• DOLAR 32.368
  • EURO 34.972
  • ALTIN 2325.19
  • ...
6-8 Ekim olaylarında 700 bin TL`lik zarara 200 TL verdiler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Karakaş / Doğruhaber / İstanbul

6-8 Ekim 2014`te Kobani bahanesiyle PKK/HDP`nin yandaşlarını sokaklara çağırmasıyla, Türkiye`nin pek çok ilinde can kaybı yaşanmıştı. Can kaybının yanı sıra PKK/HDP`liler pek çok iş yerine de büyük zararlar vermişti. O dönemde yetkililer vatandaşların yaşadığı mağduriyetleri gidereceklerini belirtmişlerdi. Ancak aradan gecen iki yıla rağmen, hâlâ pek çok esnafın mağduriyeti devam ederken, pek çok mağdurun da zararlarının çok altında bir ücret ödenerek dosyaları kapatıldı. Vatandaşlar mağduriyetlerinin devam ettiğini belirttiler. Mersin`in Tarsus ilçesinde yaşayan Mehmet Ali Kutan, Nazim Yemez ve dosya avukatlarından Mehmet Polat, 6-8 Ekim Kobani olaylarında ev ve iş yerlerinin yakıldığını aradan iki yıl geçmesine rağmen mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda olumlu sonuç alamadıklarını ifade ettiler.

6-8 Ekim Kobani olaylarında ev ve işyerlerinin yakıldığını söyleyen M. Ali Kutan, şunları söyledi: “6-8 Ekim olaylarında benim ve 13 arkadaşımızın dükkânları ve evleri yakıldı.  Benim iki defa dükkânım ve arabam yakıldı. Emniyetten ve valilikten geldiler zarar tespiti için. İlk başlarda 20 bin TL bir zarar kaybı tutanağı tuttular benim dükkânıma. Valilik incelemelerde bulundu, bizler de elimizdeki incelenmiş dosyaları valiliğe teslim ettik. “Sizin gerçekten böyle bir mağduriyetiniz var, mağduriyetiniz giderilecektir” dediler. Aradan 1,5 yıl geçmesine rağmen valilik hiç bir işlem yapmadı. 1.5 yıl sonra valilik bizi tekrar çağırdı, verdiğiniz evrakların hepsi imha edilmiş dediler. Aradan iki sene geçtikten sonra dükkânlarımızı tekrardan kontrol etmeye geldiler. Gerçekten zararınız var mı yok mu diye. Bizde böyle bir saçmalık olur mu dedik. Dükkânlarımız iki sen önce yakılmıştı.”

“EV VE İŞYERLERİMİZİN YAKILMASI TERÖR OLAYLARI DEĞİL DE TOPLUMSAL OLAYLAR OLARAK YANSITILDI”

Ev ve iş yerlerinin yakılmasının devlet kayıtlarında terör olayları değil de, toplumsal olay olarak yansıtıldığını belirten Kutan, çelişkiye dikkat çekti: “Birçok arkadaşımız evlerini ve dükkânlarını terk etmek zorunda kaldı. Dükkânlarımıza saldıranların ellerinde silahlar vardı. Bizim dükkânlarımızın yakılmasını terör olayı değil de toplumsal olay olarak kayıtlara geçirdiler. Biz kaymakamlığa giderek, bize yapılan bu saldırılar terör olayları değil mi diye sorduk onlar ise evet öyledir dediler. Peki, bize gönderilen tefrikada neden toplumsal olay olarak geçiyor. Emniyetin raporlarında bile terör olayı olarak geçiyordu. Bizim bir arkadaşın evi diğer bir arkadaşımızın ise dükkânı yakılmıştı. Mahkeme ise bunları gezi olayları olarak yansıttı. Başbakanın o zaman bir sözü vardı, ‘zarar görenlerin zararlarını kuruşu, kuruşuna ödeyeceğiz` demişti. Bu güne kadar zararlarımızı ödeyen olmadı.” 

“HDP`Lİ VE PKK`LILAR TARAFINDAN İKİ DEFA SALDIRIYA UĞRADIM”

Kobani eylemleri sırasında iş yerinin yakıldığını ifade eden Kutan, saldırıya uğraması konusunda şunları söyledi: “6-8 Ekim olayları sırasında, yüzümden yaralandım, iki ameliyat geçirdim. Her bir ameliyatım 43 bin TL tuttu. Daha sonraları ise Suruç olayından bir gün sonra yine dükkânımın önünde vuruldum. Sekiz gün yoğun bakımda, bir ay da hastanede kaldım. Polisler ifade için geldiler. Seni vuranlar kimlerdi diye sorduklarında beni HDP ve PKK`lılar vurdu dedim. Bununla ilgili mahkeme dahi açılmadı. HDP ve PKK`ya yakın bilinen yayın organları tarafından benim yaralanmam olayına, bir DAİŞ`li Yurtsever gençlik tarafından cezalandırıldı şeklinde haber geçtiler.”

Mehmet Ali Kutan uğradığı zararın 750 bin TL olduğunu ancak devletin ödediği paranın 12 bin TL gibi komik bir rakam olduğunu ifade etti.

“ARADAN UZUN BİR ZAMAN GEÇMESİNE RAĞMEN MAĞDURLARIN ZARARLARI KARŞILANMADI”

Dosya avukatlarından Mehmet Polat ise yapılan bu saldırılar sonucu hem valiliğe hem de mahkemelere başvurduklarını ama aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen mağduriyetlerinin hala giderilmediğini belirtti. Polat, şunları söyledi: “ 6-8 Ekim olaylarında evi ve iş yerleri yakılanlar öncelikli olarak valiliğe başvuruda bulunmuşlardı. Valilik bu olayların toplumsal olaylar olduğu gerekçesiyle zararları karşılama taleplerini reddetmişti. Valilikten bir netice alamayınca hasar görülen ev ve iş yerleri için davalar açtık. Bir kısmı kabul edilirken bir kısmı ise reddedildi bu davaların.  Kabul edilen davalar hakkında ise mağdur ailelere gerçekten mağdur olduklarını söyleyip yapılan zararın bir kısmının ödenmesi gerektiğini söylediler. Ancak aradan uzun zaman geçmesine rağmen zararların karşılanması konusunda olumlu bir netice alamadık. Valiliğin bize karşı yaklaşımı ise bu olayların terör olayları değil de toplumsal olaylar olduğunu söylemeleriydi. Eğer gerçekten toplumsal olay dahi olsa, Danıştay`ın yerleşik içtihat kararlarında bu tür toplumsal olaylarda bireyin sahsına yönelik bir eylem veya saldırı yoksa devlet o vatandaşın evine, arabasına ve iş yerine gelen zararları karşılamak zorunda. Mahkeme gerekçelerinde ise Gezi Olaylarından bahsediyor. Bizim olayların ise Gezi Olaylarıyla hiçbir alakası yok. Bundan da şunu anlıyoruz ki mahkeme daha önceki bir kararı kopyala yapıştır şeklinde vermiş. Tekrardan kabul görülmeyen dosyalarla ilgili mahkemelere başvurularda bulunduk. Valilikle görüşmeler devam ediyor. Tekrardan dosyalar açıldı. Biz bu dosyalardan da daha önceki valiliğin yanlış kararlarından dönerek bu vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesini umuyoruz.”

“6-8 EKİM`DE TOPYEKÛN BİZE SALDIRDILAR”

Kobani olaylarında HDP ve PKK`lıların kendilerine topyekûn saldırdığını ifade eden Nazim Yemez ise olaylar başlamadan önce emniyete haber vermelerine rağmen emniyetten kendilerini korumaları için kimsenin gelmediğini belirti. Yemez şu açıklamada bulundu: “Olaylar başlamadan önce, 4 Ekim`de emniyete haber verdik. HDP ve PKK`lar bize saldırabilirler diye. O zaman Terörle Mücadelede bulunan Emniyet Müdürü Mehmet Tüfekçi vardı. Bize şunu söyledi, ‘bizim işimizi bize mi öğreteceksiniz` dediler. Aradan iki gün geçti, yani 6-8 Ekimde topyekûn bize saldırmaya başladılar. Emniyete haber verdik, bize saldırıyorlar diye. Emniyet ise bizim can güvenliğimiz yok kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın dedi. Saldırganların ellerinde uzun namlulu silahlar vardı. Bunlara karşı güvenliğimizi nasıl sağlarız dememize rağmen gelen olmadı. 700 bin TL`lik iş yerim yakıldı. Sosyal yardımlaşmadan zararıma karşılık olarak verilen para ise 200 TL`dir. Bizim dükkânlarımız, evlerimiz yakıldı.”

“BİZE SALDIRANLAR YÜZÜMÜZE GÜLEREK ELLERİNİ VE KOLLARINI SALLAYARAK GEZİYORLAR”

Kendilerine saldıranların HDP`liler olduğunu belirten Yemez, şunları ekledi: “Sakallı ve çarşaflı insanlara saldırıyorlardı. Bunu yapanlar HDP`lilerdi. Kameralarda da hepsinin eşgali belliydi. Yaktılar, yıktılar yanlarına kâr kaldı. Hepsi şu an serbest geziyorlar. Bize saldıran HDP`lilerin ellerini, kollarını sallayarak gezmelerini istemiyorum. Bunların derhal tutuklanması gerekiyor.  Olayların başlamasından ta bugüne kadar bize yapılan bu saldırıların o zamanki; Emniyet, Valilik ve Kaymakamlık yetkililerince planlı ve bilinçli bir şekilde örtbas edildiğini düşünüyorum. Bizim o zamanlar ev ve iş yerlerimize ait zarar tespit dosyalarının hepsini imha ettiler. Valilikten bir arkadaş şunu söylemişti bize, ‘size yapılan bu zararların karşılığını ödememek için ellerinden geleni yapıyorlar.”

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir