• DOLAR 32.506
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2427.81
  • ...
Üç Cumhurbaşkanlı Ülke BOSNA HERSEK
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Dolayısıyla savaş sonrasında Dayton Anlaşması’yla oluşturulan Bosna Hersek’te her şey uzlaşma ve dengeler sistemine dayanıyor. Kilit kararların alınması için üç halkın da onayı gerekiyor. Ancak hâlihazırdaki karmaşık sistemler, karar süreçlerini yavaşlatmak gibi bir yan etki yaratıyor. Bosna Hersek’in adı son yıllarda fazla gündemde olmasa da, ülke aslında bazı temel meseleleri hala çözümlemiş değil. Dış mihraklar Bosna Hersek’te yapacaklarını yaptılar; bu yüzden de Bosna Hersek’in geleceği belirsiz. Ama aynı zamanda hâlâ, iki bini aşkın barış gücü askerinin ve polisinin görev yaptığı, en üst düzeydeki yöneticilerinin bile, dışarıdan atanmış yabancı bir özel temsilci tarafından görevden alınabildiği bir ülke burası. Bosna-Hersek 5 milyona yakın nüfusuyla % 44’ünü Müslümanlar, % 31’ini Sırplar, % 18’ini Hırvatlar, % 5’ini Yugoslavlar, % 2’sini de diğer ırk ve dinlere mensup insanlar oluşturuyor.

GELECEKTEN ÜMİTLİLER

300 bin nüfuslu başkent Saraybosna savaştan sonra büyük ölçüde imar edilmiş. Ama ana caddelerden geçerken yüksek katlı apartmanlara şöyle bir bakmak, üç yılı aşkın süre devam eden kuşatma sırasında açılan ateşin izlerini görmeye yetiyor. Bosnalılar, yüreklerine değil belki ama duvarlarına saplanmış mermi ve şarapnelleri bir bir söküp attılar. Gelecekten ümitliler. Gözlerinde bunu hissedebiliyorsunuz. Sırp tarafında kalan topraklar için hayıflanmıyor değiller ama… Müslüman halklar ve devletler, savaştan sonra da yalnız bırakmamışlar Bosna’yı. İran, Türkiye, Arabistan; kolejleri, camileri, eğitim kurumları ve yardım kuruluşları ile oradalar.

BATI, SAVAŞIN ALEYHLERİNE DÖNECEĞİNİ ANLAYINCA…

Bosna Hersek’te yapılan soykırım ve katliamlara sessiz kalan ve göz yuman Batı, uzun süren bir savaştan sonra işlerin kendi aleyhlerine dönüşeceğini anlayınca 1995’te savaşı sona erdirmek üzere devreye girerek taraflar arasında Dayton Antlaşmasını imzalattırdı. İmzalanan ve ülkenin yapısını oluşturan Dayton Anlaşması’nın temel amacı, bölgenin sıcak savaş halindeki üç büyük toplum olan Sırp, Hırvat ve Boşnaklara kendilerini güvende hissedecekleri bir yapı sunmaktı. Merhum Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in halkını korumak adına, daha fazla kan dökülmesini önlemek, tecavüz ve işkenceleri durdurmak amacıyla imzalamaya mecbur kaldığı Dayton anlaşması, özgür Bosna’nın Aliya’nın idealleri doğrultusunda inşa edilmesine izin vermedi. Ancak bugünkü koşullar Dayton anlaşmasının yarattığı koşullardır.

SAVAŞ ZİHİNLERDEN HÂLÂ SİLİNEMEMİŞ

Halk arasında bu savaşın ülkenin iç dinamiklerinden değil, dış mihrakların komploları’ndan kaynaklandığına inanan kayda değer bir kesim bulunuyor. Kimilerine göre, bugün Bosna Hersek’teki sıkıntıların başlıca nedeni savaşın zihinlerde hâlâ bitmemiş olması… Hâlâ kayıp olan belki 20 bin kişi var. Savaş suçları hakkında sonuçlanmamış meseleler var. Yerel düzeydeki Sırp, Hırvat ve Boşnak medyası hâlâ birbirinden düşman gibi söz ediyor. Bu gibi gerilimler kendisini en çok da siyasette gösteriyor.

BOSNA BOŞNAKLARIN ANAYURDU

Saraybosna’da yaşayanların yüzde 90’ı Müslüman. Bundan 15 yıl kadar önce evliliklerin yarıya yakınının farklı etnik kesimler arasında yapıldığı başkent Saraybosna’nın merkezi, halklarının kaderinin nasıl içiçe örüldüğünün en iyi göstergelerinden birisi. Kentin tarihi merkezinde 200 metre çapında bir alanda bir cami, bir katolik kilisesi bir ortodoks kilisesi ve bir havra bulunuyor. Hırvatların Hırvatistanla, Sırpların da Sırbistanla sıkı bağları bulunurken, Boşnakların ise Bosna’dan başka tam anlamıyla bağlı oldukları bir anayurtları yok.

İSLAM ÜLKEDE HIZLA YAYILIYOR

Savaş sonrası toplumsal yaşamda kendini gösteren en büyük eğilim dindarlaşma... İslam dinini gerçek anlamda yaşamaya yönelenlerin sayısı hiç olmadığı kadar çok. Bunun elbette bir nedeni var. İnsanlar gerçek kimliklerini bulmaya çalışıyorlar. Başkent sokaklarında bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki başörtülüler savaş sonrası sayılamayacak derecede çoğalmış. Bosna Hersek Müftüsü Mustafa Efendi Çeriç`in dediği gibi, “Yeni kuşak bir gecede büyüdü. Daha önce ‘Allah var mı?’ diyen bir kuşak vardı. Şimdi ise daha dindar bir kuşağımız var” şeklindeki sözleri ülkenin içinde bulunduğu duruma ışık tutuyor.

İKİ ÖZERK BÖLGEDE 13 HÜKÜMET VAR

Bosna Hersek, 1992’de patlak veren savaştan önceki 50 yılda Federal Yugoslavya’nın bir parçasıydı. Dolayısıyla hiç bir zaman üniterist bir yapısı olmadı. Ancak şimdiki yapı, karmaşıklığı açısından dünyada az bulunur bir nitelikte. Savaşta ağır hasar gören Bosna Hersek Parlamentosu, şimdi eskisinden de şık şekilde restore edilmiş, kentin siluetine hakim mavi cam kaplı bir gökdelen. Ama ülkenin tüm kilit kararları burada alınmıyor. Saraybosna’daki merkezi hükümetin yetkileri daha çok dış politika ve dış ticaret ağırlıklı. Temel hizmet ve siyasetler ise ülke topraklarını aşağı yukarı yarı yarıya paylaşan iki temel entite (özerk bölge) ya da birime ait. Boşnak ve Hırvat nüfus ağırlıklı Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti. Bu iki entite ve Bosna Hersek Federasyonu’nun 10 kantonunda 16 ayrı parlamento, 13 hükümeti bulunuyor. Yani ülkede yüzü aşkın bakan bulunuyor ve her biri, ticaret ve sağlıktan eğitim ve polis teşkilatlarına kendi görev alanlarında siyaseti yönlendiriyor.

SOKAĞIN BİR YANI SIRP ÖTEKİSİ BOSNA HERSEK

Bu parçalı yapılanma yaşamın her alanına yansıyor. Örneğin Saraybosna’da kent merkezinden sadece 2-3 kilometre güney batıya, havalimanına doğru yol aldığınızda Sırp Cumhuriyeti’nin sınırları başlıyor ve bir yabancıya sıradan görünen mahallelerin yarısı Bosna Hersek Federasyonu’nun, yarısı Sırp Cumhuriyeti’nin yetki ve idaresi altında kalıyor.

En temel hizmetlerin başında gelen asayiş ve bunu sağlamakla yükümlü olan polisin teşkilatlanması, Bosna Hersek’teki temel sıkıntılara da ayna tutuyor. Diyelim arabanız çalındı, peşlerine düşen polis devriyesi bir kaç kilometre sonra durup, “kusura bakmayın” diyebilir, “benim yetkim buraya kadar...” Çünkü devlet istihbarat ve güvenlik yapılarını da sayarsanız Bosna Hersek’te 19 ayrı güvenlik ve emniyet teşkilatı var. Bu durum farklı illerde farklı emniyet il müdürlükleri olmasından farklı. Çünkü her birimin tabi olduğu yasalar, prosedürler ve bakanlıklar farklı. Ordudan farklı olarak, polis devlet değil, entite ve kanton düzeyinde örgütleniyor. Sabıka kayıtları bir yerde toplanmıyor, polisin ortak bir telsiz frekansı yok. Bu da şu demek: Örneğin Saraybosna’da bir suçun zanlıları entite sınırını geçtiyse, peşine düşmek için Sırp Cumhuriyeti’ne bağlı Doğu Saraybosna polisinin haberdar edilmesi için izin alınması gerekiyor. Öyle ki sokağın bir yanı Sırp Cumhuriyeti, ötekisi Bosna Hersek Federasyonu.

ÖZEL STATÜDE YÖNETİLEN BİR BÖLGE DE ABD’NİN KONTROLÜNDE

Bu iki entite (özerk bölge) dışında kalan 208 km2’lik Brcko bölgesi ise ABD gözetiminde, özel statüde yönetiliyor. Brcko, ülkenin kuzeyinde bir kuşağı andıran Sırp Cumhuriyeti’nin topraklarını ortadan bölüyor. Bu şekilde Bosna Sırplarının toprak bütünlüğüne sahip olmasının önüne geçiyor. Ülkedeki tüm bu karmaşık yapılanmanın anayasal reform sürecinde gözden geçirilmesi hedefleniyor. Ülkede hemen herşey gelip buraya kilitleniyor. Aslında Bosna Hersek’teki çok ayaklı, parçalı yapılar; federal düzendeki Almanya yada Hindistan’da, konfederatif yapıdaki İsviçre gibi ülkelerde de mevcut. Ancak bu ülkelerden hiç biri Bosna Hersek gibi daha 10-15 yıl önce birbirine karşı savaşan üç halkı içermiyor. Güvensizlikten kaynaklanan ve karşılıklı işbirliğini zorlaştıran sorunlar gündemde değil.

İŞSİZLİK VE YOKSULLUK CİDDİ BİR SORUN

Yapısal sıkıntıların etkili olduğu bir diğer alan ekonomi. Ülkede tarım siyaseti kanton ve entite düzeyinde yönetiliyor. Bosna Hersek ekonomisi, son yıllarda yüzde 6 gibi hızlı bir büyüme oranı sergiliyor. Böylece gayrı safi milli hasıla son verilere göre savaş öncesindeki düzeyi bulmuş. Ortalama gelir diğer bazı Balkan ülkelerine göre daha iyi bile. Ülkede yolsuzluk olmayan yer neredeyse yok. Sağlıkta, kültürde, eğitimde, her şeye yolsuzluk hakim. Başı siyasetteki yolsuzluklar çekiyor. Bir Bosnalıya göre siyaset, ülkedeki en kârlı işlerden biri. Ülkedeki pek çok sorunun çözümü için ekonomik kalkınmanın sağlanması şart.

MOSTAR KÖPRÜSÜ İNŞAA EDİLDİ AMA…

Ülkedeki eğitim sisteminde ortaya çıkan ilginç tablonun en net olarak görüldüğü yerlerden birisi, Bosna Hersek’in güneyindeki Mostar kenti. 1566’da inşa edilen ve kentin simgesi olan Mostar Köprüsü’nün 1993’te savaşın en şiddetli dönemlerinden birinde yıkılması, savaşın akıllardan çıkmayacak anlarından birisiydi. Köprü 2004 yılında uluslararası toplumun desteği ve Türkiyeden giden şirketlerin de katkısıyla yeniden inşa edildi ve hizmete açıldı. Ancak kentin ortasından akan Neretva Nehri’nin iki yakasındaki halkların arasında köprüler kurmak hala çok kolay değil. Kentin doğu yakasında Müslümanlar, batısında Hırvatlar yaşıyor.

YENİ NESİLLER NEFRETLE BÜYÜTÜLÜYOR

Bosna Hersek nüfusunun yüzde 15’i savaştan sonra doğdu. Oran her geçen yıl yükseliyor. Ancak gençlerin aldığı eğitim ortak bir gelecek kurma hedefiyle şekillendirildiği izlenimi vermiyor. Nüfusu 130 bine yakın olan Mostar’da farklı etnik gruplar farklı okullara gidiyor. Kentin merkezindeki tarihi lise binası ise ilginç bir sistem uyguluyor. Bu okulda aynı bina içinde üç okul, üç müfredat okutuyor. Yani Boşnak ve Hırvat gençler, ayrı sınıflarda ayrı dersler görüyorlar. Bununla birlikte aynı binanın bir bölümü, kentin tek karma lisesine Birleşik Dünya Koleji’ne ev sahipliği ediyor. Sorun çocukların evlerinde ebeveynlerinden ne öğrendikleri. 20-30 yıl önce içinde yaşadığımız sistemde, benim dedelerim ninelerim anne babama kimseye nefret duymayı öğretmemişlerdi. Ama bakın ne oldu. Korkunç bir savaş yaşadık. Bu savaş nefretle büyütülmeyen bir nesilden çıktı. Bir de düşünün nefretle büyütülen yeni nesiller neler yapabilir?

HER HALK KENDİ MÜFREDATINI OKUTUYOR

Eğitimdeki ayrımlar Mostar’a has değil elbet. Ülkede her halk kendi eğitim müfredatını okutuyor. Dil, edebiyat ve tarih derslerinin içeriği birbirinden farklı. Her kentte her etnik grup çocuğunun mümkün olduğunca kendi müfredatını okuyacağı okula gitmesine çalışıyor. Bu durum yeterli kaynak dağılımını, öğretmen tayinlerini ve eğitim kalitesini de etkiliyor. Üç eğitim sistemini birbirine bağlayan hiç bir ilişki de yok Bosna Hersek’te. Federasyonda 54 okul aynı çatı altındaki iki ayrı okul olarak faaliyet gösteriyor. Boşnak ve Hırvatların çocukları aynı bina içinde fiziksel olarak birbirinden ayrı tutuluyor. Bazı okullarda teneffüste bahçeye bile aynı anda çıkmıyorlar. Bu da açıkça eğitimin çökmesi demek. Yetkililer ise gerçek anlamda etkin bir eşgüdüme ulaşılması için çok ciddi gayret ve uzun zaman gerekeceğini itiraf ediyorlar.

OSMANLI 500 YIL İYİ YÖNETTİ

Bosna Hersek’te husumetler yüzyıllar öncesine dayanıyor. Tarih boyunca üç halkın bir arada ahenk içinde yaşadığı düşüncesi doğru bir anlayış değildir. Nitekim ülkede 500 yıl Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürerken Müslümanlar Boşnaklar ya da Sırp veya Hırvatlar rahattı ve toplumlar birbirlerine kendilerini entegre hissediyorlardı. Sonra Avusturya Macaristan geldi. Sırplarla ile Müslümanlar baskı altında girdi, Hırvatlar ise çok rahattı. Yugoslavya döneminde ise Sırplar çoğunluktu ve rahattılar, bu kez Hırvatlar ve Müslüman Boşnaklar rahat değildi. İşte tüm bu tarihi travmalar yüzünden, uluslardan birisi memnunken diğer ikisi olmadığından, bu husumetler meydana çıktı.

ÜÇ CUMHURBAŞKANI DÖNÜŞÜMLÜ GÖREV YAPIYOR

Üç halk, 1995’te savaşı sona erdiren Dayton Anlaşması doğrultusunda; siyasette belirli kotalara sahip. Sırp, Hırvat ve Boşnak üç cumhurbaşkanı sekizer ay dönüşümlü olarak görev yapıyorlar. Kilit konularda üç halkın da rızası olmadan karar alınamıyor. Boşnaklar daha merkezi bir devlet arzularken, Hırvatlar kendilerine ait üçüncü bir entite (özerk bölge) oluşturulması çabasında. Pek çok Sırp da, entitelerinden vazgeçmeye istekli değil. Ancak şu haliyle devletin yapısı kimsenin hakkının kimseye geçmemesine göre çizilmiş durumda, çözüm üretmeye göre değil. Bu nedenle Bosna Hersek siyasetçileri yeni anayasal düzenlemeler arayışında. Dolayısıyla Bosna Hersek ve halkı, gerçek anlamda güvenilir sağlam temeller üzerine oturtulacak bir gelecek arıyor.

Furkan Can / İnzar Dergisi Şubat 2011

Bu haberler de ilginizi çekebilir