• DOLAR 32.335
  • EURO 35.062
  • ALTIN 2308.378
  • ...
Molla Aliye Zila
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M. Ali Erdoğan

Batman ve Diyarbakır muhitinin meşhur âlimlerinden

Molla Aliyê Zîla

1938 yılında Silvan’ın ‘Bilbil’ Köyünde dünyaya gelen Molla Aliyê Zîla, küçük yaşlardayken ilim tahsiline başlamıştır.  9-10 yaşlarındayken köy imamının yanında Kur’an okumayı öğrenip medreselerde okutulan ilk ders kitaplarının eğitimini gören Molla Ali, bölgedeki çeşitli âlimlerin yanında eğitim almıştır. Silvan muhitindeki birçok âlimden ders alan Seyda, eğitiminin büyük bir kısmını Molla Yasin-i Şemî’nin yanında görmüştür. Bir ara Suriye’ye gidip oradaki ulemadan da ders alan Seyda, en son eğitimini tekrar Molla Yasin’in yanında bitirip icazetini almıştır.

Seyda, eğitimini bitirdikten sonra 20’li yaşlardayken imamlık yaptığı köylerde talebe yetiştirmeye başlamıştır.

ASKERLİK YAPMAMASI

Seyda, talebe yetiştirmekle meşgul olduğu sıralarda askerlik zamanı gelir, talebe yetiştirdiği için askere gitmeyen Seyda, sonradan zorla götürülür. Kendisi sakalını kesmek istemez, subay tarafından zorla tıraş ettirilir. Bir süre sonra askerlik yapmaya dayanamaz, askerlik yapmayı bırakıp geri döner. Askerlik dönüşü Diyarbakır-Hazro’ya gidip muttaki bir âlim olan Molla Fettah-i Hazrovi’yi ziyaret eder, şu soruyu sorar. “Seyda, talebelere ilim dersi vermekle meşgul olan bir âlimin askere gitmesi dürüst müdür?” Molla Fettah, “Bu kişi sen olmayasın.” Molla Ali, “Evet benim” der. Molla Fettah, bir dua yazıp, “Askere gitme, bu duayı da oku, talebelere ders vermekle meşgul ol” der. Seyda, o duayı okur ve askere gitmez.

KÖYLERDEKİ HİZMETLERİ

Seyda, İslami ilimleri öğrendikten sonra köylerde imamlık yapıp talebe yetiştirmekle meşgul olmuş, yüzlerce talebeye ders vermiştir. Halkın sorunları ile ilgilenmekten geri durmayan Seyda, gittiği köylerde gayri İslami bir yaşantı gördüğünde derhal müdahale edip doğrusunu öğretmiştir. Köylerde gayri İslam`i, kadınlı erkekli karışık yapılan düğünlerin kalkmasında büyük rolü olmuştur. Seyda, Diyarbakır’da imamlık yaptığı Dervişhasena, Hayderî, Kurdika köylerinin dışında Silvan’ın “Çirik” Köyünde 18,  Batman’ın “Zîla” Köyünde 16 yıl imamlık yapmıştır. Çirik’te kaldığı dönemlerde çevresinde Molla Aliyê Çirikî diye anılmış, Zîla’da kaldığı dönemlerde Molla Aliyê Zîla olarak bilinip tanınmış, vefatından sonra da bu şekilde meşhur olmuştur. Seyda bu köylerde kaldığı dönemlerde gerek cami vaazlarında, gerek halkın bir araya geldiği oturumlarda, gerek ziyaret ettiği evlerde halkı irşad etmiş, İslam’ı tüm hakikatleri ile anlatmıştır.

Seyda, Çirik’te ders verdiği ilk 10 yıl içerisinde birçok talebe onun yanında okumuş, daha sonraları talebeler azalınca Seyda köyleri gezip irşad yapmaya başlamış, köylüler “Neden çok geziyorsun?” diye sorduklarında Seyda, “Allah bana bir mal (ilim) vermiş, bu malı satmak mecburiyetindeyim, siz almazsanız başkalarına satarım.” demiştir.

İSLAMÎ OLUŞUMLARI DESTEKLEMESİ

Seyda, hayatının her safhasında İslam için çalışanların yanında yer almış, kim olursa olsun Müslümanca bir yaşam için uğraş verenleri desteklemiştir. Türkiye’de Cumhuriyetten sonraki ilk İslami oluşum olarak bilinen Nurculuk hareketi filizlenmeye başladığı yıllarda destek vermiş, bundan sonra çıkan bütün İslami gruplara desteğini esirgememiştir.

1970’li yıllarda Güneydoğu illerinde faaliyet gösteren DDKD, Rızgari, Kava vs. gayri İslami sol oluşumları şiddetle tenkit etmiş, bilinçsiz bir şekilde bu oluşumlara destek verenleri İslami şuur ile aydınlatmıştır.

O yıllarda Seyda şehir şehir, köy köy dolaşıp âlimlerle bir araya gelip İslamî bir oluşum kurmayı, dergi, broşür vs. çalışmalarla halkı bilinçlendirmeyi teklif etmiş, birçok molla Seyda’nın bu teklifinin uygulanması için çaba göstermemiş, Seyda, elinden tutacak kimseyi etrafında görememiştir. Molla Ali, Bunun üzerine şiirsel tarzda şu sözü söylemektedir. “Me ittifaq kiriye ku; tu carek ittifaq nâbe di nav meda.” Aramızda hiçbir zaman ittifak olmaması üzerine ittifak etmişiz.

Seyda 1980’li yıllardan itibaren halk içerisinde faaliyetleri yaygınlaşıp, neşv u nema olan İslami harekete de destek vermiş, 1990’lı yıllardaki bölgenin karmaşık ortamında yanlışlıkla İslami camiaya zararım dokunmasın diyerek evine, inzivaya çekilmiştir.

Seyda 1979’da İran’da yapılan İslam inkılâbını desteklemiş, İmam-ı Humeyni’ye sevgisini izhar eden bir şiir kaleme almış, bu şiir İran radyolarından defalarca dinletilmiş, o zamanlar çıkartılan Hacc Dergisinde yayınlanmış, kitapçık şeklinde 12.000 âdetin üzerinde basılıp dağıtılmıştır. Seyda’nın devrim sonrası bir defa İran’a gittiği de bilinmektedir.

ÜSTAD’LA OLAN MÜNASEBETI

Seyda Risale-i Nur Külliyatına ehemmiyet verir, yanında taşır, her zaman okurdu. Bir ara eline geçen Osmanlıca bir Risalenin Arapçaya çevirisini yapıp Üstad’a göndermiş, Üstad buna çok sevinmiş, kendi eliyle bir mektup, talebelerine de birkaç makale yazdırarak Seyda’ya göndermiştir. Bu mektup halen Seyda’nın oğullarının yanında muhafaza edilmektedir. Seyda, talebelere ders vermekle meşgul olduğu için, ileride görüşeceğini umarak Üstad’ı görmekte acele etmemiş, bu görüşme gerçekleşmeden Üstad vefat etmiştir.

Seyda, Cevşen ve kendi el yazması küçük Risaleleri kendi yanından eksik etmez, topluluklarda  Risaleleri okur, birçok akşam kendi evinde Risalelerden ders yapardı.

GAYRİ İSLAMİ FİKİRLERİ SAVUNAN HOCALARLA MÜCADELESİ

Seyda Molla Ali, çevresinde ilim ve irşat vazifesi ile meşgul olmayıp milliyetçi ve sosyalizm söylemlerinin peşinden giden hocaları sert bir dille kınar, “Siz Peygamberlerin varislerisiniz, sizin işiniz almış olduğunuz bu ilmi hakkı ile halka aktarmaktır, batıl söylemlerde neyi arıyorsunuz size ne sosyalizmden, kendi vazifenizle meşgul olun.” derdi. Bu tür hocaların kendi emellerine ulaşmaları için milliyetçi söylemleri kullanarak halkın duygularını galeyana getirdiklerini ifade ederdi. Yine bu mollalar için “Hinek melle hene, ne didin pêş, ne didin paş, beri de’vê ji didin kaş” (Bazı mollalar ne insanlara önderlik yapıyorlar, ne de kendilerini arka planda tutuyorlar, İslam davasının yönünü yokuşa sürüyorlar), “Em vîdeyê xelqî dişidînin, hinek melle ji sist dikin.” (biz milletin vidalarını yerleştirip sıkıyoruz, bazı hocalar da bu vidaları gevşetiyor) demiştir. Seyda, milliyetçiliği savunan mollalarla çok mücadele etmiş, Bu hocalar bir ara Seyda’yı susturma teşebbüsünde bulunmuşlar, o sıralar Seyda şu şiirini kaleme almıştır.

 

Dixwazî ger bizani ka kî u hem naki însanim

Bike diqqet di vî îsbat u nefya hallu î’lanım

Bizan veccehtu vechi lillezi fatere-s sema şanim

Henîfen muslimen la muşriken yanliz misilmanim

Ji kulli qeyd u reptê nisbeti menfî berîim ez

Muhammed İbrahim millet misilman dînê qur’anin

Eve min xan u man u bav u da u milk u mal evlad

Eve min qevm u kes îxwan u de’wa nal u alanim

Ji ğeyrî wî di dikkan a min da nîne tu pertalek

Ji wî pêva tu aliş vêrişê nakim eve canım

Ku madem xel ji bo şirk u delalet ra fida canin

Ji bo dînê xweda elbet bi her tiştê xwe qurbanım

Kesê destê nîfaq u humq u şirkê bîne vî de’wa

Ji wî re zilfeqar u hayderê kerrar li meydanim.

 

HAYATI TEBLİĞLE GEÇTİ

Molla Aliyê Zila görev yaptığı köylere hiçbir zaman bağımlı kalmamış, her zaman değişik köy ve ilçeleri gezerek her fırsatta, her toplumda dinin hakikatlerini tebliğ etmiştir.

Seyda, ders verdiği müddet zarfında birçok talebe yetiştirmiş, lakin hiç kimseye icazet vermemiş,  Daha çok irşad ve tebliğ ile meşgul olmuştur. Seyda’nın yanında birçok medrese müderrisi de yetişmiştir. Silvan’lı Molla M. Şerif, Molla Muhammed Medeni Seyda’nın yanında yetişmiş âlimlerdir.

Seyda şiir sanatına iyi derecede vakıf olduğundan dolayı birçok şiir yazmış, bu şiirler Divan halinde bir araya getirilmiştir. Ayrıca Seyda’nın çeşitli meseleler üzerine yazdığı birçok makale vardır.

Müslümanlar arası vahdete çok ehemmiyet gösteren Molla Aliyê Zîla, İslam için çalışan bütün oluşumları mezhep, meşrep ayrımı yapmadan desteklemiştir.

İslami faaliyetlerde bulunan gençlere büyük bir sevgi besleyen Seyda bazı zamanlar bu gençlerin elini öpmeye teşebbüs ettiği olmuş, yanındakiler niçin böyle yaptığını sorduklarında “Bunların İslam’a olan muhabbetlerini daha da arttıralım.” demiştir.

Seyda’nın ibadî yönü de çok kuvvetli idi. Sabah namazından sonra Kur’an okuyup virdlerini çekmekle meşgul olan Seyda kuşluk namazını kılar, medreseye gidip talebelerinin dersini verir, her gün camide cemaate vaaz verir, akşamları kendi evinde veya başka bir evde ders halkaları kurar, gece ibadetlerini, teheccüd namazlarını aksatmazdı.

VEFATI

Vefatından iki yıl önce felç hastalığına yakalanan Seyda, Zîla Köyünden Diyarbakır merkezine yerleşmiş,1993 yılında Diyarbakır’da dar-ı bekaya irtihal etmiş, Zîla Köyünde defnedilmiştir.

“Fena fi-l İslam” olarak yaşadı, insanlara cennetin yolunu gösterdi. Allah onu cennetiyle müşerref kılsın. (Âmin)

Bu haberler de ilginizi çekebilir