• DOLAR 32.537
  • EURO 35.01
  • ALTIN 2434.22
  • ...
Yusufî Hüseyin Akbalık vefat etti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M. Salih Keskin / Mardin / doğruhaber

İslami kimliğinden dolayı 24 yıldır cezaevinde tutulan ve geçirdiği beyin tümörü ameliyatının ardından tedavisine dışarıda devam edilen Hüseyin Akbalık, Mardin`in Nusaybin ilçesi Duruca köyünde bulunan evinde vefat etti. Mardin`in Nusaybin ilçesinde 24 yıl önce İslami kimliğinden dolayı gözaltına alındıktan sonra ağır işkencelerden geçirilerek düzmece suçlamalarla müebbet hapse mahkûm edilen Hüseyin Akbalık, geçtiğimiz günlerde geçirdiği beyin tümörü ameliyatının ardından 3 ay boyunca evinde tedavi edilmesine karar verilmişti.

İstanbul`da bir süre tedavi gördükten sonra Nusaybin`e geri dönen Akbalık, geçtiğimiz gün aniden rahatsızlanması üzerine Mardin Devlet Hastanesi`ne sevk edilerek yoğun bakıma alınmıştı. Akbalık, daha sonra Malatya`ya götürülmüştü. Malatya`daki tedavisinin ardından ailesinin ikamet ettiği Duruca köyüne getirilen Akbalık, Hakk`ın rahmetine kavuştu.

 “GÖZALTINDA ÇOK AĞIR İŞKENCELER GÖRDÜM” DEMİŞTİ

Akbalık, tedavi için evine geldikten sonra gazetemize konuşmuştu. Hiçbir suçu olmadığı halde bir akraba ziyaretinde olduğu sırada gözaltına alındığı ve daha sonra çok ağır işkencelerden geçirildiğini söyleyen Akbalık, “Ailem dindar ve İslam`a bağlı bir aileydi. Bende böyle bir ortamda büyüdüm. Bundan 24 yıl önce başka bir köyde ikamet eden kız kardeşimin evine gittim. Jandarma köye baskın düzenledi, beni de gözaltına aldılar. Kendi kendime “karakolda beni bırakırlar.” dedim. Beni tutuklayacaklarını aklımdan bile geçirmedim. Çünkü hiçbir suçum yoktu. Sonradan beni İdil`e götürdüler. Tam bir ay boyunca gözaltında kaldım. Gözaltında çok ağır işkenceler gördüm, bugünün şartlarında hiç kabullenmeyecek işkencelerdi. Gözaltında bana verdikleri battaniye bit doluydu. Hiç alakası olmayan düzmece tutanaklar hazırladılar ve bana imzalattılar. Benim hakkımda ‘köyden kaçarken yakaladık` diye yazmışlardı. Ama kesinlikle öyle bir şey yoktu. Köy meydanındaydım, asker geldiğinde kimliğimi istedi, onlara verdim ve kız kardeşimi ziyarete geldiğimi söyledim, beni alıp karakola götürdüler. Hiç bir suçum olmamasına rağmen ağırlaştırılmış müebbet verdiler. 24 yıldır cezaevindeyim. Yakalandığımda 27 yaşındaydım, şimdi 50 yaşını geçtim.” açıklamasında bulunmuştu.

“FETÖ`NÜN ZİNDANA ATTIĞI İNSANLARIN HİÇBİR ZARARLARI YOKTU”

Akbalık, “Bana isnat edilen bazı suçların asıl faillerinin kim olduğu 2000 yılında Beykoz`da çıkan belgelerse açığa kavuştu.. Beni bırakmaları için itiraz ettim ama kabul edilmedi. Hala da o suçlamalardan dolayı yatıyorum. Benim gibi binlerce masum kişiye ceza verip tutuklayan o zaman ki hâkim ve savcılar şimdi kendileri cezaevindedirler. Zamanında bize kurdukları çukurlara şimdi kendileri düşüyor, Allah`ın adaleti işte tecelli ediyor. Bunların yüzünden binlerce masum insan yıllardır suçsuz sebepsiz içeride yatıyor. İlk önce yakalandığımda bunların parmağının olduğunu tahmin etmemiştim ama şimdi anlaşıyor ki hepsini bu FETÖ örgütü yaptı. Tek isteğim sadece ben değil şu an cezaevinde bulunan tüm masumların tekrar yargılanmalarıdır. FETÖ`nün içeriye attığı insanların topluma hiçbir zararları yoktur.” diye konuşmuştu.

“24 YILDIR BENİ CEZAEVİ CEZAEVİ DOLAŞTIRIYORLAR”

Cezaevinde yattığı 24 yıllık süre zarfında sevk zulmünden dolayı yaşadığı mağduriyeti de anlatan Akbalık, “24 yıldır sürekli beni değişik cezaevlerine gönderdiler. Ailem yılda bir ya da iki defa zar zor geliyordu. Yanıma gelene kadar bir iki gün yolda kalıyorlardı. Çok sıkıntı ve zorluk çekiyorlardı. Babam vefat etti göremedim. Vefat edene kadar hasta haliyle ziyaretime geliyordu. O kadar yaşlanmış ve bitkin düşmüştü ki bana şunu söylüyordu; ‘Her seni ziyaret edip eve döndüğümde birkaç gün yatalak oluyorum, yataktan kalkamıyorum` diyordu. Annem de hakeza yaşlı haliyle, bin bir güçlükle gelip beni ziyaret ediyordu.” dedi.

CEZAEVLERİNDE HÜSEYİN AKBALIK GİBİ YÜZLERCE MASUM VAR

Öte yandan Şehit Yusufi Hüseyin Akbalık gibi yüzlerce insan, çeşitli kumpaslar sonucu hala cezaevlerinde tutuluyor. Haklarında mahkumiyet kararı verilen suçlamalar, dönemin polis ve savcılarının kendi yazdıkları fezlekelerinin iddianame haline getirilmesiydi. Somut hiçbir delil ve şahit gibi hukuki gerekçelere ihtiyaç duymayan dönemin hakim ve savcıları, bu şekilde binlerce dindar insanı cezaevlerine tıktırmış; bunlardan yüzlercesi, genç yaşta girdikleri cezaevinde şimdi birer yaşlı olarak bulunuyorlar.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir