• DOLAR 32.368
  • EURO 34.961
  • ALTIN 2325.452
  • ...
"Fıstığın desteklenmeye alınması lazım"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Fıstığın Şanlıurfa’da resmi olmayan rakamlara göre yüzde 65’inin üretildiğini ancak bu sene yağışların yeteri düzeyde olmamasından dolayı rekolte oranın düşük olduğunu söyleyen Şıracılar ve Fıstıkçılar Odası Başkanı Nusret Kara, İLKHA’ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Şanlıurfa’nın en önemli geçim kaynaklarından olan fıstığın bu yıl beklenen oranı bulmadığını söyleyen Kara, devlet tarafından desteklenen ürünler kapsamına alınması gerektiğini söyledi.

Kara, “Rekoltenin bu sene düşük olduğu aşikârdır. Türkiye’de geçen yıla oranla bu yıl fıstığımız yüzde 35 civarındadır. Geçen sene 150 bin ton civarındaydı. Bu sene beklentilerimiz ise 50-60 bin ton aralığında gidip gelecek. Türkiye’deki fıstığın yüzde 65’i Şanlıurfa’da üretiliyor. Fiyatlarımız geçen yıllara nazaran doyurucu düzeyde değildir.” dedi.

Şanlıurfa bölgesinde genellikle fıstığın üretimde eksikliklerin olduğunu, bürokrasinin fıstığa gereken desteği vermediğini savunan Kara,  bununla alakalı belediye ve tarım il nezdinde girişimlerinin olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

Kara, “Çiftçilerimiz eskiye oranla biraz bilinçlenmiş. Yeterli düzeyde olmayabilir. Esnafın ve çiftçinin biraz daha bilinçlenmesi için Harran Üniversitemizin el atması lazım. Bunun için İzzettin Acar ile görüştük. O eğer istek olursa Şanlıurfa’da hem çiftçiye hem de esnafı bilinçlendirme yönünde bazı girişimlerinin olacağını söylemişti. Ama ne çiftçilerin ne de köylerin girişimleri olmadığı için biraz daha geri kaldıklarını izah ettiler.” diye konuştu.

Yağışların bu sene az olmasından dolayı fıstık rekoltesinin düştüğünü söyleyen Kara, “Yağışlar bu sene düşüktü. Bundan dolayı fıstığın rekoltesi düştü. Devlet üretme çiftliğinde yeterli düzeyde bakım yok. Eğer oradaki yetkililer fıstığa biraz daha önem verseler hem rekolte yükselecek hem de kalite yükselecektir. Yani fıstığın sulanması şarttır. Şanlıurfa’da su genellikle arazilere veriliyor. Pamuk, susam, buğday, arpa, mısır gibi tarlalara verildi. Eğer fıstık bahçelere sulama kanalları giderse daha güzel olacaktır. Hem verim yönünden hem de kalite yönünden.” ifadelerine yer verdi.

Alfatoksin olayının bölgede düşük olduğunu bundan dolayı da verimin az olduğuna dikkat çeken Kara, “Ülkeler bazında konum bakımından üçüncü sıradayız. Takriben birinci sırada İran var. Yılda 450-500 bin ton arası üretim oluyor. ABD’de 200-250 bin ton üretim oluyor. Türkiye’de de 100-150 bin ton üretim oluyor. Yılına göre değişiyor. Türkiye’de ki fıstık yetişen bölgeler kuraktır. Alfatoksin (nem oranı) olayı bizim bölgelerde çok düşüktür. Nemli olan yerlerde fıstığın alfatoksini yüksek olduğundan ihracatta biraz daha öndedir. Ama biz dış piyasadaki tanıtımına yeterli önemi vermediğimizden dolayı mı, desteği alamadığımızdan dolayı mı bilmiyoruz ama fıstığımız yurt dışında gereken rağbeti görmüyor.” dedi.

Fıstığın yüzde 65’i Şanlıurfa’da üretilmesine rağmen yeterli tanıtım, reklam ve ilgi-alaka olmadığından dolayı Antep fıstığı isminin daha ön planda olduğunu söyleyen Kara, “Ne yazık ki fıstığın ismini Gaziantep’e kaptırdık. Zaten fıstığın gerçek ismi Şam Fıstığıdır. Ama Gaziantep patentini almış diye hem Türkiye’ye hem de dünyaya Antep Fıstığı diye lanse etmiş.” diye belirtti.

Dış ülkelerdeki fıstık üreticiliğine de değinen Kara, “İran’ın alfatoksini yüksek bir bölgesi var. Üniversite nezdinde yaptığımız araştırmaya göre o bölgede yılda 100 bin ton alfatoksini yüksek yani fıstığın içindeki kanserojen madde üreten o etken ihracata gitmiyor. Yani Avrupa ülkeleri bunları almıyor. Bunlarda çanta adı altında kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yapıyor. Daha sonra da burada çok ucuza satılıyor. Türkiye’ye deki fıstık fiyatlarının düşmesinin bir nedeni de İran’dan gelen bu fıstıklardır. Bunun engellenmesi için ticaret ve sanayi nezdinde bakanlığa bir doysa sunduk. Bunun önüne geçilmesi için devletin bir çözüm üretmesi şarttır. Çünkü İran’dan gelen fıstık, bizim ülkemizde üretilmiş gibi işlem görüyor. Bu devlet nezdinde mahkemece ele alınacak bir durumdur. Kanserojen maddeyi kimsenin Türkiye’ye koymaya hakkı yoktur.” şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)











Bu haberler de ilginizi çekebilir