• DOLAR 32.332
  • EURO 35.074
  • ALTIN 2279.523
  • ...
KALEM KIRAN  HÂKİMLER  CEZAEVİNDE
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Fırat Aslan / Doğruhaber / Diyarbakır

Hiçbir delil kırıntısı dahi olmadan yüzlerce insana onlarca yıl hapsi reva gören hâkimler gelinen nokta itibariyle bir bir tutuklanıyor. Ele geçirdiği devlet gücü ve imkânlarıyla kendine engel gördüğü İslamî camialara yönelik sayısız komplo ve kumpaslara imza atan FETÖ/PDY`nin, zulümlerini kimi zaman hukuk şemsiyesi altında kılıfına uydurduğu, mızrağın çuvala sığmayacağı zamanlarda da illegal yöntemler uyguladığı 15 Temmuz süreciyle beraber daha net bir şekilde görüldü. Fakat yaşanmış birçok mağduriyetin ortaya çıkmasına rağmen FETÖ/PDY`nin gadrine uğramış kesimlerin kategorize edildiği de dikkatlerden kaçmıyor. Özellikle Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye`nin farklı bölgelerinde faaliyet yürüten İslamî Sivil Toplum Kuruluşları ve üyelerinin haksız ve hukuksuz gerekçelerle mahkûm edildiği gün yüzüne çıkmışken…

İşte bu görülmeyen mağdurlardan bazısı da Adana`da faaliyet gösteren Şura-Der ile Umut-Der üye ve yöneticileridir. Adana`da yaptığı sosyal ve kültürel faaliyetlerle halkın teveccühünü kazanan her iki sivil toplum kuruluşu, 2008-2009`da bir yandan PKK`nin saldırılarına uğrarken diğer yandan FETÖ/PDY`nin hedefi oldu.

ADANA ŞURA-DER KOMPLOSUNDA FETÖ-PKK İŞBİRLİĞİ

Son dönemde gündeme gelen FETÖ-PKK işbirliği, Adana`da 2008-2009 yılında Şura-Der ve Umut-Der komplolarında kendini göstermeye başladı. PKK her yerde olduğu gibi en vahşi şekilde bu derneklere saldırırken, ısrarla haber verilmesine rağmen olay yerine gitmeyen FETÖ/PDY polisleri saldırı altındaki dernek üyelerini adeta PKK eliyle ölüme terk etti.

Bununla da yetinmeyen devlet içindeki FETÖ/PDY unsurları, sahte ve yapay delillerle oluşturduğu bir kumpas davasıyla PKK saldırıları devam ederken 2.12.2008 tarihinde Derneğe yönelik kapatma davası açtı. Açılan kumpas davasına ise FETÖ/PDY kontenjanından 2010 yılında Yargıtay üyesi olan Hüseyin Serter baktı. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen davada Şura-Der Başkanı Mehmet Aktaş, Umut-Der Başkanı Salahattin Yeniay ve dernek müdavimleri İbrahim Önel, Talip Pişkin ve Ömer Altunbaş ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılarak adeta PKK`nin yarım bıraktığı iş tamamladı.

Yıllarca cezaevinde tutulan FETÖ/PDY mağduru bu derneklerin yönetici ve üyeleri yeniden yargılanarak suçsuzluklarının tescil edilmesinin yanı sıra kumpasçı polis, savcı ve hâkimlerin yargılanmasını istiyor.

DERNEKLER DELİL OLMADAN HİZBULLAH İLE İLİŞKİLENDİRİLDİ

FETÖ/PDY tarafından İslamî camiaların hedef alındığı birçok davada olduğu gibi Adana Şura-Der ve Umut-Der komplosunda da adı geçen dernek üye ve yöneticileri Hizbullah ile ilişkilendirildi. Davayla ilgili olarak hazırladığı raporda davadaki hukuksuzluklara dikkat çeken İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği (HÜRDER) Hukuk Komisyonu, FETÖ/PDY dava dosyasında bu iddiaları destekleyecek hukuki bir delilin olmadığının altını çizdi.

10 YIL ÖNCE ELE GEÇİRİLDİĞİ İDDİA EDİLEN BELGELER SANIKLAR ALEYHİNE KULLANILDI

HÜRDER raporunda dikkat çekilen bir diğer hukuksuzluk da 17 Ocak 2000 yılında Beykoz`da düzenlenen baskında ele geçirildiği iddia edilen Hizbullah arşivindeki bazı belgelerin 9 yıl sonra bu davada kullanılmasıydı. Emniyetin bilgisi dâhilinde olan söz konusu özgeçmiş belgelerinin 9 yıl sonra ortaya çıkarılmasının da davanın komplo olduğunu ortaya koyduğu belirtilen raporda, ayrıca delil olarak kullanılan bu bilgisayar çıktılarının hukuken delil olarak kabul edilemeyeceği vurgulandı. Davanın tamamen niyet okumalara dayandırıldığı belirtilen raporda, sanıklara yönelik bazı suçlamalar şöyle sıralandı:

- İnzar Dergisi, Çocuk ve Aile eklerini evlerinde bulundurmak.

- Çeçenistan Bülteni isimli dergiyi bulundurmak.

- Kutlu Doğum Etkinliğinde Mustazaf Der tarafından dağıtılan bandrollü “Muhabbetten Muhammed” adlı siyer kitabını bulundurmak.

- Hz. Meryem, Hz. Hüseyin, Filistin Ağlıyor gibi İslami içerikli bandrollü film CD`leri bulundurmak.

- Derneğin yapmış olduğu yasal ve izinli Kutlu Doğum Etkinliğinin görüntülerinin bulunduğu CD`yi bulundurmak.

- Seyid Kutup`un yazdığı “Yoldaki İşaretler” adlı kitabı ve bandrollü İslami içerikli kitaplar bulundurmak.

- Adana Şura-Der ve Umut-Der`in üyesi ve başkanı olarak dernek faaliyetleri yapmak.

FETÖ/PDY yargıçları tarafından örgüt üyesi olmanın delilleri olarak kabul edilen yukarıdaki “suçlamalar”, adı geçen dernek ve üyelerinin nasıl bir komploya maruz kaldıklarını ortaya koyuyor.

CEZA VEREN HÂKİMLER CEZAEVİNDE

Söz konusu derneklerin üye ve yöneticilerinin haksız ve hukuksuz gerekçelerle mahkûm edildiği Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın mahkeme heyetinden Başkan Hüseyin Serter (31532), üye Arif Bekler (34239) ve C. Savcısı Metin Dikeç (39629) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlatılan FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandı.

Önce PKK saldırıları ardından FETÖ/PDY komplolarıyla mağdur edilen Adana Şura-Der ile Umut-Der`in üye ve başkanlarının mağduriyetleri, tertiplenen komplolar ortaya çıkmasına rağmen bugün de devam ediyor.

SAHTE DELİLLERLE KAPATILAN MUSTAZAF-DER

Bir türlü görülmeyen veya görülmek istenmeyen, komplo ve kumpaslarla örülmüş, onlarca masumun mağduriyetine neden olmuş davalardan biri de Musatazaf-Der`in kapatılması süreci olmuştu... İstanbul, Diyarbakır ve Mersin illerinin de dâhil edilerek 49 kişinin yargılandığı ve Mustazaf-Der Genel Merkezi`nin de kapatılmasına gerekçe yapılan 2008 tarihli Konya dosyası ile Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen polis ve savcı işbirliği ile yapılan 2009/137 esas sayılı Ankara dosyaları, FETÖ/PDY imzalı davalardan sadece ikisi…

FETÖ/PDY medyasının manipülatif haberleriyle basın kuruluşları tarafından büyük operasyonlar şeklinde kamuoyuna yansıtılan davalarda sanıklar sahte deliller üzerinden adeta linç edilirken, dava sonucunda da çok sayıda kişi verilen ağır cezalarla mağdur edildi.

Mustazaf-Der`in kapatılmasına da gerekçe yapılan Konya ve Ankara davalarına bakan mahkeme heyetlerinin tamamı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alındı bazıları ise tutuklandı.

ADLİ BİR VAKIAYI ÖRGÜTSEL SUÇ KAPSAMINA ALDILAR

Yaptığı etkinliklerle halkın teveccühünü kazanan Mustazaf-Der`in kapatılmasına da gerekçe yapılan Konya merkezli komplo davası, tamamen adli vaka olan bir sigara kaçakçılığı olayının bazı sanıklarının, dernek üyeleriyle telefon görüşmesi yapmış olmaları nedeniyle örgüt kapsamına alınmasıyla başladı. Adli vaka bir anda tertiplenen komplo ile örgütsel suç kapsamına alınmış, sigara kaçakçılığıyla derneğe maddi destek sağlandığı iddia edilmiş ve bu kapsamda yürütülen soruşturmada onlarca kişi tutuklanmıştı.

İDDİALAR MAHKEMENİN TÜM AŞAMALARINDA REDDEDİLDİ AMA…

FETÖ/PDY elemanı polis ve yargı mensupları tarafından oluşturulan sahte delillerle gündeme getirilen iddialar mahkemenin tüm aşamalarında reddedilmesine ve olayın dernekle ilişkisini kanıtlayan hukuki deliller olmamasına rağmen Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen 2008/114 Esas no`lu dava mahkûmiyetle sonuçlandı ve Mustazaf-Der`in kapatılması için gerekçe yapıldı.

Ancak davaya bakan Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi`nin o günkü başkanı Bayram Demirci (38081) ile üyeler Ayşe Bolaç Yalçın (40913) ve İrfan Yıldız (41039) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında görevden ihraç edildi.

FETÖ/PDY KOMPLOSUYLA MUSTAZAF-DER KAPATILDI

Terörist suçlamasıyla haklarında soruşturma açılan bu yargıçların talebiyle açılan davayla bir komplo da, yüzlerce şubesi ve binlerce üyesi bulunan Mustazaf-Der`e yönelik başlatıldı. 15 Temmuz sonrası FETÖ/PDY ile birlikte hareket ettiği daha net ortaya çıkan PKK tarafından şubeleri sık sık saldırılara uğrayan ve üyeleri darp edilip katledilen Mustazaf-Der, açılan davayla kapatıldı.

MAHKÛMİYET KARARLARI KALDIRILSIN SORUMLULAR YARGILANSIN

Mustazaf-Der`in kapatılması kararına karşı AİHM`de açılan dava devam ederken FETÖ/PDY mensubu yargıçlar tarafından verilen kararlarla mağdur edilenler de haklarında verilen mahkûmiyet kararlarının kaldırılmasını ve mahkeme üyelerinin bu davadan adalet önünde hesap vermesini istiyor.

BİR FETÖ/PDY KOMPLOSU DA ANKARA`DA

FETÖ/PDY`nin devlet içindeki unsurları tarafından açılan kumpas davalarından biri de 2009/137 Esas numarasıyla Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görüldü. Basına servis edilen sahte belgelerle büyük bir terör operasyonu algısı oluşturulmak istenen davada 8`i tutuklu 11 kişi yargılandı. Ancak basın üzerinde yürütülen algı operasyonuyla sanıkların daha baştan mahkûm edildiği davada, sadece Mehmet Şerif Onuk ceza alırken uzun süre mağdur edilen diğer sanıklar beraat etti.

Hazırladığı raporla bu davadaki hukuksuzlukları ortaya koyan İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği (HÜRDER), davanın temel dayanağının 17 Ocak 2000 yılında Beykoz`da düzenlenen baskında ele geçirildiği iddia edilen Hizbullah Arşivi olduğunu belirterek, bu delillerin muhafaza altına alınması ve çözümü konusundaki usulsüzlüklere dikkat çekti.

HİZBULLAH DAVALARININ TÜMÜ ŞAİBELİ

Ayrıca Adli Emanette bulunması gereken Hizbullah Arşivi`nin bu kuruma teslim edilmediği gibi emniyette de olmadığı ve FETÖ/PDY tarafından yurtdışına kaçırıldığı ortaya çıkmıştı. Burada ele geçirildiği iddia edilen deliller, 2000 sonrası açılan tüm Hizbullah davalarını şaibeli duruma getirmesine rağmen daha sonra yasal STK`lara açılan davalarda da kullanıldı. Üçüncü şahıslar tarafından oluşturulan “bilgisayar çıktısı öz geçmiş raporları” üzerinden binlerce kişi mahkûm edildi.

Beykoz`da ele geçirildiği iddia edilen bu bilgisayar çıktısı fotokopi belgeler yaklaşık 10 yıl bekletildikten sonra Ankara`da FETÖ/PDY yargıçlarının baktığı komplo davasının temellerini oluşturdu. Komplo kapsamında tutuklanan 8 sanık uzun bir mağduriyet döneminin ardından aşamalı olarak serbest bırakılıp daha sonra beraat ederken, Mehmet Şerif Onuk 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûm edildi.

BEYKOZ`DA KASET OLARAK ELE GEÇİRİLEN GÖRÜNTÜLER ANKARA`DA CD OLARAK ELE GEÇİRİLMİŞTİ!

Onuk`un cezalandırılmasına gerekçe gösterilen bu delil, Beykoz`da ele geçirildiği iddia edilen ve Adli Emanete bile teslim edilmeyen, hatta FETÖ/PDY tarafından yurtdışına kaçırıldığı ortaya çıkan Hizbullah Arşivi arasında bulunan bir CD idi. Emniyette veya adli emanette bulunması gereken bu CD`nin Onuk`ta ele geçirildiği iddia edilmiş ve bununla ceza verilmişti. Oysa CD`de geçen görüntüler Diyarbakır`daki başka bir davada da delil olarak kullanılmış ve Beykoz`da VHS kaset şeklinde ele geçirildiği iddia edilmişti. Nasıl olmuştu da VHS kaset şeklinde ele geçirilen ve emniyetten başka yerde de bulunmayan görüntüler CD formatında Mehmet Şerif Onuk`ta ele geçirilmişti.

MAHKÛMİYET KARARI VEREN DAVA YARGIÇLARI FETÖ/PDY KAPSAMINDA TUTUKLANDI

Davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Dündar Örsdemir (35974) FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanırken aynı kapsamda haklarında soruşturma açılan üyeler Hakan Oruç (37272) ve Kadriye Çatal (38129) şimdi terör suçlamasıyla yargılanıyor. Bu heyet tarafından alınan kararların doğurduğu mağduriyetlerin ise ortadan kaldırılması bekleniyor.

KOMPLO MAĞDURU ÖĞRENCİLER ADALET BEKLİYOR

PKK ile işbirliği yapılarak açılan komplo davalarından biri de 2013 yılında Dicle Üniversitesi Bilge Gençlik Kulübü üyesi öğrencilerine yönelik olarak gerçekleştirildi. Bilge Gençlik Kulübü üyesi öğrenciler 2013 Nisan ayında Dicle Üniversitesi`nde Kutlu Doğum Etkinliği düzenledikleri için dönemin bazı BDP vekillerinin de provokasyonuyla PKK tarafından saldırıya uğradı. Bazı üyeleri ağır yaralanan Bilge Gençlik Kulübü, PKK saldırısının ardından FETÖ/PDY komplosuna maruz kalarak mağdur edildi. Resmi izinlerle düzenlemek istedikleri Kutlu Doğum etkinliği dolayısıyla saldırıya maruz kalan öğrencilerden Cihan Turan, Şaban Aslan, Sadık Çetinkaya, Eşref Taş ve Mehmet Şah Yılmaz açılan komplo ürünü davayla mahkûm edildi.

Cezalara imza atan mahkeme başkanı Ali Girgin (40141) daha sonra FETÖ/PDY`den tutuklanırken üye Abullah Karamete (150972) aynı gerekçeyle açığa alındı. Öğrencilere operasyon düzenleyen birçok polisin de daha sonra açığa alındığı davada ceza verilen öğrencilerin mağduriyeti devam ediyor.

FETÖ/PDY komplosunun mağduru öğrenciler, terör örgütü üyesi olmakla yargılanan hâkimlerin verdiği kararların geçersiz sayılarak haklarındaki mahkûmiyet kararlarının kaldırılmasını bekliyor. Öğrenciler ayrıca adı geçen FETÖ/PDY hâkimleriyle beraber açığa alınan polislerden Dicle Üniversitesi olaylarında ihmali olanların da yargı önüne çıkarılarak hesap vermelerini istiyorlar.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir