• DOLAR 32.331
  • EURO 35.08
  • ALTIN 2299.603
  • ...
Ben Bu Acıyı Çektim Başkası Çekmesin
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Emrah Tel,  Mehmet Laçin / İstanbul

Bu öyle bir hikaye ki tam bir skandallar zinciri. Bir hasta düşünün ki acil olduğu halde hastaneye alınmıyor. Bakıma muhtaç, bakılmıyor. Üstüne üstlük hakaretlere maruz kalıyor. Çeken bilir derler ya işte öyle bir şey.

BİR BABANIN ACIYLA İMTİHANI

Henüz yedi yaşında hayat dolu bir çocuktu. Zeki ve çok hareketli küçük Yunus diğer SSPE hastaları gibi sorumsuzluk ve ihmalin kurbanı oldu. Yedi yaşındayken SSPE ile tanışan küçük Yunus 7 ay boyunca acılar içinde kıvrandı. Durumu her gün biraz daha kötüye giden küçük Yunus mücadeleyi kaybetti ve hayata gözlerini yumdu. Geride ise acılı bir aile ile sorumsuzluklar, ihmaller, hakaret ve haksızlıklar zinciri bıraktı.

Yunus’un 7 ay boyunca yaşadığı sıkıntıları acılı baba Alaaddin Kılıç’tan dinledik. İnşaat işçisi olan acılı baba, yaşadıklarını anlatırken önce daha eskilere gidiyor. Yaşadığı acıları en başından anlatıyor. 1999 yılında eşi, iki çocuğu ve kız kardeşini mantar zehirlenmesi sonucu kaybettikten sonra çektiği acıları yüreğine gömüp ikinci bir evlilik yapıyor. Daha önce eş ve evlat acısı çeken Kılıç, ikinci evlilikten doğan çocuklarına daha çok bağlanıyor.

Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına hâkim olmaya çalışan Ağrılı Alaaddin Kılıç, SSPE ismini ilk olarak sekiz ay önce duyuyor. Çok sevdiği küçük oğlu Yunus’un sağlık ocağında yapılan bayat aşıdan kaynaklanan SSPE hastalığına yakalandığını öğreniyor. Kendi deyimiyle Allah’ın ona vermiş olduğu ikinci ağır imtihan da böylece başlamış oluyor.

OLMADIK HAKARETLERE MARUZ KALDI

Bayat aşı ile başlayan sorumsuzluğun, hastanede yaşanan haksızlıklar ve ihmallerle devam ettiğini dile getiren acılı baba, “Nereden başlayayım bilmiyorum. Hastanede kaldığımız yedi ay içinde çekmediğimiz sıkıntı kalmadı. Hastane hastane süründürüldük, hakaretlere maruz kaldık. Oğlumuz için katlandık, göz yumduk, sonunda da Yunus’umu kaybettik. Geçtiğimiz Ağustos ayına kadar hiçbir sorunu olmayan Yunus, Ağustos ayında dengesini kaybetmeye başladı. Durumu fark edince hemen Yakacık’ta bulunan Çocuk Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Buradan da hemen Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanesine sevk ettiler. Buraya sevk edildikten sonra imtihanımız da başlamış oldu. Hem devlet hem hastane yöneticileri hem de hastane personeli bize çok büyük haksızlıklar yaptı. Düşünebiliyor musunuz? Çocuğu acil olarak hastaneye götürüyoruz, oradan da önemli olduğu başka hastaneye sevk ediliyor ancak gerekli tetkiklerin yapılması için 40 gün sonrasına randevu veriyor. Tetkiklerin bir an önce yapılması için birkaç özel hastane gezdim ama sigortam olmadığı için yaptırma imkânım olmadı. 45 gün sonra alabildiğim sonuçlarla çocuğumun SSPE hastası olduğunu söylediler. Ben de ilk defa SSPE ismini duymuş oldum. Doktor bu hastalığın aşı yapılmadığı için olduğunu söylüyordu. Aşılarını düzenli yaptırdığımı söyledim ama nafile. Ben çocuğun aşı kartını getirip doktora gösterdikten sonra doktor sustu artık bir şey demedi. Araştırdım özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yüzlerce SSPE hastası var ve tamamı da bayat aşıdan dolayı bu hale gelmiş. Acaba Sağlık Bakanlığı bunu görmüyor mu?” şeklinde konuştu.  

AYRIMCILIĞA MARUZ KALDIK

O dönemlerde işsiz olduğunu ve Küçük Yunus’un 18 yaş altı sigortasından faydalandığını anlatan Kılıç, “Çocuğumun tetkiklerini tamamlamak üzere hastaneden çıkardım ve özel hastanelere götürdüm. Bu arada işe de başlamıştım, 18 yaş altı sigortasını iptal ettirip benim sigortamdan faydalanmasını sağladım. Birkaç evrak eksikmiş, benim de haberim yoktu. Birkaç gün sonra Yunus’un ateşi çıkınca tekrar Göztepe Hastanesine götürdük. Ama içeri almadılar. Sebep ise sağlık güvencesi yokmuş. 45 gün yatırdıkları SSPE teşhisi koydukları hastayı kapıdan içeri almadılar. İşlemleri tamamlayıp nihayet Hastaneye yatışını yapabildik. Hastanede olduğumuz süre içerisinde gerek bazı hemşireler gerekse bazı personel sürekli bize hakaret ediyorlardı. Geceleri eşim refakatçi olarak kalıyordu ona da ‘siz Doğulusunuz, cahilsiniz, çocuklarınızın aşılarını yaptırmayarak bu hale getiriyorsunuz’ diyerek küçük düşürüyor hakaret ediyorlardı. Seruma veya ilaca ihtiyaç olduğu zaman geceleri vermiyor, mesai saatinin başlamasını bekliyorlardı. Çocuğum acil ve ağır olmasına rağmen grip hastasıymış gibi muamele ediyorlardı. En büyük haksızlıkları ise Yunus bitkisel hayatta olduğu sırada yaşadık. Çocuğum bir gece yarısı kaldığı odadan çıkarıldı ve bakımsız bir odaya atıldı. Öyle ki odanın tuvaletinin kapısı dahi yoktu. Günlerce o odada kaldı. Gerekçe ise kaldığı odaya başka bir hasta getirmişlerdi. Anladığım kadarıyla torpilli bir hastaydı. Oğlum bitkisel hayattayken kontrole gelen bazı doktor ve hemşireler sürekli, ‘Son nefesini alıyor, aha öldü, şimdi ölecek’ diyerek bize adeta psikolojik işkence yapıyorlardı. Çocuğumun ortopedik veya havalı yatakta yatması gerekiyordu ama normal yataklarda yatırıyorlardı. Bunu söylediğimizde ise ‘tamam’ diyorlardı. Zaten istediğimiz hiçbir şeye ‘hayır’ demiyorlardı hepsine ‘tamam’ diyorlardı ama bir türlü yapmıyorlardı. Çocuğumun idrarını rahat yapabilmesi için sonda takılmıştı onu da söktüler sebebini sordum idrarını kendisinin yapabildiğini sondaya gerek olmadığını söylediler. Çocuk bitkisel hayatta olduğu için sürekli altına kaçırıyor yatağını ıslatıyordu. Bitkisel hayatta olduğu iki ay boyunca beli yara içinde kaldı. Defalarca şikâyeti düşündüm ama çocuğum ellerinde olduğu için kötü şeyler yapacakları korkusuyla vazgeçtim” dedi.

BİR SSPE HASTANESİ AÇILMALI

İlaç bulmakta zorlandığını dile getiren Kılıç, bu konuda SSPE Hastaları Derneği’nden yardım istediğini söyledi. Derneğin yönlendirmesiyle ilaçları temin ettiğini anlatan Kılıç,

“Çocuk günden güne kötüye gidiyordu. Bu durumu Başbakanlığa, İçişleri bakanlığına ve Sağlık Bakanlığına iletmek istedim, bunun için de bir süre uğraştım. Ama bunun yolunu bilmediğim için yapamadım. Evde eşim ve diğer çocuklarım da bunun psikolojik sıkıntısını çekiyorlardı. Çocuklarım okullarına doğru düzgün gidemediler. Zaten maddi olarak çektiklerimizi anlatmıyorum da. Ben bunca zorluğu çektim ve sonucunda evladımı kaybettim. Ama istiyorum ki devlet benim durumumda olan SSPE hastası yakınlarını görsün. Bir SSPE hastanesi açsınlar. Ben çocuğumu ihmallere kurban verdim başkası vermesin. Bu hastaları görsünler. Onlara uygun tedavi şartları oluştursunlar. Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum 70 milyonun gözünün içine baka baka yalan konuşmasınlar. ‘Acil hastalar herhangi bir hastanede herhangi bir doktorda tedavi görebilirler’ diyorlar. Ama bunu ben yaşadım, sadece ben değil her gün onlarca kişi yaşıyor. Özeli bırakın devlet hastanesi kırk gün yatırdığı hastalık teşhisi koyduğu hastayı eksik bir iki evraktan dolayı hastaneye almıyor. Biz bu durumda özelin önünden dahi geçemeyiz. Göztepe Hastanesinde sürekli bu sorunlar yaşanıyor. Ben bu yapılanları Allah’a havale ediyorum.

ARTIK BEDDUA EDİYORUM

Bugüne kadar hiç kimseye beddua etmediğini belirten Baba Kılıç, artık kendisine sıkıntı yaşatanlara beddua ettiğini söyledi. “Bize bunu yaşatanları Allah’a havale ediyorum” diyen Kılıç şunları söyledi: “Bunu özellikle söylemek istiyorum ki bu Allah’ın bana verdiği bir imtihandı, buna şükrediyorum. Bugüne kadar da kimseye bedduam olmadı ama bundan sonra bu bedduayı yapacağım ki Rabbim benim yaşadıklarımı bana yaşatanlara, buna göz yumanlara tattırsın. Ben, bu konuda gerekenleri yapmayan Başbakanı, Cumhurbaşkanını ve Sağlık Bakanını göreve davet ediyorum.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir