcılarla tuzaklamasının ardından halktan itiraz sesleri yükselmeye başladı.

Evlerinin önüne patlayıcı yerleştirilmesine itiraz eden halk, durumu polise bildirdi ancak vatandaşın evine polis yerine pkk`liler geldi.

Olaya tanık olan bir vatandaş yaşadıklarını şöyle anlattı: “geçen yıl evimizin önüne ilk çukur kazıldığı zaman ne yapacağımızı bilemedik. Çünkü ellerinde uzun namlulu silahlar vardı, tüm olan bitenlerden polisin haberi vardı, çünkü mahallenin başında toma diye tabir edilen polis aracı duruyordu. Ama müdahale etmiyorlardı. Polisin karşısında bu şahıslar çukur kazıyordu, fakat neden müdahale etmediklerini bilmiyorduk. Daha sonra çukurlara bomba yerleştirdiler, çocuklarımız bomba tuzaklanmış sokaklardan okula gidip geliyordu. Bizler de son çare olarak şikâyetimizi polise yaptık. Yaptık yapmasına ama 5 dakika sonra kapımıza pkk`liler geldi. ‘Hayırdır şikâyet etmişsiniz` dedi. Neye uğradığımızı şaşırdık!  biz de korkudan inkâr ettik. Ondan sonra bir daha polisi aramadık.

yaşanan bu durum aslında fetö/pkk işbirliğini ortaya koyuyordu. Nitekim nusaybin`deki operasyonları yürüten 2. ordu komutanı orgeneral âdem huduti, 7. kolordu komutanı korgeneral ibrahim yılmaz ve tugay komutanı salih kırhan, fetö`nün 15 temmuz darbe girişiminin ardından tutuklandı.

operasyonları yürüten komutan, asker ve polislerin tutuklanmasıyla dönemin mardin valisi ömer faruk koçak`ın bir gazeteye yaptığı açıklamalar da fetö/pkk ilişkilerini ortaya koyuyordu.

vali koçak, fetö`cü komutanların kendisinden sivilleri hedef alacak talimat imzalamasını istediklerini, böylece sivil katliamlar yapılarak büyük bir infialin oluşturulmasının hedeflendiğini belirtmişti.

fırat, dicle, abdülkadirpaşa ve yenişehir mahallelerinde kurulan 250 barikat ve çukura yaklaşık 5 ton patlayıcı yerleştirildikten sonra mardin valiliği sokağa çıkma yasağını 1 ekim 2015 tarihinde tekrar ilan etti. Ancak bu yasak 6 ekim`de kaldırıldı.

13 kasım 2015 tarihinde saat 21.00'den itibaren tekrar uygulanmaya konulan sokağa çıkma yasağı yine kısa sürdü. Bu kez abdulkadirpaşa, fırat, dicle ve yenişehir mahallelerinde 14 aralık 2015 tarihinde tekrar sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve 21 aralık 2015`te bu yasak ilçenin tamamını kapsayacak şekilde genişletildi. Bu yasak da ancak iki hafta sürdü.

birkaç kez sokağa çıkma yasakları ilan edilmesine rağmen ne bir çukur kapatıldı, ne de bir barikat kaldırıldı. Bu durum halkı derinden endişelendiriyordu. Nusaybin'de 1/6 ekim 2015 tarihleri arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında iki sivil hayatını kaybetti. 15 kasım 2015`te ise 2 çocuk annesi 44 yaşındaki selamet yeşilmen fırat mahallesindeki evinin merdivenlerinde vücudunun çeşitli yerlerine isabet eden kurşunlarla hayatını kaybetti. Yine evinin önünde ahmet sönmez adında yaşlı bir vatandaş kurşuna dizilerek katledildi. Motosikletle hastaneye giden suriyeli bir genç ise başına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi. Nusaybinli vatandaşlar ise yaşanan bu ölümlerden güvenlik güçlerini sorumlu tutuyordu.

ilçede 2015 yılı ve 2016 yılının başlarında defalarca sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine rağmen çukurların kapatılmaması ve devletin olan bitenleri sadece izlemekle yetinmesi halk arasında endişeye neden olmuştu. Dönemin içişleri bakanı efkan ala`nın yaptığı açıklama, halkı daha da tedirgin etmişti. Ala`nın “idil dışında nusaybin var, barikat, çukurlar var, bunlar kaldırılacak” açıklamasından sonra binlerce kişi nusaybin`i terk etmeye başladı.

nusaybin`de kalan halk kısa süre içinde sokağa çıkma yasağının ilan edileceği yönünde tedirginlik içerisine girdi ve çağrılar yapmaya başladı. Ancak nusaybin`in cizre`ye benzememesi yapılan tüm çağrılara rağmen karşılıksız ve sonuçsuz kaldı.

bu arada hüda par nusaybin ilçe başkan yardımcısı seyfettin ağırman, 5 aralık 2015 tarihinde yaşanan olaylara ilişkin ilkha`ya yaptığı açıklamada, derin bir tezgâha ve kirli bir savaşa dikkat çekmiş, halkın iki gücün arasında ezildiğini söylemişti. Aylar öncesinden sokak ve ana caddelere barikat ve çukurların kurulduğunu kaydeden ağırman, barikatların kurulmasıyla halkın sıkıntı yaşamaya başladığını ifade etmişti.

sokağa çıkma yasağı sürecinde iki ateş arasında kalan halk, çareyi ilçeyi terk etmekte buldu. Göç eden aileler, ilçede danışıklı bir dövüşün olduğunu ifade ederken amacın ise “halkı bıktırmak” olduğunu söylüyordu. 

yasağın kaldırılmasıyla ilçeye giden basın mensuplarına konuşan halk, adeta isyan ederek, devlet güçlerinin barikatları kaldırmak için hiçbir şey yapmadığını dile getiriyordu.

çatışma sürecinde nusaybin ile suriye`yi birbirine bağlayan tünellerin olduğu dillendirilmiş ancak bu tüneller bir türlü açığa çıkarılmamıştı. Söz konusu tüneller yakın zamanda sınıra sıfır olan zeynelabidin mahallesi`nde ortaya çıktı. 3 kasım`da bulunan tüneller daha sonra imha edildi.

bağımsız gözlemciler, nusaybin`de olup bitenlerle ilgili büyük bir operasyonun kaçınılmaz olduğunu belirtiyordu. Uzun süredir beklenen sokağa çıkma yasağı 14 mart`ta ilan edildi. ilçede, başlatılan operasyonlar 3 haziran`da sona erdi.

operasyon sonucunda resmi açıklamalara göre; 495 pkk'linin öldürüldüğü, 515 barikatın açıldığı, 53 çukurun kapatıldığı, 2 bin el yapımı patlayıcının da imha edildiği belirtildi. 70`e yakın pkk`li ise teslim oldu. Operasyonlarda 70 asker ve polis hayatını kaybetti.

14 mart'ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı, 25 temmuz`da kısmî olarak kaldırıldı. Yasağın kaldırıldığı yeni turan, yeşil kent, mor yakup, 8 mart, gırnavas, devrim, selahaddin eyyubi, çatalözü, ipek yolu ve barış mahallelerinde hayat normale dönerken çatışmalardan olumsuz etkilenen ve etrafı telle çevrilen abdulkadir paşa, fırat, dicle, yenişehir, zeynel abidin ve kışla mahallelerinde ise hasarlı yapıların yıkımı sürüyor.

120 bin nüfuslu ilçede 100 bin kişi başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. İlçede gerek pkk`lilerin tuzakladığı el yapımı patlayıcıların infilak etmesi, gerek bulundukları bölgelerin ağır silahlarla vurulması, gerekse şiddetli çatışmalar yüzünden en az 30 bin konut tamamen yıkıldı, ev ve işyerlerinin yüzde 70`i kullanılamaz hale geldi. İlçeye dönen halk ise şimdilerde, kira fiyatlarının aşırı yükselmesinden şikâyetçi. Halk, ayrıca yıkılan evlerinin durumunun ne olacağı, şehir taşınırsa nereye taşınacağı gibi soruların cevabını merak ediyor.

İlçede yasağın devam ettiği mahallerde bulunan camilerde minarelerin dışında sağlam yer yok, hatta bazı camilerin minareleri dahi yıkılmış. Aynı şekilde okulların büyük bir bölümü de kullanılamaz hale geldi. Bu okullarda okuyan öğrenciler, şu an başka okullarda eğitimlerin devam etse de kendi okullarının ve arkadaşlarının özlemini çekiyor.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir