• DOLAR 32.584
  • EURO 34.989
  • ALTIN 2428.92
  • ...
`Mültecilere yardım  halkımızın genlerinde var`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Muhsin Şenol/ / doğruhaber İstanbul

Suriye`den gelen mülteciler ile beraber bugün Türkiye`de 3 milyonu aşkın mülteci bulunmaktadır. Jeopolitik konumu itibarıyla ve etrafında yaşanan trajediler sebebiyle Türkiye birçok ülkeden mülteci almaktadır. Bir çok STK gibi İMKAN-DER`de mülteci akınına uğraya Türkiye`de muhacirlere yardım etmeyi amaç edinmiştir. Amaçlarını şu cümleyle özetleyen Murat Özer, “Mülteci hukukunun korunması ve insan haklarının desteklenmesi, çocukların eğitimi, barınma hizmetlerinin sağlanması gibi konularda yardım etmeye çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.

İMKAN-DER kimdir? Ne amaçla kuruldu? Çalışmaları nelerdir?

2009 yılında Türkiye`ye sığınmış olan Kafkasyalı muhacirlere yardım etmek amacıyla İnsanı Müdafaa ve Kardeşlik Derneği (İMKAN-DER)`ni kurduk. Daha sonraları Suriye`den muhacirler gelmeye başlayınca çalışmalarımızı genişlettik ve Suriye`den gelen kardeşlerimize de yardım ediyoruz. Mülteci hukukunun korunması ve insan haklarının desteklenmesi, çocukların eğitimi, barınma hizmetlerinin sağlanması gibi konularda yardım etmeye çalışıyoruz.

Türkiye`de ki mültecilerin durumu ve yaşadıkları sıkıntılar nelerdir?

Suriye`deki savaş nedeniyle Türkiye`deki mülteci sayısı artmış durumda. 3 milyonu aşkın mülteci olduğu söyleniyor. Suriyeli Muhacirler kadar olmasa da Kafkasya`dan, Türkmenistan`dan, Özbekistan`dan, Kırgızistan`dan gibi ülkelerden Türkiye`ye sığınmış mülteciler var. Buraya göç eden mazlumların her birinin farklı mağduriyetleri var. Kimisi savaştan kaçmış. Kimisi Rus zulmünden kaçmış. Kimisi diktatör rejiminden kaçmış. Kimisi de Çin zulmünden kaçmış buralara iltica etmiş durumdalar.

Yaşanan hukuki problemlerin altında yatan sebepler nelerdir?

Türkiye 1951 Cenevre Konvansiyonu`na göre Avrupa`dan gelecek olan mültecilere statü verme konusunda taahhütte bulunmuştur. Diğer bölgelerden gelen mülteciler için bir statü verme hakkı bulunmamaktadır. Bu görev Türkiye`de bulunan BM Yüksek Komiserliğine aittir. Avrupa dışından gelen mültecilerin buraya başvurması gerekiyor. Bir Iraklı, Afganistanlı ya da Afrikalı resmi olarak Türkiye`de mülteci olarak kalamaz. Ancak misafir statüsünde bulunabilirler. Kafkasya`dan gelenler ise Rusya işgali altında oldukları için Avrupa`dan geldikleri varsayılarak Türkiye hükümetine başvurabilir ve statü kazanabilirler.  Türkiye bugüne kadar bazı istisnalar dışında hiçbir Kafkasyalı mültecinin başvurusunu kabul etmekle beraber statü vermemiştir.

Mültecilere yardım konusunda devletin ve halkın tutumları nasıl?

İnsani olarak yeme, içme ve barınma gibi ihtiyaçları zaten Türkiye halkı tarafından karşılanıyordu. Bizim halkımız muhacirlere yönelik yoğun bir ilgisi olmasından dolayı çok problem yaşamıyorlardı. Bizim genetik kodlarımızda var böyle bir şey. Zaten toplumumuzun büyük bir kısmı zaten muhacirdir. Bundan dolayı çoğu zaman devletin üzerine çok iş düşmeden halk kendi içerisinde halk bu kardeşlerine yardım etmeye gayret etmiştir. Ama şuanda Suriye iç savaşından dolayı bu sayı arttığı için devletin üzerine çok daha fazla sorumluluk düşüyor. BM kriterlerine göre bütün mülteciler sağlıktan ve eğitimden ücretsiz yararlanmaları gerekir. Ayrıca barınma ve hayatlarını devam ettirecek kadar bir maaş almaları gerekir. Bütün dünyada kriterler bunlardır..

Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesi söz konusu mu? Bununla ilgili çalımlara devam ediyor mu?

Burada yapılmak istenen bütün mültecilere vatandaşlık vermek değildi. Avrupa Birliği ile yapılan geri kabul anlaşması sonrasından Avrupa`ya beyin göçünün önüne geçmek için böyle bir hamle yapıldı. Çünkü anlaşma gereği Avrupa`dan Türkiye`ye mülteci gönderilecek ve aynı sayıda Türkiye`de bulunan Suriyeli mültecileri seçerek alacaktı. Dolayısıyla burada Avrupa kalifiye olan doktor, avukat, mühendis gibi meslek gruplarında mültecileri Türkiye`den alacaktı.

Musul`dan bir mülteci akını söz konusu mu?

2003 yılından beri Irakta savaş devam etmektedir.  Suriye`deki katliamlardan çok daha büyükleri Irak`ta yaşandı. Sadece Irak içerisinde üç buçuk milyon insan iç göç yaşadı. 4 milyondan daha fazla insan ülke dışına göç etti. Bugün Musul`da yapılan operasyonlar neticesinde bir göç dalgası olacağı kesin. Fakat bunların yine Irak içerisinde göç edeceklerini düşünüyorum.

Amerika ve Batılı devletler Ortadoğu da neyi hedefliyor?

Amerika`nın 2003 yılından beri Irak`ta olmasının amacı ve yıllardan beri Ortadoğu`da yaptığı stratejilerin temelinde İslami hareketlerin bir umut olma hayalini yok etmektir. Medyada yer alan asıl gibi gösterilen gerekçeler aslında ikinci planda olan gerekçelerdir. Enerji kaynaklarına hakim olmak,  sözde demokrasi getirmek bunlar vitrindeki kısımdır. Bugün Musul`da ABD`nin emperyalist çıkarlarının hepsini barındırıyor.

Musul`da yaşananların perde arkasında ne var?

Burada asıl mesele DEAŞ`i Musul`dan çıkardıktan sonra kimin orada iktidar olacağıdır.  Buradaki enerji kaynakları bölgesel güçlere mi teslim edilecek? Yoksa İran destekli Bağdat merkezi yönetimine mi devredilecek? Asıl farklılıklar buradan çıkıyor aslında. ABD`nin öncülüğünde ki koalisyon güçleri ise burada emperyalist çıkarlarını ne kadar devam ettirip daha fazla nasıl Müslüman öldüre bilirimin derdindedir.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir