• DOLAR 32.378
  • EURO 35.001
  • ALTIN 2325.92
  • ...
FETÖ`nün görülmeyen mağdurları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye cumhuriyeti`nin ilk günlerinden bugüne sayısız gayr-i insanî ve gar-i hukukî uygulamalara tabi tutulan islamî camialar toplumun özünü oluştururken, dünden bugüne sistem ve ona tabi olan iktidarlar tarafından hep öteki olarak görüldü.

İktidarların rengi farklı olsa da statükoya ayak uydurmaları her defasında müslüman halkın geleceğe dönük umutlarına darbe vurdu.

Yaşanan zulümler elbet bir gün görülür ve adalet tecelli eder beklentisinde olan müslüman halk, her defasında hayal kırıklığına uğradı. Küçük bir üst aklın hâkim olduğu, halkın inanç değerlerinden uzak olan yönetim şekli ve ona bağlı hukuk sistemi öteden beri büyük mağduriyetlere neden oldu.

Değişen iktidarlar kendi hinterlandında gördüğü, fikri akrabalık bağı olduğu kesimlerin bir şekilde mağduriyetlerini giderdi. Fakat bugüne kadar “kendi rengini taşıyan iktidarlar” döneminde bile islami camiaların yaşadıkları acı ve mağduriyetler ne giderildi ne de görüldü.

15 temmuz darbe girişimi sonrasında fetö yapılanmasının tertiplediği komplo ve kumpaslar bir-bir deşifre oldu. Mağdur edilen islamî camialar tarafından dile getirilen ama bir türlü görülmeyen bu karanlık güç, en nihayetinde bir musibetle zamanında yapılan uyarıların haklılığını ortaya çıkardı.

Evet, artık her şey ortaya çıkmıştı. Türkiye için milat olan 15 Temmuz süreciyle FETÖ yapılanmasının neden olduğu mağduriyetler güçlü bir şekilde konuşulmaya, tartışılmaya başlandı.

Darbecilikle ün yapmış kemalist kesim günlerce tv ekranlarında, gazete manşetlerinde aklanmaya başlandı. Toplum tarafından meşum diye nitelendirilen bu insanlar taltif edilmeye başlandı ve ardından uzaklaştırıldıkları görevlerine iade edildi.

Öteki görülen islami kesimlerin ise yine sesini duyan, mağduriyetini gören olmadı. Yaşadıkları sorunları her platformda ifade eden bu insanlar, adaletin bir gün muhakkak tecelli edeceğine inanıyor.

Bir türlü görülmeyen veya görülmek istenmeyen, komplo ve kumpaslarla örülmüş, onlarca masumun mağduriyetine neden olmuş davalardan biri de musatazaf-der`in kapatılması süreci olmuştu...

İstanbul, Diyarbakır ve Mersin illerinin de dâhil edilerek 49 kişinin yargılandığı ve Mustazaf-Der genel merkezi`nin de kapatılmasına gerekçe yapılan 2008 tarihli konya dosyası ile ankara 11. Ağır ceza mahkemesinde görülen 2009/137 esas sayılı ankara dosyası, fetö/pdy imzalı davalardan sadece ikisi…

FETÖ medyasının manipülatif haberleriyle basın kuruluşları tarafından büyük operasyonlar şeklinde kamuoyuna yansıtılan davalarda sanıklar sahte deliller üzerinden adeta linç edilirken, dava sonucunda da çok sayıda kişi verilen ağır cezalarla mağdur edildi.

Mustazaf-der'in kapatılmasına da gerekçe yapılan konya ve ankara davalarına bakan mahkeme heyetlerinin tamamı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından fetö/pdy soruşturması kapsamında açığa alındı bazıları ise tutuklandı.

Davalara bakan mahkeme üyelerinin tamamının terör örgütü soruşturması geçirmeleri sonucu açığa alınmaları veya tutuklanmalarına rağmen mağduriyetler doğuran dosyaların yeniden açılmaması ise toplumsal vicdanı yaralıyor.

Ancak ergenekon ve balyoz gibi ağır cezalarla sonuçlanan davalarda yeniden yargılama yolu açılıp sanıklar beraat ettirilirken, karar vericileri terörist olarak yargılanan bu davalardaki mahkûmiyet kararlarına itirazlar sonuçsuz kalıyor.

Yaptığı etkinliklerle halkın teveccühünü kazanan Mustazaf-Der'in kapatılmasına da gerekçe yapılan konya merkezli komplo davası, tamamen adli vaka olan bir sigara kaçakçılığı olayının bazı sanıklarının, dernek üyeleriyle telefon görüşmesi yapmış olmaları nedeniyle örgüt kapsamına alınmasıyla başladı.

Adli vaka bir anda tertiplenen komplo ile örgütsel suç kapsamına alınmış, sigara kaçakçılığıyla derneğe maddi destek sağlandığı iddia edilmiş ve bu kapsamda yürütülen soruşturmada onlarca kişi tutuklanmıştı.

Kapatılan mustazaf-der'in faaliyetlerinden bir tanesinin dahi izinsiz olmadığını ve etkinliklerinde herhangi bir örgütü andıran propaganda yapılmadığını vurgulayan dava avukatları, kapatılma kararını aihm'e götürdüklerini ve devam eden davanın derneğin tüm haklarının iadesiyle sonuçlanmasını bekledikleri vurguladı.

Mustazaf-der'in kapatılması kararına karşı aihm'de açılan dava devam ederken fetö mensubu yargıçlar tarafından verilen kararlarla mağdur edilenler de haklarında verilen mahkûmiyet kararlarının kaldırılmasını ve mahkeme üyelerinin bu davadan adalet önünde hesap vermesini istiyor.

FETÖ'nün devlet içindeki unsurları tarafından açılan kumpas davalarından biri de 2009/137 esas numarasıyla ankara 11. Ağır ceza mahkemesi'nde görüldü. Basına servis edilen sahte belgelerle büyük bir terör operasyonu algısı oluşturulmak istenen davada 8'i tutuklu 11 kişi yargılandı.

Hazırladığı raporla bu davadaki hukuksuzlukları ortaya koyan insani hak ve hürriyetler derneği hürder, davanın temel dayanağının 17 Ocak 2000 yılında beykoz'da düzenlenen baskında ele geçirildiği iddia edilen hizbullah arşivi olduğunu belirterek, bu delillerin muhafaza altına alınması ve çözümü konusundaki şu usulsüzlüklere dikkat çekti:

(graf) "ele geçirilen 41 adet harddisk içerisinde açılamayan 24 adet harddisk'in abd'ye gönderilerek kurtarıldığı ve cd ortamına aktarıldığı, hizbullah ana davası tutanaklarında geçmektedir. Böylesine önemli bilgi ve belge içeren elektronik-dijital malzemelerin değiştirilme, silinme, ekleme şeklinde tahrifata açık halde adli emanet dışında tutulması cmk hükümlerinin ağır ve açık ihlalidir. Ele geçirilen bilgisayar harddisk'lerinin yedeklemesinin de yapılmadığı düşünülürse bu bilgisayar, cd ve disketlerden çıktığı iddia edilen ve dava dosyalarında sadece fotokopi olarak yer bulan bilgi ve belgelerin yasal geçerliliği de kalmamaktadır. Dijital verilerin mahkemelerde delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı bile tartışmalıyken değiştirilme, eklenme, silinme ihtimalinin kuvvetli olduğu fotokopi belgelerle binlerce kişi hakkında soruşturma, kavuşturma ve mahkûmiyet işlemlerinin tesis edilmiş olması, olsa olsa bir hukuk faciasıdır."

Ayrıca adli emanette bulunması gereken Hizbullah arşivi'nin bu kuruma teslim edilmediği gibi emniyette de olmadığı ve fetö/pdy tarafından yurtdışına kaçırıldığı ortaya çıkmıştı. Burada ele geçirildiği iddia edilen deliller, 2000 sonrası açılan tüm hizbullah davalarını şaibeli duruma getirmesine rağmen daha sonra yasal stk'lara açılan davalarda da kullanıldı. Üçüncü şahıslar tarafından oluşturulan “bilgisayar çıktısı öz geçmiş raporları” üzerinden binlerce kişi mahkûm edildi.

Beykoz'da ele geçirildiği iddia edilen bu bilgisayar çıktısı fotokopi belgeler yaklaşık 10 yıl bekletildikten sonra Ankara'da FET/PDY yargıçlarının baktığı komplo davasının temellerini oluşturdu. Komplo kapsamında tutuklanan 8 sanık uzun bir mağduriyet döneminin ardından aşamalı olarak serbest bırakılıp daha sonra beraat ederken, mehmet şerif onuk 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûm edildi.

Onuk'un cezalandırılmasına gerekçe gösterilen bu delil, beykoz'da ele geçirildiği iddia edilen ve adli emanete bile teslim edilmeyen, hatta fetö/pdy tarafından yurtdışına kaçırıldığı ortaya çıkan hizbullah arşivi arasında bulunan bir cd idi. Emniyette veya adli emanette bulunması gereken bu cd'nin onuk'ta ele geçirildiği iddia edilmiş ve bununla ceza verilmişti. Oysa cd'de geçen görüntüler diyarbakır'daki başka bir davada da delil olarak kullanılmış ve beykoz'da kaset şeklinde ele geçirildiği iddia edilmişti. Nasıl olmuştu da kaset şeklinde ele geçirilen ve emniyetten başka yerde de bulunmayan görüntüler cd formatında mehmet şerif onuk'ta ele geçirilmişti.

Aslında bu bile fetö/pdy komplosunu ortaya koyan en açık durum oldu. Ancak mahkeme boyunca mağdur avukatları tarafından dile getiren bu durum daha sonra fetö/pdy soruşturması kapsamında terör suçlamasıyla açığa alınan veya tutuklanan mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmadı.

Davaya bakan ankara 11. Ağır ceza mahkemesi başkanı dündar örsdemir fetö/pdy soruşturması kapsamında tutuklanırken aynı kapsamında haklarında soruşturma açılan üyeler hakan oruç ve kadriye çatal şimdi terör suçlamasıyla yargılanıyor. Bu heyet tarafından alınan kararların doğurduğu mağduriyetlerin ise ortadan kaldırılması bekleniyor.

Farklı suçlamalarla yargılanmaları beklenen konya ve ankara davası yargıçlarının bu davalar kapsamında da mahkeme önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren mağdurlar, FETÖ/PDY komploları sonucu yaşanan hak ihlallerinin giderilmesini istiyor. 

rehber tv

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir