ENES DURMAZ  / DOĞRUHABER 

AB ile Türkiye arasında, terörizmin tanımıyla ilgili kriter konusunda ciddi bir kriz yaşanıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin her fırsatta Türkiye`ye karşı duran PKK, DHKPC ve FETÖ unsurlarını barındırması Türkiye`nin de bu durumu son dönemlerde sıklıkla dile getirmesi ve AB ülkelerini ikiyüzlülükle suçlaması krize neden oldu.  Avrupa ve Türkiye`de yaşanan son siyasi gelişmeler akıllara “AB Serüveni bitiyor mu?” sorusunu getiriyor. Belçika Mahkemesi, ülkede yargılanan PKK üye ve yöneticilerinin faaliyetlerinin ‘silahlı mücadele` olduğuna ve bunun ‘terör suçlaması kapsamında değerlendirilemeyeceğine› hükmederek Türkiye karşıtı bir tavır alırken, AB Komisyonu Jean Claude Juncker da Türkiye vatandaşlarına yönelik vize muafiyetinin gecikebileceğini söyleyerek bu serüvenin bitebileceği sinyallerini vermiş oldu. AP Türkiye Raportörü Kati Piri`nin, «İlişkileri dondurmak Türkiye›ye vereceğimiz tek yanıt” söylemi ise bu serüvenin bittiği anlamını taşıyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan uzmanlar, Türkiye`nin AB serüveninin krize girdiğini ve Türkiye`nin bu krizden çıkış yolları aradığını ifade etti.  

TÜRKİYE`NİN AB SERÜVENİ KRİZDE

Türkiye`nin AB serüveninin krizde olduğunun altını çizen Prof. Dr. Serdar Demirel, “Türkiye soğuk savaş döneminde NATO birliği içerisinde girerek, NATO ülkeleri içerisinde müttefik devletler arasında yer aldı. Dolayısıyla yapılan bu ittifak gereği Türkiye`nin sınırları NATO`nun sınırları hükmündedir. Türkiye sınırlarının bütünlüğünün korunması aynı zamanda NATO`nun, müttefik ülkelerin bir görevidir. Bugün gelinen aşamada, son dönemlerde NATO bir müttefik devlet olmaktan çıkmış, bizzat Türkiye`nin sınırlarını değiştirmek üzere ve açıktan terör örgütleriyle işbirliği yapabilen bir birliğe dönüşmüş durumda. Bunu Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve hatta Bakanları da açıkça söylüyorlar. Öyle bir aşamaya geldik ki Avrupa Birliği ülkeleri bu desteği gizleme gereği bile duymuyorlar” dedi.

TÜRKİYE BU KRİZDEN AYRILMANIN YOLLARINI ARIYOR

Türkiye`nin henüz tam bir alternatif oluşturmadığı için NATO ile ilişkisini askıda tuttuğuna dikkat çeken Demirel, “AB ülkeleri ile de ilişkisini askıda tutuyor. Ama bir yol ayrımına geldiği izlenimini de taşıyor. ABD`de seçimler yapıldı ve başa geçen Donald Trump oldu. Eğer Amerika bu anlamda Türkiye`yi sıkıştırmaya, terör örgütleriyle açıktan işbirliği yapıp NATO`yu da bu anlamda bir kaldıraç güç olarak kullanmaktan vazgeçerse belki ilişkiler biraz daha rahatlayabilir. Türkiye o ittifak içerisinde kalabilir. Ama bu olmaz agresif politikalar devam ederse Türkiye tabi ki güvenliğini sağlamak zorunda ve bu kriz de ileride bir ayrılmaya da yol açabilir. Ama hâlihazırda koyacağımız teşhis, Türkiye ile müttefikleri arasında büyük bir krizin olduğu gerçeğidir. Türkiye bu krizden ayrılmanın yollarını arıyor” ifadelerini kullandı.    

AB, TÜRKİYE`Yİ HEP OYALADI

AB`nin Türkiye`yi sürekli oyaladığına dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Kaplan ise, “Türkiye`nin AB ile ilişkileri başlangıçta “Avrupa`nın parçasıyız, Avrupa Batı`nın bir parçası ve bizler Batı kurumlarına girmeliyiz” şeklinde düşünüldü. Avrupalılar hiçbir zaman bu işi Türkiye`nin düşündüğü gibi düşünmedi. Türkiye`nin bir gün toparlanıp, ayaklanarak Avrupa`ya rest çekeceğini akıllarının bir köşesinde tuttular. O yüzden sürekli Türkiye`yi beklettiler.” diye konuştu.

AB İSLAMİ KÖKLERİNDEN UZAK BİR TÜRKİYE İSTİYOR

 “Türkiye ne kadar iddialarını terk ederse, İslami köklerinden ne kadar uzaklaşırsa Türkiye`nin AB`ye alınması bir o kadar kolaylaşacak” şeklinde konuşan Prof. Dr. Kaplan, “Onlar istiyor ki Türkiye Batı`ya bağımlı ve Batı`nın kölesi bir ülke olsun. Türkiye de buna direniyor. 1950`lerden bu yana Türkiye`nin izlediği eğriye baktığımızda, batıcı bir yönelimden bir şekilde medeniyet coğrafyasına açılan ve kısmen İslami bir yönelime doğru kayıyor. Ama her şeye rağmen beyaz Türkler dediğimiz bir azınlık hala bu ülkede iktidarı elinde tutuyor. AB de bu beyaz Türklerin Türkiye`yi İslami bir yörüngeye oturtmayacağını düşünüyor. Askeri, hukuki ve ekonomik bürokrasiyi elinde tutan beyaz Türklerden bir şekilde ümitlendi. Ama şu anda bu gruplar büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor” dedi.