• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Modern Zamanda Doğan Bir İslam Şehrinin Hikayesi - 4
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Yılmaz / Araştırma

BATMAN

Mağdur edilerek köylerden Batman` a göç ettirilenlerin manevi desteğe ihtiyacı vardı. Şehrin onları yutmaması, çocuklarının kötülük çetelerinin elinde telef olmaması için onların bir vaaz ve nasihat ortamında bulunmaları gerekiyordu.
Şuur ehli Müslümanları, o mağdur insanlara bu hizmeti götürmeyi İlahî bir vazife bildiler; Batman`daki hazır manevi ortamdan onları istifade ettirmeye çalıştılar.


Sosyalist örgüt, bundan rahatsız oldu; mağdur halkın İslamî huzur ve saadetten yoksun kalması için iki tür mücadele yürüttü: Düşüncesini yayma, İslamî düşünceyi baskıyla durduma.


Sosyalist örgüt, daha köy aşamasında başlayarak sohbet halkaları kurmuş, gençleri "Kürtçülük" çağrısıyla bir araya getiriyor ve o sohbetlerde bir dini anlatır gibi dinsizliği işliyordu. Geleneksel bir İslamî hayat içinde büyüyen Kürt gençleri, genelde Türkçe yapılan o sohbetlerden sonra "proletarya, sınıf bilinci, diyalektik, determinizm" gibi kavramları kullanıyor; "sosyalist oldum" diye övünüyor, İslam`ın değerlerine yönelik ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı.


Şuur ehli Müslümanlar, bu korkunç tahribata kendi sohbet halkalarını camiler de taşıyarak bir "seferberlik" hâlinde karşı koydular, tahribatı durdurmaya çalıştılar. Bunun üzerine sosyalist örgüt, 19. yüzyılın sonunda Ermeni çetelerin Bulgar çetelerinden öğrenerek Osmanlı`ya karşı kullandığı saldırı tekniğini kullanmaya başladı:


1. Sosyalist çeteler, tebliğ ehli bir Müslümana saldırır.
2. Müslümanların kendi basınları olmadığından ve İstanbul`daki İslamî basın da Müslümanlara sahip çıkmadığından bu olay hiç duyulmaz.
3. Herhangi bir Müslüman, kendini savunmak için bu saldırıya karşılık verir. Bunun üzerine,
-Önce yerel sosyalist basın "mağdur" üretir, Müslümanları vahşetle suçlayan bir "saldırgan" kimliği tarif eder.
-BBC, o günün her anını sosyalist muhabirlerden adım adım takip eder, gece 23.00 bülteninde verir, sosyalist önde gelenlerden konuyla ilgili görüş de alır, meseleyi ulusal ve uluslar arası zemine taşır.
-Ardından İstanbul`daki laik-ulusalcı basın BBC`den rol kapma adına veya uluslar arası mahzenlerden bizzat emir alarak, bölgeye gönderdiği tecrübeli muhabirlerle BBC`yle paralel haber yapar; bire bin katarak sözde mağdur sosyalisti, kahramanlaştırır; kendini savunan mağdur şuurlu Müslümanı "korkunç bir saldırgan" kimliğine büründürür. Böylece yerel sosyalist basında başlayan oyunun bütünün ayakları tamamlanır, kamuoyu oluşur, devlet güçlerini mağdur Müslümanların üzerine salmak için gerekli bütün ortam hazır hâle gelir.


BBC DESTEĞİ; SİYASİ DESTEK DİNSİZLİK VE AHLAKSIZLIK MÜCADELESİ


Bu habercilikte kullanılan "hakkı batıl", "batılı hak" gösterme sihirbazlığı, sosyalist örgütün binlerce militanından daha çok iş görüyordu. Sihirbazlıkta kuşkusuz, en büyük rol BBC`nindi. Peki, BBC neden bu rolü üstlenmişti. Kendi coğrafyasında genişleme imkanı bulunan, dışarıda ise kabul görmeye muhtaç bir harekete verilecek en büyük destek medya desteğiydi. BBC, sosyalist örgüte bu "altın desteği" niye sunuyordu?


1. İngiliz Kraliyet ailesine ait BBC, son Gazze Furkan Savaşı`nda görüldüğü üzere, Yahudilerden ve siyonizmden yanadır. Belli ki Yahudiler, Batman`daki İslamî uyanıştan, Selahaddin-i Eyyübi`nin evlatlarının Kudüs aşkı edinmesinden rahatsız oldu; bu rahatsızlık BBC`ye yansıdı ve BBC, Filistin`deki İslamî mücadeleye karşı savaştığı gibi Batman ve bölgemizin diğer yörelerindeki İslamî uyanışa karşı da savaşma kararı aldı.


2. Sosyalist örgüt, geçen yazımızda ifade edildiği üzere, uluslar arası çağdaşçılığın bölgemizdeki temsilciliği görevini üstlenmişti. Uluslar arası çağdaşçılık, iki esas üzerine kuruludur: Din düşmanlığı ve ahlaksızlık. Sosyalist örgüt, Marksizm dersleriyle dinsizliği fazlasıyla anlatıyordu, belki bu noktada işi uluslar arası mahzenlerin istemediği bir aşırılığa bile götürmüştü. Ahlaksızlığı yaymaktan da geri kalmıyordu.


Her göçün ardından bir bunalım ortamı oluşur. Batman`da bunalım için bütün koşullar vardı:


1. Toplum, aniden yoksullaşarak maddi varlığından olmuştu.
2. Toplum, şehre kendi isteği dışında ve kendisi için uygun yaşam ortamı oluşturulmadan taşınmıştı; ne yapacağını bilmiyordu, belirsizliğe sürüklenmişti. Varlıktan oluş ve belirsizliğe sürükleniş, "sosyal bunalım"ın temel besleyicileridir.
Sosyal bunalıma sürüklenen bir toplum iki yoldan birinİ tercih eder:
1. Ya çok dindarlaşır, böylece bunalımından köklü olarak kurtulur.
2. Ya da bunalımını hafifletme kandırmacasıyla ahlaksızlığa meyleder.


Bugüne kadar bilinen örneklerde İslam dünyasında sosyal bunalımlar dindarlaşma; Batı`daki sosyal bunalımlar ise ahlaksızlığa meyletmeyle neticeleniyor. Örneğin, Filistin toplumu zor şartlar altındaki kamplarda bütün baskılara rağmen dindarlaşırken, yine Türkiye`de 17 Ağustos depremi sonrasında Batı illerinde halk arasında dindarlaşma artarken Sovyet Cumhuriyetleri dağıldığından başta Rusya olmak üzere Doğu Bloku ülkelerinde korkunç bir ahlaksızlık serüveni başladı.
Batman, İslamî kökleriyle İslam dünyasının en dindar toplumlarından birine sahipti. İddia ediyorum, belki Mekke-Medine gibi mukaddes şehirler bir yana, 80`li yıllarda İslam dünyasının çok az yerinde namaz kılma- oruç tutma- içkiden uzak durma oranı Batman`daki kadar yüksekti.


UYDU ANTENLER ÜZERİNDEN FUHUŞ TEŞHİRİ


Sosyalist örgüt, günde birkaç saat kendi propagandasını yayma iddiasıyla Batman gibi şehirler için çok erken sayılabilecek bir dönemde bölgenin ve Batman`ın her binasının başına bir uydu anten kondurma girişiminde bulundu. Böylece dünyanın en dindar toplumlarından birinin fertlerinin evine dünyanın en uç fuhuş yaşamından bir pencere açtı. Bu "millete ihanet" olarak değerlendirilecek kadar korkunç bir girişimdir. Yine iddia ediyorum, 90`lı yılların başında bölgedeki ve Batman`daki "uydu anten" kullanımı, Türkiye`nin Batı illeri bir yana İslam dünyasının bütün şehirlerindekinden daha fazlaydı.


Şifreleme teknik bilgisinden bile yoksun evlerde, bizzat sosyalist örgütün televizyonunun bağlı olduğu ana kanallarda yirmi dört saat, dünyanın en iğrenç fuhuş teşhiri yapılıyordu.


Daha önce Kürtçülüğü maske edinip dinsizliği anlatan örgüt, bu girişimle Kürtçülüğü maske edinip ahlaksızlığı da yayıyordu. Bu sosyalist örgütün zihniyetinde "namusu verip toprak alma" mübadelesi gibiydi. (Ahlaksızlıktan şikâyet eden halka, toprağımız yoksa namusumuz zaten gidecek. Ama toprağımızı alırsak tekrar namus sahibi oluruz, diyorlardı.)


Uluslar arası mahzenlerin İslam dünyasını ahlaksızlaştırmayı hedefledikleri düşünülürse bu olağanüstü hizmetin, Batı`nın altın silahı "medya desteği"yle ödüllendirilmiş olması ve bu uğurda Batı`nın dünyadaki en güçlü ağına sahip BBC`nin seferber olması gayet tabiiydi.


İMAN AĞACI ACI MEYVE VERMEZ


Elhamdülillah, ehl-i şuurun gayretleriyle Batman, kendisini bu savaştan koruyordu. Ama ne yazık ki bu savaşta bölgedeki diğer kardeş yörelerle birlikte yapayalnızdı. Dünya küfrü, yerelden ulusala, ulusaldan evrensele el birliği yaptığı hâlde kimse, Batman Şeriatçılarına ve onların bölgedeki kardeşlerine sahip çıkmıyordu. Beklenti neredendi?


1. Bölgedeki tarikat gibi İslamî yapılardan. Ama gerçekte tarikatlar, çok gevşek bir bağa sahipti. Belki sadece bir şeyler yapabilirlerdi. Diğer İslamî yapılara gelince onların bölgedeki varlığı çok küçüktü, engel olmamaları yeterliydi. Herhalde hepsinin bölgedeki varlığı, ana İslamî yapının üç okulundaki öğrenci toplamına denk gelmezdi.


Şunu da ifade etmek gerekir ki bölgedeki tarikatlar da dahil İslamî yapılar, hiçbir zaman ana İslamî yapıyı "Devlet kurdu" diye suçlamadılar. Aralarındaki art niyetli kişilerin bu propagandasına kulak asmadılar. Çoğu, ana İslamî yapıya sosyalist örgütle mücadele ettiği için kızgın görünüyordu. Her ne kadar bu bir bahane de olsa, onlar bir süreliğine boyun eğmenin saldırgan örgütten korunma için en iyi yol olduğunu iddia ediyorlardı.


Mesele, bölge dışı ile ilgiliydi. İstanbul ve diğer kentlerdeki İslamî cemaatler, muhafazakâr aydınlar kulaklarını Batman`a ve bölgeye kapatmışlardı. `Ta Somalilere uzanıyor, Morolardan söz ediyorlar ama yanı başlarındaki kardeşlerinin bile halini sormuyor, acılarına ortak olmuyorlardı.` Bu, şüphesiz derin devletin aldığı bir önlemdi. Onların çoğuna derin devlet güçleri veya onun bölgedeki uzantıları tarafından sözde "bilgilendirme" hizmeti sunulmuş ve onlara kendilerini bölgeden sorumlu görmeyecek kadar rahat hissetme "olanağı" verilmişti. O kadar uyumluydular ki, İslamî kesimlere hitap eden gazeteler, sanki gizli bir "milli duruş" varmış gibi laik-ulusalcı basınla birlikte sosyalist örgüte destek anlamına gelebilecek yayınlar yapıyordu.


Yaşananlar, "Müminler kardeştir" bilincini tahrip edecek boyutlardaydı; Batman`da da, bölgenin gerisinde de Müslümanlar arasında büyük bir İslamcı-Kürt milliyetçiliği akımı doğurabilirdi. Ama Üstad`ın Manevi Talebeleri kökleri bölgemizin tarihî İslamî yapısına dayanan dindarlığımız üzerine sağlam bir akideyi ilmik ilmik dokumuşlar, kökü sağlam o ağacın yemyeşil, gür dallar vermesini sağlayacak adımları titizlikle atmışlardı. Kökleri, Kur`an-ı Kerim`e, Sünnete, Sahabe sevgisine, Ümmetin İcmasına, Bölgemizin ilim ve zühd geçmişine; gövdesi muasır İslamî şuura dayanan bu ağaç acı meyveler vermezdi. O her tür fitne fesat aşısından korunmuştu; onun çürüyen yaprakları dökülmüş, kuruyan dalları kesilmişti. O nadide ağaçtan artık milliyetçi bir yapı meydana getirmek kimsenin imkanları dahilinde değildi. Bu, Yüce Allah`ın Müslümanlara samimiyet ve gayretlerine karşılık bahşettiği bir lütuftu. Bugün de o lütuf sayesinde şuur ehli Müslümanlar, kendilerini milliyetçiliğin her türünden koruyorlar. Bu konudaki desise, teşvik ve tahrikleri boşa çıkarıyorlar.


SOSYALİST ÖRGÜT BAŞARISIZ OLDU


Neticede Batman`ın İslamî şuuru, yerel, ulusal ve evrensel güçlerin kurduğu dinsizleştirme- ahlaksızlaştırma ittifakına galip geldi. 2000`li yıllara doğru Batman, ilk 90`lı yılların da ilerisindeydi. Tarihî köklerin üzerinde 70`li yıllarda yeşerip 80`li yıllarda boy veren, 90`lı yılların başında "fitne" imtihanından geçen Batman Şeriatçılığı, 2000`li yıllara doğru şehrin sosyal hayatında kendisini iyice hissettiriyordu.


Batman halkı, şehirlerinde içkinin bulunmamasından, fuhşun serbestçe yayılmamasından memnun kalıyor, buna vesile olan şuur ehli Müslümanlara büyük bir sevgi duyuyordu. Sosyalist örgüt, bütün ittifaklara rağmen iflas etmiş, görevini yerine getirmekte başarısız olmuştu.


Ancak ulusal basında Batman`ın çağdaşçılıktan uzaklaştığına dair haber üzerine haber yayımlanıyordu. Uluslar arası mahzenlerin vaziyete razı olması mümkün değildi. O sırada Türkiye ile israil arasında güvenlik işbirliğinden söz ediliyordu. Ayrıca 28 Şubat`a doğru tüm Türkiye Müslümanlarına yönelik büyük bir baskı kurulmaya çalışılıyordu.


Bu baskı, Batman`da 28 Şubat`ı beklemedi, 95`ten hemen sonra kendisini gösterdi ve 28 Şubat`tan sonra bütün bölgede olduğu gibi Batman`da da dindarlığa karşı büyük operasyonlar başladı.


Gece yarısından hemen sonra, mahallelere dalan güçler, bir anda onlarca kişiyi gözaltına alıyor, sakallı insanlar, "Kur`an dersini en iyi o veriyor" diye methedilen imamlar, mahallede bundan dindarı yoktur denen gençler grup grup götürülüyordu.


Şu ayrıntı Batman`daki baskının boyutlarını göstermesi açısından yeterlidir herhalde:


Batman`ın okullarına gündüz saatlerinde giden görevliler, öğretmenleri müdürün odasına bile çağırmadan, bizzat sınıflara girerek öğrencilerin içinde onlara "Yüzünü duvara dön" diyor, öğretmenin gözlerini öğrencilerin şaşkın bakışları altında bağlıyor, ellerini kelepçeliyor ve öğrencilerin arasından çıkarıp sorgu merkezlerine götürüyordu.


Bunun şiddete karşı alınan bir tedbir olduğu düşünülebilir mi? Acaba kaç solcu öğretmen okuldan böyle alınmıştı? O öğretmenler, İslamî kimliğiyle tanınıyordu. Onlara yönelik muamele, İslamî kimliği Batman`da mahkum etme, dindar olanların "sonunun iyi olmayacağına" dair topluma mesaj verme girişimiydi. Gelecek kuşakların bilinçaltına "Batman`da dindarlığın geleceği yok" düşüncesini yerleştirme çabasıydı bu. Bunu gören sosyalist örgüt mensupları bile "Fermana sofiye hatiye/(sofileri imha emri gelmiş)" diyorlardı.

Devam edecek...

Bu haberler de ilginizi çekebilir