Mardin Müftüsü Coşkun'dan kurban açıklaması
Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun; kurbanın dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip her Müslümanın yerine getirmesi gereken mali bir ibadet olduğunu söyledi.
Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla beraber kurban ibadeti hakkında açıklamalarda bulunan Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, kurbanın dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip her Müslümanın yerine getirmesi gereken mali bir ibadet olduğunu söyledi.
“Bayramda Udhiyye, hacda Hedy kurbanı kesilir”
Müftü Coşkun, “Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dini bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir. Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır. Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Mezheplerin çoğuna göre; udhiyye kurbanı kesmek sünnettir. Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur.” dedi.
“Hz. İsmail’in yerine bir kurban fidye olarak verildi”
Kurbanın meşru oluşu Kur’an-ı Kerim, Sünnet, İslam âlimleri ve İslam ümmetinin görüş birliği (icma) ile sabit bir ibadet olduğuna dikkat çeken Coşkun, “Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir.” diye konuştu.
Kurban kesim vakitleri
Kurban’ın kesim vakti hakkında bilgi veren Müftü Coşkun, “Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar. Hanefîlere göre bayramın 3. günü akşamına kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.” dedi.
“Kurban etinden az da olsa fakirlere verilmesi vaciptir”
Müftü Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü; “Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir. Kurban etinin tamamı evde bırakılabilir. Ancak, durumu iyi olan Müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunluğunu hatta tamamını dağıtmaları uygun olur. Şafiî mezhebine göre ise, kurban etinden az da olsa fakirlere verilmesi vaciptir. Kurban kesmek, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her Müslümanın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir.”
“Kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir”
Kişinin kurbanını bizzat kesebileceği gibi vekalet yoluyla başkasına da kestirebileceğini anlatan Müftü Coşkun, “Zira kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir. Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir. Vekâlet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları vasıtasıyla verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekâleti gereği gibi yerine getirmelidir. Kurbanda önemli olan, kişinin niyetinin Allah için olması ve vekâleten kendisi adına kurbanın kesilmesidir. Dolayısıyla kurbanın yurt içinde başka bir ilde ya da yurt dışında kesilmesinde sakınca bulunmamaktadır. Kurban fiyatlarının kesilen ülkeye göre az veya çok olması bu durumu değiştirmez. Ancak yaşadığı yerde muhtaç ve fakirler varsa kişinin, kurbanını orada kesip dağıtması daha uygun olur. Çünkü kişinin yaşadığı yerdeki fakirlerin ve komşuların onun üzerinde hakları vardır.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)